Alzheimer’a kan tahliliyle erken teşhis

HABER MERKEZİ – Alzheimer’in ilk belirtileri hastalığın ileri safhalarında ortaya çıkıyor. Bu nedenle testlerin çok önceden yapılması gerekiyor. Yeni tahlil yöntemiyle hastalığın seyri belirtiler ortaya çıkmadan teşhis edilebiliyor. Alzheimer hastalığına yakalananların beyin hücreleri birer birer ölüyor. Ölen hücreler kana karışıyor ve hızla tasfiye edildiğinden tespit edilemiyor. Mathia Jucker, “kesiksiz mikro lif” ya da “nöro filament” adlı

PANORAMA - NEWS 04 Şubat 2019 TOPLUM-SAĞLIK

HABER MERKEZİ – Alzheimer’in ilk belirtileri hastalığın ileri safhalarında ortaya çıkıyor. Bu nedenle testlerin çok önceden yapılması gerekiyor. Yeni tahlil yöntemiyle hastalığın seyri belirtiler ortaya çıkmadan teşhis edilebiliyor.

Alzheimer hastalığına yakalananların beyin hücreleri birer birer ölüyor. Ölen hücreler kana karışıyor ve hızla tasfiye edildiğinden tespit edilemiyor. Mathia Jucker, “kesiksiz mikro lif” ya da “nöro filament” adlı küçücük parçacığın ise temizlenmeye son derece dayanıklı çıktığını söylüyor.

Bilim insanları mikro filamentlerin ilk klinik semptomlar ortaya çıkmadan ve klinik aşamaya gelmeden kanda biriktiğini saptamışlar. Jucker parçacıkların mutlak değerinin değil, asıl filament konsantrasyonunun zamanla nasıl geliştiğinin önemli olduğunu ve değer yükseldikçe sinir hücresi kaybının arttığını söylüyor.

Uzmanlar bir hastanın beynindeki hücre kaybı üzerinden bilişsel kapanmayla ilgili tahminde bulunulabileceğini ortaya çıkarmışlar. Jucker bu yöntemle bulgu elde ettikten iki yıl sonra hastada semptomların görülmeye başladığını ve Alzheimer’de beyin kütlesi kaybının zamanla hızlanıp sonunda bunamaya yol açtığını belirtiyor.

Mikro lif yoğunluğundaki değişiklik ile beyin dokusunun erimesi arasında doğrudan bağlantı olması bakımından mikro lifler biyolojik süreçlerin aynası olma özelliğini taşıyor.

Uzmanlar genetik değişime uğrayan ve Alzheimer hastalığına ileri yaşta değil de gençken yakalanan hastaları muayene etmişler.

Alzheimer hastalarının yüzde biri bu son derece az rastlananlar grubuna dâhil. Bu grup, araştırma için en uygun olanıydı. Genetik arızası olmayan deneklerde mikro filament yoğunluğu neredeyse hiç değişmemiş ve sayıları çok az artmış.

Genetik bozukluğa rastlanan hastalarda filament yoğunluğu yüksek çıkmış ve zamanla kaydedilen artışa paralel olarak beynin hafızadan sorumlu olan kısmı küçülmeye başlamış.

Araştırmaya toplam 405 denek katılmış. Düzenli olarak bu kişilerin mikro lif yoğunluğu ve kandaki birikme oranı kontrol edilmiş ve bunama semptomlarının ortaya çıkmasından 16 öncesine kadar kanda karakteristik değişikliklerin olduğu ortaya çıkarılmış.

Gözlemlerde temel unsuru kandaki mikro lif yoğunluğunun zaman içinde nasıl bir gelişme gösterdiği oluşturuyor. Jucker bu sayede hastalığın nasıl seyir göstereceğinin önceden tahmin edilebildiğini ve filament yoğunluğundaki değişmenin sinir hücresi kaybını bire bir yansıttığını söylüyor.

Sinir hastalıkları uzmanları böylece beynin ileriki yıllarda nasıl değişeceğine dair tahminde bulunabiliyor ve ilk semptomların beş, on, yirmi ya da 30 yıl sonra mı görüleceğini söyleyebiliyorlar.