Penn State Üniversitesi’nden bilim adamlarının sineklerden toplanan mikropları DNA dizilim teknikleriyle incelediği araştırma, dünyanın her yerinde yaşayan kara sinekte 351, daha ılıman iklimlerde rastlanan et sineğinde de 316 tür bakteri bulunduğunu gösterdi.
Sonuçları “Scientific Reports” dergisinde yayımlanan araştırmaya göre, kara sinek ve et sineği yüksek oranda bakteri barındırıyor.
Sineklerin taşıdığı bakterilerin, mide mikrobu, kan zehirlenmesi ve zatürre dahil çeşitli enfeksiyonlarla bağlantılı olduğuna dikkat çekildi.
Uzmanlar, sineklerin salgın hastalıkların kaynağı olarak değerlendirilmesi gerektiği tavsiyesinde de bulundu.
Çift kanatlılar takımına dahil olan sineklerin yaklaşık 1 milyon türü var. Fakat yalnızca 150 bin türü biliniyor. Türkiye’de ise 1170’den fazla tür bulunuyor.
4 bin gözü bulunan Karasinek
Musca domestica adı verilen yani karasinek veya ev sineği diye adlandırdığımız türün 4 bin küçük gözü bulunuyor. Bu gözlerin her biri tek bir göz gibi işlev görüyor ve ayrı noktalara odaklanıyor. Görülen nesneler beyinde anlamlı hale getiriliyor. Bu küçük gözler sayesinde arkalarını da görebiliyorlar.
İtalya’nın Sardinya yöresine ait bu peynir larvalarla birlikte yeniyor. Peynir sineği olan Piophila casei, Casu Marzu üretiminde kullanılıyor. Peynirler birkaç gün sıcakta bekletilerek sineklerin larva bırakması sağlandıktan sonra, sinek larvalarının sindirim faaliyetleri sonucunda açığa çıkan maddeler sayesinde peynir yumuşak bir hale geliyor ve aroması tam olarak verilmiş oluyor. Avrupa Birliği (AB) yetkilileri, peynirin satışını bir süre yasaklamış, ancak peynir geleneksel yöntemlerle yapılan yerel bir ürün olduğu gerekçesi ile bu yasak kaldırılmış.
Megaselia Scalaris larvaları omnivordur. Yani besin anlamında belirli bir tercihleri yok. Boya, cila gibi maddelerin dışında bazı yaralar ve cesetler üzerinden de beslenebiliyorlar.
Calliphora vicina adli olarak yol gösteren türlerden yalnızca bir tanesi. Bu tür insan cesetleri üzerinde oldukça yaygın görülüyor. Çürümekte olan cesetler üzerine larvalarını bolca bırakıyorlar. Böceğin hangi büyüme evresinde olduğu tespit edildiğinde, cesedin ölüm zamanı tam olarak söylenebiliyor.
San Francisco Üniversitesi’nde meyve sinekleri üzerinde stres ve alkol arasındaki ilişkiyi test etmek için yapılan deneyler sonucunda, daha önce çiftleşmiş olan dişi tarafından reddedilen erkek sineğin, bulunduğu ortama alkollü ve alkolsüz çözelti konulduğunda alkollü çözeltiyi içmeye başladığı gözlemlenmiş. Bu davranışı arzusunu tatmin etmek için gösterdiği düşünülüyor.
Aynı zamanda beyindeki bir kimyasal olan nöropeptit F maddesinin azalmasıyla alkole yöneldikleri biliniyor. İnsanlarda da bulunan bu kimyasalın aynı etkiyi yarattığı düşünülüyor. Bu madde azaldığında beyin, kimyasal oranını yükseltecek bir davranış sergilemeye yönlendiriyor.
Sivrisinekler yaklaşık 22 bin metreden karbondioksiti algılayabilir. Karbondioksit, hayvanların solunum ürünü olduğu için dişi sivrisinekler için bir besin ipucu. İnsanları nefeslerinin yayılması sayesinde buluyor. Bunun dışında lastik asit ve oktenol de tespit edebilirler. Alkol aldıysanız, nefesinize karışan laktik asidi takip edip sizi bulabilirler.
Dişler yerine ”proboscis” denen uzun bir dilleri bulunur. Bu şekilde kan ve nektar gibi maddeleri emerek beslenirler. Dişleri yok da bizim yemeklerimizi nasıl yiyorlar derseniz…
Şöyle ki; tüketecekleri katı maddenin üzerine asitli bir kusmuk bıraktıktan sonra, bu asit katı gıdayı onların alabileceği şekilde eriterek, sıvı bir hale getiriyor. Bu şekilde bunları da emerek besleniyorlar.
Uzuvlarını ovuşturma davranışı flörtleşmelerini de etkiliyor. Bu davranışı fiziksel ve kimyasal döküntü kurtulmak ve koku reseptörleri temizlemek amacıyla yapıyorlar. Koku reseptörleri özellikle eş seçerken önemli.
Çeçe sineği tarafından ısırılırsanız uyku hastalığına yakalanabilirsiniz! İlaçla tedavisi henüz yok.
Uyku hastalığına sebep olan Trypanosoma brucei paraziti, çeçe sineği tarafından taşınan bir canlı. Çeçe sineği sizi soktuğunda bu parazit kana karışıp, uyku hastalığına sebep oluyor. Bu hastalık belli bir süre gizli belirtilerle devam ettikten sonra, son evrelerinde sürekli uyku ve koma hali görülüyor. İlaçla tedavisi henüz yok.
