ABD'li bilim insanlarının yaptığı geniş çaplı bir araştırmada, dünyanın yarısının 75 yaşına kadar akıl sağlığını kaybedeceği, özellikle kadınların anksiyete bozukluğu nedeniyle tehlikede olduğu açıklandı.
Araştırmacılar, ruh sağlığı problemleri arasında depresyon ve anksiyete gibi 13 farklı durumu inceledi.
Kadınların, özellikle anksiyete bozukluğu ve majör depresyon gibi sorunlarla daha yüksek oranda karşı karşıya olduğu tespit edildi. Çalışma, 29 ülkeden 156 bin yetişkin üzerinde yürütüldü ve Dünya Sağlık Örgütü’nün 20 yıllık verilerinden destek alındı.
Yapılan analizler, insanların yaşamları boyunca en az bir kez ruh sağlığı sorunuyla karşılaşma olasılığının, her iki kişiden biri olduğunu öngördü.
Araştırma sonuçlarına göre, akıl sağlığı problemleri erkeklerde %46, kadınlarda ise %53 oranında görülme eğiliminde. Özellikle kadınlar, travma sonrası stres bozukluğu riski altında bulunuyorlar. Erkeklerde ise alkol kötüye kullanım riski daha yüksek çıktı.
Majör depresyon oranı ise her iki cinsiyette de benzer şekilde yaygın olarak görülüyor.
ABD’deki akıl sağlığı problemleri son birkaç yılda artış gösterdi; bu dönemde intihar vakalarının sayısı 45,900’den 48,000’in üzerine çıktı.
Yapılan analizler, akıl sağlığı sorunlarının sadece ABD ile sınırlı olmadığını, küresel bir kriz haline geldiğini gösterdi. Araştırma, Harvard Tıp Okulu ve Queensland Üniversitesi’nden uzmanlar tarafından yürütüldü ve ABD, Suudi Arabistan, Katar, Japonya, İsrail, Avustralya, Yeni Zelanda, Meksika, Birleşik Krallık, Güney Amerika ve Afrika gibi ülkeleri içeriyor.
Dr. John McGrath, Lancet Psychiatry dergisinde yayınlanan çalışma hakkında, “En yaygın ruh sağlığı problemleri arasında majör depresyon ve anksiyete bulunuyor. Kadınların yaşamları boyunca anksiyete bozukluğu yaşama olasılığı, erkeklerden daha yüksek görünüyor,” şeklinde konuştu.
Araştırmacılar, bu ruh sağlığı sorunlarının genellikle 15 yaşında başladığına dikkat çekti. Harvard Üniversitesi’nde sağlık politikası uzmanı olan Dr. Ronald Kessler ise “Bu problemlerin başlama yaşını tespit ederek, uygun müdahaleler geliştirmeli ve risk altındaki bireylere destek sağlamalıyız,” dedi.
