Yaşam

Bizler, yani kıraç toprakların yanık tenli çocukları, yani dili yasak ve inancı sakıncalı olanlar. Bizler hayata kaç sıfır yenik başlıyoruz? Bu toplumda, bu coğrafyada doğmak ile elimizden olmadan, irademiz dışı yenilgilerle açıyoruz hayata gözlerimizi. Umut, mutluluk, başarı; yani kısacası kahkahaların yükseldiği mutlu akşam sofralarının aydınlık ve sıcak sabahlarla taçlandığı günümüz yok bizim. Öyle atadan, dededen

REMZİ KAPTAN 04 Mart 2019 YAZARLAR

Bizler, yani kıraç toprakların yanık tenli çocukları, yani dili yasak ve inancı sakıncalı olanlar.

Bizler hayata kaç sıfır yenik başlıyoruz?

Bu toplumda, bu coğrafyada doğmak ile elimizden olmadan, irademiz dışı yenilgilerle açıyoruz hayata gözlerimizi.

Umut, mutluluk, başarı; yani kısacası kahkahaların yükseldiği mutlu akşam sofralarının aydınlık ve sıcak sabahlarla taçlandığı günümüz yok bizim.

Öyle atadan, dededen kalan mal varlığımız yok, devletten maaşımız yok.

Bir gün bile çalışmazsak o akşam aç yatarız.

Hayatımız daima baskı, mücadele, kendini kabul ettirme, kimliğini egemenin nezdinde inkâr ve gizli şekilde yaşama ile geçiyor.

Daima bir eksiklik, yetersizlik, yarım kalmışlık var.

Bakışlarımızda yüzlerce yılın yenilgi ve acılarının izdüşümü var.

Yüzlerimizde ki çizgiler adeta yoksunluklarımızın haritası gibi.

Sevda mı?

Sevdalarımız bile utangaç ve suçluluk duygusu ile yaşanılıyor, yarım yamalak.

Oysa böyle değil yaşam.

Yaşam; aşktır, mutluluktur, sıcak ve huzur dolu sabahlar, kahkaha dolu dostluk sofralarıdır.

Yaşam, hırs ve öfkeden kenetlenmiş dişler ve sıkılı yumruklar değildir.

Yaşam, insanın keder ve hüzünden dolayı başının ağrı ve acıdan çatlaması, dilinin damağının kuruması, yüreğinin kopması değildir.

Yaşam, her nefesin aşk ve umutla, mutluluk ve huzurla yaşanmasıdır.