Hangi saatte vücudumuzda neler oluyor?

HABER MERKEZİ – Beden sıcaklığımız da biyolojik saate göre değişiklik göstermektedir. Gün içinde biyolojik saatimiz hangi vücut sıcaklığını gerektiriyorsa zamanın akışını da ona göre algılarız. Vücut sıcaklığımızın yüksek olduğu zamanlarda zaman daha yavaş geçer. Hasta yatağında ateşler içinde yatan birine birkaç dakika bile uzun gelebilir. Oysa serin bir kır gezisinde zamanın farkına bile varmadan nasıl

PANORAMA - NEWS 28 Kasım 2021 TOPLUM-SAĞLIK

HABER MERKEZİ – Beden sıcaklığımız da biyolojik saate göre değişiklik göstermektedir. Gün içinde biyolojik saatimiz hangi vücut sıcaklığını gerektiriyorsa zamanın akışını da ona göre algılarız.

Vücut sıcaklığımızın yüksek olduğu zamanlarda zaman daha yavaş geçer. Hasta yatağında ateşler içinde yatan birine birkaç dakika bile uzun gelebilir. Oysa serin bir kır gezisinde zamanın farkına bile varmadan nasıl ilerlediğine tanık olur insan.

Bunun nedeni şudur: Her insanda biyolojik bir saat vardır. Tıpkı vücut ısısı, tansiyon, kalp frekansı, hormon miktarı gibi. Bu saat vücut fonksiyonlarımızı idare eder.

Gündüzleri aktif olmamıza, geceleri de uyumamıza yardımcı olur. Biyolojik saatin 24 saatlik periyodu sırasında üretilip ayrıştırılan proteinler, hayvanların davranışlarını düzenleyen vazopressin hormonunun salgılanmasında rol oynar.

Uzun yolculuğa çıkan kişiler çok iyi bilir: Saat farkı vücudun doğal ritmini altüst eder. Saat farkından kaynaklı rahatsızlıklarda insan kendini yorgun hisseder, baş ağrısı ve konsantrasyon eksikliğinden şikayetçi olur. Ruh hali iniş çıkışlar gösterir. Bu durumda insan yatma vaktini dört gözle bekler.

BAĞIŞIKLIK SİSTEMİMİZİN DE BİR RİTMİ VARDIR

Örneğin sabah saatlerinde insanların acıya duyarlılığı yüksektir. Gün ilerledikçe acıya duyarlılık azalır. Sabahın ilk saatlerinde kalp krizi riski günün diğer saatlerine oranla daha yüksektir. Biyolojik ritimler, kadınların adet dönemleri gibi haftalara yayılabileceği gibi aylara ve mevsimlere de yayılabilir.

Birçok hayvan türü yılın belli mevsimlerinde göç eder ve yalnızca yılın belli zamanlarında çiftleşir. Sabahın erken saatlerinde hormonlar ve nörotransmitterler bedeni uyanık duruma getirmek için etkinleşir. Bazı enzimlerin döngüsü 24 saat boyunca %400 değişkenlik gösterebilir. Bağışıklık sistemimizin de günlük bir ritmi var. Örneğin bakteriyel bir enfeksiyona yakalandığımızda ateşimiz genellikle öğleye doğru yükselir. Virüse bağlı hastalıklardaysa akşama doğru ateş yükselmesi olur.

Acıya dayanıklılık ve duyarlılığımız da gün içinde değişiklik gösterir. Sabahın erken saatlerindeki diş ağrıları, öğleden sonraya göre dört kat daha güçlü hissedilir.

Gönüllü denekler üzerinde yapılan bir deneyde, 24 saat gün ışığından yalıtılmış bir mekanda yatar vaziyete tutulan deneklerin 12’şer saatlik iki periyoda ayrılan bir biyolojik ritmi olduğu gözlenmiştir. Deneyin ikinci günü 4 saat süren ve gün boyunca kendini tekrarlayan ikinci bir biyolojik ritim ortaya çıkmıştır. Bebekler ve hayvanlarda olduğu gibi gün boyunca 4 saatte bir deneklerin uykusunun geldiği gözlenmiştir.

Şimdi bir gün içinde vücut fonksiyonlarımızın nasıl değiştiğini görelim:

06.00: Kortizon salgılanmasıyla organizma uyanır. Bu uyanma vücut için kendini yavaş yavaş kalkmaya hazırlama işaretidir. Metabolizma hareketlenerek günün işleri için enerji ve proteini hizmete sunar.

07.00: Vücut hala zayıf bir safhadadır.

08.00: Bu saat hormonların salgılanmaya başladığı zamandır.

09.00: Vücudun dinç, kuvvetli olduğu saattir.

