Suyu nasıl tüketiyoruz?

HABER ANALİZ* – İki Hidrojen, bir Oksijen atomu: Su. Bu basit molekül Dünyamızı diğer gezegenlerden ayıran hayatın temel maddesi. İnsan vücudunun yüzde 60’ı su. Hücrelerin yapı taşı, çözelti, taşıyıcı, doku, kan, salgı bezi ve beyin. Bedenimiz 4 gün susuz kaldığında ölür. Kitlelerin hayatları da içme suyuna erişimle doğru orantılı. Misal: 10. yüzyılda yok olan Maya

PANORAMA - NEWS 25 Mart 2017

HABER ANALİZ* – İki Hidrojen, bir Oksijen atomu: Su. Bu basit molekül Dünyamızı diğer gezegenlerden ayıran hayatın temel maddesi. İnsan vücudunun yüzde 60’ı su. Hücrelerin yapı taşı, çözelti, taşıyıcı, doku, kan, salgı bezi ve beyin. Bedenimiz 4 gün susuz kaldığında ölür. Kitlelerin hayatları da içme suyuna erişimle doğru orantılı. Misal: 10. yüzyılda yok olan Maya Uygarlığı. Araştırmacılar gelişmiş uygarlığın sonunu kuraklık ve sonrasında yaşanan susuzluğun getirdiğine inanıyor.

Birleşmiş Milletler 1992’de “Bütün sosyal ve ekonomik aktiviteler büyük oranda halka içme suyunun sağlanması ve suyun kalitesine bağlıdır.” diyerek 22 Mart’ı “Dünya Su Günü” ilan etti. Bununla “Somut eylemlerle günlük hayatta suyun önemine dikkat çekmek” amaçlandı. Su Günü’nün organizatörleri son yüzyılda dünya nüfusunun dörde katlanmasına karşın su tüketimin 10 katına çıktığına dikkat çekiyor.

DÜNYA ÇAPINDA BİR KRİZ

Bir sabah kahvesi için ne kadar su gereklidir? Çoğumuz çeyrek litreyi geçmez diye düşünebiliriz fakat bilim adamlarının çıkardığı sonuç 140 litre çünkü onlar kahvenin yetiştirilmesi, kavrulması, paketlenmesi ve taşınması için gerekli olan su miktarlarını da hesaba katıyor.

King’s College Londonlu bilim adamı John Anthony Allan, bu gizli su tüketimi için 90’lı yılların başında “sanal su” tabirine hayat verdi. Bununla üretim için gerekli toplam su miktarına göre her bir ürünün su-ayak izini tespit etmek mümkün. Fakat Allan’ın konsepti bilim dünyasında gördüğü kabulü ne yazık ki siyaset ve ekonomi dünyasında görmüyor. 80 yaşındaki İngiliz bilim adamı “Sanal su, dünya liderlerinin düşüncelerinde ancak küçücük bir yer kaplıyor” diyor.

TUVALETE GÜNDE 35 LİTRE

Siyasi ve ekonomik aktörlerin bu konuya karşı mesafeli durmalarının anlaşılabilir nedenleri var. Günlük hayatta su tüketimini yeniden sorgulamaya açan bu konsept aslında su krizinin ne denli global boyutlarda olduğunu da gösteriyor. Kendi vatandaşlarına yeterli seviyede suya erişim sunsun sunmasın, hiç bir ülke bu krizden soyutlanamaz.

Mesela Almanya: Sadece musluktan akanı hesap ettiğimizde bir kişinin günde ortalama 124 litre temiz su tükettiğini görüyoruz. Bunun 46 litresi beden temizliği, 35 litresi tuvalet sifonu, 15 litresi çamaşır yıkama, 16 litresi temizlik ve bahçe ve son olarak da 5 litresi yemek ve içme suyu olarak tüketiliyor. Kıyaslamak gerekirse Mısır’da günlük ortalama sadece 22 litre, ABD’de ise 300 litre. Birleşmiş Milletlerin verilerine göre bir Amerikalı böylece bir günde 14 Mısırlı kadar su tüketiyor.

John Anthony Allan’ın sanal su konsepti hesabıyla rakamlar çok daha fazla büyüyor. UNESCO verilerine göre bir Avrupalının -tüketilen ürünlere göre değişen- sanal su tüketimi ortalama 4 bin litre. Bu ürünlerin yarıdan fazlası ithal. Dünya Doğayı Koruma Vakfı (WWF) tarafından 2014’te yayınlanan araştırması bu probleme dikkat çekiyor.

Buna göre İspanya’dan sebze, Hindistan’dan tekstil, Güney Afrika’dan metal, Kenya’dan gül, Çin’den fosfor alan Almanya büyük bir su riskini ithal ediyor. Çevre koruma örgütleri özellikle Pakistan’dan gelen pamuk ve tekstil ürünleri nedeniyle çok büyük miktarlarda suyun harcanmasına tepki gösteriyor.

Su riski, aşırı su tüketimin bir bölgeye getirdiği kuraklık ve beraberindeki olumsuz sonuçlar demek. Dünya’da bir milyar insan temiz içme suyundan mahrum. 2050’ye kadar dünya nüfusunun yüzde 40’nın su kıtlığı çekeceği tahmin ediliyor.

Dünya Doğayı Koruma Vakfı’na göre Almanya’da gıdadan tekstile, çok sayıda önemli sektör bu krize hem sebep oluyor hem de ondan olumsuz etkileniyor. Dünyanın üçüncü en büyük ithalatçı ülkesi olan Almanya da su krizini yaşayacak. İtibar kayıpları, uluslararası kapatmalar ve milyarlık zararlar bunun sadece bir parçası. Tıpkı yeni mülteci akımları gibi.

AKIP GİDEN “HAYAT”

Dünya Su Günü’nün bu yılki konusu atık sular. Çünkü suya erişimin kilit aşamalarından biri de atık suların dönüştürülmesi. Kirli sular Dünyanın her köşesinde ağır hastalıklara yol açıyor. Atık suların büyük kısmı hala birçok bölgede tatlı su kaynaklarına bırakılıyor. Arıtılmamış atık suları bir “kaynak” olarak değerlendiren Birleşmiş Milletler, 2030’a kadar dünya çapında bu suların doğrudan tabiata bırakılmasını yarıya indirmeyi hedefliyor.

Su tüketimi konusu Almanya’da herkesi ilgilendirmeli çünkü çok fazla su israf ediliyor. İçtiğimiz veya yemeğe kattığımız su sadece 5 litreyken tuvalete ortalama 35 litre tertemiz içme suyu harcıyoruz. Evlerimizde gri su sistemiyle duş, banyo veya el yıkamadan çıkan suyu tuvalet sifonlarında kullanabiliriz. Daha kolayı; bahçe sulamak için yağmur suyunu biriktirmek veya ısınana kadar akan duş suyunu kovaya doldurup başka bir şeyde kullanmak.

*Berliner Zeitung: Torsten Harmsen, Christian Satorius