Evlilikte ‘Güven’ ve ‘Sadakat’

İLYAS TÜRKMEN* – Kadın ve erkeğin kendi istekleri ve üçüncü kişilerin, özellikle de ailelerinin onayını aldıktan sonra evlilik ve aile hayatının başlamasına resmen karar verilmelidir. Evlilik öncesinde tanışma, söz, nişan vb. dönemler mutlaka yaşanmalı. Yaşanan bu dönemler sayesinde karı-koca (eş) adayları ve aileleri birbirini daha gerçekçi olarak tanıma imkanı bulur. Bu dönem ciddi bir sebep

PANORAMA - NEWS 22 Mart 2017

İLYAS TÜRKMEN* – Kadın ve erkeğin kendi istekleri ve üçüncü kişilerin, özellikle de ailelerinin onayını aldıktan sonra evlilik ve aile hayatının başlamasına resmen karar verilmelidir.

Evlilik öncesinde tanışma, söz, nişan vb. dönemler mutlaka yaşanmalı. Yaşanan bu dönemler sayesinde karı-koca (eş) adayları ve aileleri birbirini daha gerçekçi olarak tanıma imkanı bulur. Bu dönem ciddi bir sebep yoksa dört-altı aya kadar uzatılmalıdır.

Çünkü günün şartlarına göre kız ve erkeğin sosyal, psikolojik ve ekonomik yönden hazır olması gerekir. Erkeklerin askere gitmesi, meslek edinmesi ve bir iş sahibi olması evliliğe hazır olduğunun bir işareti olabilir. Eskiden özellikle kızların “çeyiz hazırlama” işleri onları zamanla psikolojik ve sosyal yönden evliliğe hazırlayabilir. Bugün bu işlerle uğraşmaya kimsenin vakti yok, hem de ihtiyaç duyulmuyor. Öğrenim hayatı, iş ve kariyer düşüncesi buna fırsat vermiyor. Parayı verip istediğini alabiliyor. Onun için sosyal ve psikolojik yönden hazırlanabilmesi için söz, nişan, vb. dönemlerin mutlaka yaşanması gerekir.

Tanışmanın bu dönemde olması ve ortaya çıkabilecek problemlerin çözümüne gidilmesi gerekir. Çözüm bulunamıyorsa söz veya nişan bitirilebilir. Evlilik oluştuktan sonra, evliliği bitirme hem kişilere, hem ailelere, hem de aradaki çocukları sıkıntıya sokar. Evlilik öncesi ve evlilik hayatı içinde beklentilerde aceleci davranmamak gerekir. Evlilik emek ister, gayret ister, fedakârlık ister ve duygusal yatırım ister. Acelecilik ve aşırı beklenti evliliğin en büyük düşmanıdır.

Evlilik öncesi söz ve nişanlılık döneminde karı-koca adayları ve aileler birbirleriyle usulünce bir araya gelip konuşmalılar ve görüşmeliler ki birbirlerini tanısınlar. Bu dönemde genelde kızlar biraz az konuşur, erkekler ise daha çok konuşurlar. Fazlaca konuşan genelde erkektir. Kızlar ise genelde dinleme durumundadır. Bugün iletişim çağı içinde olduğumuzdan dolayı yüz yüze konuşma yerine elektronik ortamda konuşma ve görüşme tercih edilmektedir. Bu tür konuşma ve görüşmeler sıcak değildir, soğuktur.

Evlilik öncesi görüşme ve konuşmalarda özellikle kızların erkeğe “güvenebilme duygusunu” hissetmesi, erkeklerin de kızlardan “sadakat duygusunu” hissedebilmesi önemlidir. Evlilikte esas olan eşlerin birbirine “güven ve sadakat duygusu”, “sevgi ve saygıdan” önce gelir. Öncelikle güven duygusu hissettirilebilirse, korku ortadan kalkar.

Korku ortadan kalkınca veya azalınca karşı tarafa güven artar. Güvenin artması sevgi ve saygıyı arttırır. Eğer eşler birbirine saygı duyamazsa sevgi de zamanla azalır. Sevgi esas olmakla birlikte, sevginin saygıyla beslenmesi ve takviye edilmesi gerekir. Eşler arasında oluşan sevgi, saygıyla beslenmezse sevgi zamanla zayıflar ve yok olur.

Evlilik öncesinde olduğu gibi evlilik hayatı içinde de konuşma ve görüşmelerde her iki taraf birbirinin olumlu ve beğenilen özelliklerini görmeye çalışmalıdır. Böylece birbirlerine karşı güven, sadakat, sevgi ve saygı artar.

Özellikle evlilik öncesi konuşma ve görüşmelerde karşı tarafın güzel ve iyi yanları görülür. Beğenmediğimiz taraflarını da görmemiz gerekir ki, bunlar üzerinde konuşulsun. Aksi taktir de “Evlenince değişir, düzelir…’’ veya ‘’Evlenince değiştiririm, düzeltirim…” diyerek, problemi görmemezlikten gelme yanıltabilir. Çünkü evlilik eşlerin birbirini değiştireceği, şekillendireceği, kendine benzeteceği bir süreç değildir.

Evlenecek kişiler evlilik öncesi ‘’gözlerini dört açmalı’’ evlendikten sonra ise ‘’gözlerinin sadece birini açmalı’’. Yine eskiler evlendikten sonra kaliteli ve huzurlu bir evliliğin olabilmesi için ‘’Eşler birbirine karşı; bazen kör, bazen topal, bazen dilsiz, bazen de sağır olması gerekir…’’ diye ifade etmişlerdir.

“Aşk Ateşi Vuslata Erince Söner“ mi?
Evlilik öncesi dinleme, konuşma ve görüşmeler evlilik hayatında azalmamalı. Evlilik bir son değildir. Gerçekte uzun bir sürecin başlangıcıdır. Evlilik hayatı dört mevsim gibidir. Her mevsimin kendine göre bir özelliği vardır. Bu özelliği dikkate almaz, gerekli hazırlığı ve bakımı yapmazsak o mevsimde rahat yaşayamayız.

Evlilik sürecinde yaşadığımız ve yaşayacağımız problemlere öncellikle eşler birbirini dinleyerek ve konuşarak çözecektir. Konuşmadan ve dinlemeden hem kendi aralarındaki, hem de çocuklarıyla veya aileleriyle ile ilgili olan problemleri çözemezler. Problemleri çözmeyip “hasıraltı” veya “sümenaltı” yapmak sonuca götürmez. Böyle yapınca problemler birikir ve altında kalkılamaz bir durum alır.

Genelde evlilik öncesi çok konuşan erkek olmakla beraber zamanla konuşmayı azaltır. Etkili ve yerinde dinlenilmeyen kadının konuşması da zamanla artar. Bu da evlilik hayatındaki huzur ve mutluluğun zarar görmeye başladığının belirtilerini ifade eder.

* PDR-Aile Danışmanı ve Eğitim Koçu