Erkeklere dair çok konuşulacak araştırma

DIŞ HABERLER – Şiddet, kadın düşmanlığı, taciz erkeklerin doğasında mı var? Cinsiyet mağduriyeti üzerine yapılan araştırmalarda erkek ve kadının toplumdaki kimliği ve rolü tartışma konularının başında geliyor. Amerikan Psikoloji Derneği (APA) erkeklikle; kadın düşmanlığı, cinsel taciz, zorbalık ve şiddet arasında ilişki kurdu. APA, 127 yıllık tarihinde ilk defa psikologlara kadın-erkek sorunlarını ele alırken kullanabilecekleri 36 sayfalık

SADIK DURAN 10 Ocak 2019 TOPLUM-SAĞLIK

DIŞ HABERLER – Şiddet, kadın düşmanlığı, taciz erkeklerin doğasında mı var? Cinsiyet mağduriyeti üzerine yapılan araştırmalarda erkek ve kadının toplumdaki kimliği ve rolü tartışma konularının başında geliyor.

Amerikan Psikoloji Derneği (APA) erkeklikle; kadın düşmanlığı, cinsel taciz, zorbalık ve şiddet arasında ilişki kurdu. APA, 127 yıllık tarihinde ilk defa psikologlara kadın-erkek sorunlarını ele alırken kullanabilecekleri 36 sayfalık bir rehber hazırladı.

Raporda, “Geleneksel erkeklik ideolojisinin erkeklerin psikolojik gelişimini ve davranışlarını sınırladığı, bunun da ‘cinsiyet rolü gerilimi ve çatışmasına yol açtığı; akıl ve fizik sağlığını olumsuz yönde etkilediği ortaya konuyor.”deniyor.

Rehberde ‘erkeklik ideolojisi’ tanımında, kadın(sı)lık karşıtlığı, başarı, zayıf görünmeden kaçınma, macara, risk ve şiddetin önemli yeri olduğuna dikkat çekiliyor; bu ideolojinin homofobi, zorbalık ve cinsel tacizle bağlantısının bulunduğuna dikkat çekiliyor.

APA’nın çıkardığı Monitor on Psychology dergisinde yayınlanan raporda ulaşılan bilgilerin bazı istatistiki verilerle ilişkili olduğunun altı çiziliyor: “Erkekler Amerika Birleşik Devletleri’ndeki tüm cinayetlerin yaklaşık yüzde 90’ını işliyor. Eş şiddeti nedeniyle tutuklanmaları ve suçlanmaları kadınlara göre çok daha fazla. İntihardan ölme ihtimallari kadınlara göre dört kat daha fazla.”

APA üyesi psikolog Jared Skillings, ‘erkeklik ideolojisinin’ erkekler için sağlıklı olmayan karakteristik özelliği temsil ettiğini; bu tarz erkeklerin cinsiyetçi, şiddet eğilimli olduğunu ve kendileriyle ilgilenmediklerini ifade ediyor.

Raporda sosyal gücünden yararlanan erkeklerin ‘ayrıcalığını’ devam ettirmek için gereken bireysel seviyedeki psikolojik kaynakların yanı sıra sistem düzeyinde politikalar ve uygulamalar ile da sınırlandırıldığı belirtiliyor. Bu durumda erkek imtiyazının genellikle erkeklerin uyum sağlama işlevini de kısıtlayan erkek gücünü korumak için tasarlanmış cinsiyetçi ideolojilere bağlılık şeklinde olumsuz sonucu ortaya çıkıyor.

Erkeklerin hastalıklarında depresyon gibi içselleştirme sorunu teşhisi koymak yerine, ilaç tedavisine dayanan dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu (DEHB) gibi “dışsal bozukluklar” tanısı koyma ihtimalinin daha yüksek olduğu belirtiliyor. Bunun da ‘erkeklerin duygusallığı hakkındaki geleneksel cinsiyet rolüne uymadığından’ kaynaklandığı ifade ediliyor.

Kılavuzda psikologlara sorunun nasıl ele alınması gerektiği konusunda tavsiyelerde bulunuluyor: “Erkekliğin kültürel ve sosyal normlara dayanarak inşa edildiğini kabul edin; erkeğin gelişiminde ve diğerleriyle olan ilişkisinde gücün, ayrıcalık ve cinsiyetçiliğin etkisini anlayın; erkeklerin saldırganlık, şiddet, madde bağımlılığı ve intihar gibi yaşamlarında karşılaştıkları yüksek sorun oranlarını azaltın.”

APA’nın daha önce 2007’deki kadınlarla ilgili raporunu gözden geçirerek bu yıl tekrar yayınlaması bekleniyor.