1949 yılında iki Alman devletinin kurulması

ABD, Büyük Britanya ve Fransa gibi işgalci güçler hem Berlin’in üç batı bölgesinde hem de Almanya’nın diğer batı bölgelerinde, halka batı tarzı bir demokrasiyi empoze etmeye çalışıyorlardı. Bu demokrasinin temelinde; Özel mülkiyet sistemine dayanan demokratik bir anayasal devlet, çok partili bir sistem, güçler bölünmesi, çoğulcu bir kurumsal sistem ve özgür iradeli seçimler yatmaktaydı. Sonuç ise;

BETÜL KOÇ 26 Nisan 2018 YAŞAM

ABD, Büyük Britanya ve Fransa gibi işgalci güçler hem Berlin’in üç batı bölgesinde hem de Almanya’nın diğer batı bölgelerinde, halka batı tarzı bir demokrasiyi empoze etmeye çalışıyorlardı.

Bu demokrasinin temelinde; Özel mülkiyet sistemine dayanan demokratik bir anayasal devlet, çok partili bir sistem, güçler bölünmesi, çoğulcu bir kurumsal sistem ve özgür iradeli seçimler yatmaktaydı. Sonuç ise; Almanya Federal Cumhuriyeti, komünizme karşı bir siperdi.

Sovyet işgali altındaki Berlin’de, komünist bir tek parti yönetimi, devletleşmiş bir ekonomiye dayanarak Sovyet kontrolü altında kuruldu. Tek yöneticisi ise SED’di.

Ayrıca SED burjuva partilerine ve sendikalara eşit olan ve herhangi bir siyasi muhalefeti bastırma gücüne sahipti. Bununla birlikte serbest seçimler yapılmaz hale geldi. 7 Ekim 1949’da Sovyet işgal bölgesinin toprakları, Orta Avrupa’daki Sovyetler Birliği’nin bir askeri üssü olan “Alman Demokratik Cumhuriyeti’ni” ilan etti.

DDR hükümeti özgür seçimleri kazanamadığından Federal hükmet DDR’yi bir devlet olarak tanımadı. Üçüncü devletler GDR ile diplomatik ilişkiler kursa da, Federal hükümet diplomatik ilişkilerin koparılması da dahil olmak üzere karşı tedbirlerle tepkisini ortaya koymaktaydı.

Bu, 1960’ların dış politikasının sonuna kadar DDR’yi izole etmek için Federal Cumhuriyet’in başarılı olmasını sağladı.

DDR’nin kendisi, başlangıçta Alman birliği hedefine ancak sosyalist koşullar altında ulaşabilmiştir. Serbest, genel ve eşit bir seçim yoluyla yeniden birleşme, ve sonuç olarak SED yöneticileri reddedilir.