Bıçağın kesmediği kurban, Hz İsmail

HABER MERKEZİ – Hz. İbrahim’in, yıllar geçmesine rağmen bir evladı olmamıştı. O, ellerini kaldırarak Allah’a şöyle dua ediyordu: “Ya Rabbi! Bana salihlerden olacak bir evlat ver.” Duasının üzerinden yıllar geçmiş, İbrahim aleyhisselâm ve eşi Hz. Sâre’nin hicreti Mısır’a kadar uzanmıştı. Bir müddet burada kaldıktan sonra onlara Hacer isminde biri daha katılmıştı. Bir rivayete göre o

PANORAMA - NEWS 19 Temmuz 2021 YAŞAM

HABER MERKEZİ – Hz. İbrahim’in, yıllar geçmesine rağmen bir evladı olmamıştı. O, ellerini kaldırarak Allah’a şöyle dua ediyordu: “Ya Rabbi! Bana salihlerden olacak bir evlat ver.” Duasının üzerinden yıllar geçmiş, İbrahim aleyhisselâm ve eşi Hz. Sâre’nin hicreti Mısır’a kadar uzanmıştı.

Bir müddet burada kaldıktan sonra onlara Hacer isminde biri daha katılmıştı. Bir rivayete göre o bir kralın kızıydı. Başka bir rivayete göre ise Mısır’ın doğu illerinden koparılmış ve Mısır sarayına gönderilmiş bir cariyeydi. İşte bu cariye, Hz. İbrahim’in eşi olmakla şereflendirildi.

Allah, Hz İbrahim’in duasını kabul etti

Yıllar sonra Allah, Hz. İbrahim’in duasını kabul etti. Bir süre sonra Allah onlara bir çocuk nasip etti. Çocuğa İsmail ismi verildi. Arapça bir kelime olmayan İsmail’in aslının “İşmavil” olduğu ve Allah’a itaatkâr manasına geldiği nakledildi.

Hz. İbrahim’in yaşı bir hayli ilerlemişti. Bir rivayete göre 86 yaşlarındaydı. Ateşte canı ile sınanan Hz. İbrahim şimdi cânanı ve ciğerparesi ile imtihan ediliyordu. Hz İbrahim’in eşi Sare, Hz İbrahim’e Hacer ile İsmail’i başka yere götürmesini söyledi. Hz İbrahim onları Filistin yurdundan almış, uzun ve meşakkatli bir yolculuktan sonra bugünkü Kâbe’nin yakınlarında bir ağacın altına bırakarak dönmüştü.

Hz İsmail’in ayaklarının altından zemzem kaynağı çıktı

Hz. İbrahim aleyhisselâm, Hz. İsmail (a.s) ve annesini Mekke topraklarına getirip yapayalnız bırakarak gitmişti. Yiyecek ve içecekleri bitince Hz. Hacer’i bir telaş aldı. Telaşı kendi nefsi için değil; susuzluktan ağlayan yavrusu içindi. Ağlamasına dayanamadığı için yanında duramıyordu. Çölün ortasında bir su kaynağı bulma umuduyla Safa’ya çıktı. Çevreyi gözledi. Merve’ye koştu. Etrafı kolaçan etti. Gitti ve geldi. Tam yedi defa… Yine de ümidini yitirmedi. İsmail’inin yanına döndüğünde aradığını bulmuştu. Hz. İsmail’in (a.s)  ayaklarının dibinden mucizevî bir şekilde su fışkırmıştı. İşte bu zemzem; ya da Bi’ru İsmail (Hz. İsmail’in Kuyusu) olarak bilinecek mübarek suydu.

Hz. İsmâil’in annesi Hâcer’in, uzun arayışlardan sonra İsmâil’i bıraktığı yerde suyun kaynağından fışkırarak aktığını görünce, “Yavaş yavaş ak, dur!” demesinden bu adı aldığı rivayet edilir.

Bıçağın kesmediği kurban

Hz. İbrahim (a.s) aradan geçen uzun yıllar sonrasında Filistin’den Mekke’ye gelmiş Hz İsmail’i görünce sarılıp hasret gidermiştir. Sonrasında Hz İbrahim bir rüya görür. Rüyasında oğlu İsmail’i boğazladığını görür. Arka arkaya aynı rüyayı görünce bunun bir imtihan olduğunu anlar ve göz bebeği İsmail’le paylaşır. “Ey yavrucuğum, seni rüyamda boğazladığımı görüyorum. Buna ne dersin?” Allah, Hz. İbrahim (a.s)’e teslimiyet abidesi halim bir oğul verilmişti. Babasına: “Ey babacığım, ne ile emrolunuyorsan yap! Sen, beni inşallah sabredenlerden bulacaksın” dedi.

Hz. İbrahim, Hz. İsmail’i (a.s) alıp Mina’da kurban edeceği yere götürdü. Ve çocuğunun ellerini ayaklarını bağlayıp şakağı üzere yatırdı. Hz. İbrahim’in ve Hz. İsmail’in bu samimi teslimiyetleri ve itaatleri Rabbimiz tarafından kabul gördü. Ve onlara şöyle seslenildi: “Ey İbrahim! Gerçekten rüyanı doğrulayıp onayladın. Biz iyilik yapanları işte böyle ödüllendiririz. Bu gerçekten çok açık bir imtihandır.”Her ikisi de Allah’ın bu teslimiyet imtihanını kazanmış oldu.

Allah, onlara katından Cebrail ile bir kurban gönderdi

“Biz oğluna bedel ona büyük bir kurban verdik. Geriden gelecekler arasında ona iyi bir nam bıraktık. İbrahim’e selam, dedik. Biz iyileri böyle mükâfatlandırırız. Çünkü o bizim mü’min kullarımızdandır.”

Sevgili Peygamberimiz (sas), atası Hz. İsmail aleyhisselâmın ve babası Hz. Abdullah’ın Allah yolunda kurban olmaya âmâde oluşlarını: “Ben iki kurbanlığın oğluyum” buyurmak sûretiyle yâdetmiştir.

Hz. İsmail (as)’in Allah yolunda kurban edilmeyi, Hz. İbrahim (a.s)’in de canından çok sevdiği oğlunu kurban etmeyi tereddütsüz kabullenişi, onların Allah’a olan eşsiz itaatlerini göstermesi yanında; Hz. İsmail (a.s)’in hem Allah’ın emrine hem de babasına teslimiyetini de gösteren çok güzel bir örnektir. O günden kıyamete kadar kurban ibadeti ile bu büyük itaat ve teslimiyet eylemi dâima beraber yâd edilecektir.