10.00: Organizma şimdi faaliyete, harekete hazır durumdadır: Fazla enerjiktir, vücut en yüksek ısısına ulaşmıştır, verimliliğimiz en üst düzeydedir. Kısa süre insanın belleği iyi durumdadır, yaratıcı ve dinamik olur.

11.00: Vücudumuzun tam formunda olduğu bir saattir. Biyolojik saatimiz vücudumuzu verimli olmaya programlamıştır.

12.00: Vücudun dinlenmeye ihtiyacı vardır. Dikkat azalır ve uyku basar. Midedeki asit miktarı fazlalaşır. Beyindeki kan azalır, çünkü kan sindirim organlarını desteklemesi için mide tarafından kullanılır.

13.00: Vücut formdan bir hayli düşmüştür. Verimlilik gün ortalamasının %20 aşağısındadır. Bütün organlar en alt düzeyde çalışır. Sadece safra kesesi, öğle yemeğini hazmettirmek için faaliyettedir.

14.00: Kendimizi bitkin hissederiz, çünkü tansiyon ve hormon düzeyi düşmüştür.

15.00: Yeni işlere hazır olun. Enerjimiz geri gelmiştir, belleğimiz tam formundadır. İkinci kez verimliliğe yaklaşırız, gerçi bu verimlilik sabahkinden azdır.

16.00: Spor faaliyetleri için en iyi saattir. Tansiyon ve dolaşım çok iyi durumdadır. Egzersizler için de en iyi zamandır.

17.00: Organların faaliyeti üst düzeydedir. Kuvvetimiz artar, oksijenin harcanması fazlalaşır. Böbrekler ve mesane özellikle çok çalışır. Tırnakların ve saçın en çabuk uzadığı zamandır.

18.00: Akşam yemeği için iyi bir saattir: Pankreas bu saatte özellikle aktiftir. Karaciğer bile alkole karşı her zamankinden daha hoşgörülü ve dayanıklıdır.

19.00: Tansiyon ve nabız genelde bu saatte tembelleşir.

20.00: Karaciğerdeki yağ düzeyi düşer ve kullanılmış kan kalbe tekrar her zamankinden daha fazla akar.

21.00: Sindirim organlarının günlük görevi sona ermiştir. Yenen her şey midede sabaha kadar hazmedilmeden kalır ve bu durum tehlikelidir. Kalan yemekler bağırsak alanındaki mukozaya hücum eder. O yüzden bu saatte özellikle kilolu olanlar yemek konusunda dikkatli davranmalıdırlar.

22.00: Bu saatte vücudumuzun polisi akyuvarlar özellikle aktiftir.

23.00: Organizma gün boyunca aktif bir şekilde faaliyet gösteren stres hormonu salgılamasını durdurur. Bu saatte sakinleşir, rahatlar ve gevşeriz. Tam dinlenme saatidir. Metabolizmanın faaliyeti en alt düzeydedir. Tansiyon, kalbin frekansı ve vücudun ısısı düşer.

24.00: Uyuduğumuz sırada deri hücreleri durmaksızın çalışır. Gündüz olduğundan daha sık bölünürler. İlk rüya safhası bu saatte başlar ve ilk yarım saat içinde rüya görmeye başlarız.

01.00: Verimliliğimiz en alt düzeydedir. Bu saatte çalışanların hata yapma olasılıkları artar, çünkü dikkat son derece azalır. Bu saatte iş kazalarında ve trafik kazalarında da artış görülür. Bunun nedeni, vücudun kendini uykuya programlamasıdır. Uygun koşullarda derin bir uykuya dalınır.

02.00: Araba kullananlar bu saatte daha dikkatli olmalıdır. Çünkü görme duyusu ve reflekslerimiz zayıflar. Bu nedenle trafik kazalarının çoğu bu saatte olur. Vücudumuz soğuğa karşı aşırı derecede hassastır.

03.00: Bedensel ve ruhsal olarak karanlık bir safhadır bu. Melatonin hormonunun salgılanması bizi tembelleştirir ve oldukça kararsız yapar.

04.00: Stres hormonundan enerji kazanırız. Enfarktüs krizleri saat 4 ila 6 arasında özellikle fazlalaşır. Çünkü tansiyon oldukça yükselir, kalp damarları çabuk gerilir.

05.00: Bu saatte vücuttaki erkeklik hormonu çok fazla salgılanır. Stres hormonunun konsantrasyonu bizi faaliyete geçirmiştir. Bu hormon gündüz değerinin tam altı katına çıkar. Yani hormon salgılaması en üst düzeydedir. Vücudumuz harekete geçer, kaybolan enerji yeniden geri gelir. Artık yeni bir güne başlamak için vücudumuz hazırdır.