Salgınla ilgili son araştırma ‘umutları suya düşürdü’

HABER MERKEZİ – Bu yüzden hem artan ölümleri durdurmak, hem de ekonomiyi tekrar canladırmak için dünyanın dört bir yanında hızla aşı çalışmaları yürütülüyor. Bazı ilaç firmaları, daha önce hiç bilinmeyen SARS-CoV-2 virüsüne karşı 18 ay içinde aşının hazır hale getirilebileceğini ileri sürüyor. Fakat bilim insanları Covid-19 aşısını geliştirmenin zor olduğunu belirtirken, bazı sebeplerden dolayı belki

BEKİR AKBAŞ 28 Mayıs 2020 TOPLUM-SAĞLIK

HABER MERKEZİ – Bu yüzden hem artan ölümleri durdurmak, hem de ekonomiyi tekrar canladırmak için dünyanın dört bir yanında hızla aşı çalışmaları yürütülüyor.

Bazı ilaç firmaları, daha önce hiç bilinmeyen SARS-CoV-2 virüsüne karşı 18 ay içinde aşının hazır hale getirilebileceğini ileri sürüyor.

Fakat bilim insanları Covid-19 aşısını geliştirmenin zor olduğunu belirtirken, bazı sebeplerden dolayı belki hiç bir zaman yüzde yüz etkili bir aşının olmayacağı uyarısında bulunuyor.

Peki yeni tip koronavirüs aşısının geliştirilmesini zor kılan etkenler nedir? SARS-CoV-2 bilim insanları için tanımlanması zor bir virüs, bu durumda da aşı geliştirmek zorlaşıyor.

Salgının başlangıcında virüsten kurtulan kişilerin uzun süreli bağışıklığa sahip olduğu öngörülmüştü. Fakat bilim insanları şimdi bu varsayımı sorguluyor.

Oxford Üniversitesi’nden yapılan bir çalışmada, yakın zamanda Covid-19’dan iyileşen hastaların kanı analiz edildi. Test sonuçları, uzun süreli bağışıklığa imkan sağlayan antikor seviyelerinin, enfeksiyondan sonraki ilk ay boyunca keskin bir şekilde arttığı, ancak daha sonra aniden düştüğünü gösterdi.

Iowa Üniversitesi’nde Mikrobiyoloji ve İmmünoloji Profesörü Stanley Perlman söz konusu araştırma için, “Eğer doğal enfeksiyon sağlam bir bağışıklık getirmiyorsa, bir aşı daha nasıl etkili olabilir” diye konuştu.

Yeni tip koronavirüse karşı etkili bir aşının geliştirilmesi için, virüsün mutasyona uğramaması gerekiyor.

Eğer Sars-Cov-2 ciddi bir mutasyon geçirirse, daha önce vücudun ürettiği antikorlar etkisiz hale gelir. Virolog Martin Hibberd ise, halihazırda gözlemlenen mutasyonlar, potansiyel bir aşının yararlılığı konusunda bir “uyarı” olduğunu vurguladı.

Dünya Sağlık Örgütü’nün salgınlar için işbirliği merkezinin müdürü Dr John McCauley her aşının neden olabileceği zorlukları analiz etmek için zaman ayırmanın gerekli olduğunun altını çizerek, “Her aşının kendine has karşılaşabileceği zorlukları var. Bu virüs bizim için yeni, onun hakkında yeterince bilgi ve deneyime sahip değiliz” diyerek aşı geliştirmede dikkatli olma çağrısında bulundu.

2004 yılında ilk SARS virüsü tespit edildiğinde, geliştirilen aşılardan biri test edildiği hayvanlarda hepatite neden olmuştu. Test aşamasındaki bir diğer aşı da, laboratuvar hayvanlarında ciddi akciğer sorunlarına neden olmuş, bu da onları gelecekteki enfeksiyonlara karşı daha zayıf hale getirmişti.

Bu gidişte koronavirüsün daha uzun bir süre hayatımızın bir parçası olacağı görülüyor.