HABER MERKEZİ – Farklı organizmalar üzerinde yapılan çalışmalar, balık ve sinek gibi soğukkanlı hayvanların yanı sıra memelilerde de düşük vücut sıcaklığının yaşam süresini uzattığını göstermiştir. Örneğin, nematodlarda yapılan çalışmalar, vücut sıcaklığının normalde 20 derece olduğu koşullarda 15 santigrat dereceye düşürülmesinin yaşam süresini önemli ölçüde uzattığını göstermiştir. Aynı şekilde, vücut sıcaklığının 0,5 santigrat derece düşürülmesinin fareler için
Örneğin, nematodlarda yapılan çalışmalar, vücut sıcaklığının normalde 20 derece olduğu koşullarda 15 santigrat dereceye düşürülmesinin yaşam süresini önemli ölçüde uzattığını göstermiştir. Aynı şekilde, vücut sıcaklığının 0,5 santigrat derece düşürülmesinin fareler için de net bir etkiye sahip olduğu gözlemlenmiştir. Bu çalışmalar, daha düşük vücut sıcaklığının insanlarda yaşlanma üzerindeki etkilerini de kanıtlayabilmiştir.
Ancak, bu etkinin arkasındaki mekanizma hala belirsizdi. Köln Üniversitesi’nden bir araştırma ekibi yaptığı araştırmayla bu terileri destekleyecek bir keşfe imza attı.
Köln Üniversitesi’nden araştırmacılar, nörodejeneratif hastalıklar olan amiyotrofik lateral skleroz (ALS) ve Huntington hastalığının genetik materyalini taşıyan Caenorhabditis elegans nematodlarını ve insan hücrelerini incelediler. Bu hastalıklar, yaşlılıkta ortaya çıkan sinir hücrelerinin ilerleyici kaybından kaynaklanan sinir sistemi hastalıklarıdır ve patolojik protein birikimleri olarak adlandırılan zararlı proteinlerin hücrelerde birikmesiyle karakterize edilirler.
Ancak Kölnlü araştırmacılar, “Nature Aging” adlı bilimsel dergide yayınlanan çalışmalarında, hem nematod hem de insan hücrelerinde sıcaklığın düşürülmesinin, protein birikimlerinin hücresel bir mekanizma ile ortadan kaldırılmasına yardımcı olduğunu keşfettiler. Bu durum, ALS ve Huntington hastalığına özgü protein birikimlerinin önlenmesine katkıda bulunuyor.
Araştırma sonuçları, vücut sıcaklığının düşürülmesinin yaşam süresini uzatabileceğini gösteriyor ve yaşa bağlı hastalıkların tedavisi için umut verici yeni yaklaşımlar geliştirilebileceğini düşündürüyor. Bu önemli keşif, nörodejeneratif hastalıkların tedavisinde yeni bir yol açabilir ve yaşlılıkla ilgili birçok hastalığın tedavisine yardımcı olabilir.
