Alzheimer araştırmalarında yeni umutlar: İlaçlar, kan testi ve önleme çabaları

Alzheimer araştırmalarında yeni umutlar: İlaçlar, kan testi ve önleme çabaları

Alzheimer hastalığıyla mücadelede onlarca yıl süren başarısız araştırmaların ardından, son dönemde geliştirilen iki yeni ilaç ve öncü bir kan testi, hastalara umut ışığı oldu.

PANORAMA - NEWS 20 Eylül 2025 TOPLUM-SAĞLIK

Ancak uzmanlar, bu ilerlemelerin sınırlı etkilerini ve bazı risklerini de gözler önüne seriyor. Alzheimer, dünya çapında demans vakalarının yaklaşık yüzde 70’ini oluşturuyor ve yaşlı nüfus arasında önde gelen ölüm nedenlerinden biri olarak kabul ediliyor. Peki, Alzheimer hastalığıyla ilgili son gelişmeler neleri kapsıyor ve hangi sorular hâlâ yanıtsız?

Yeni İlaçlar Ne Kadar Etkili?

Milyarlarca dolar harcanan Alzheimer araştırmaları yıllarca somut bir tedavi sunamadı. Ancak Eli Lilly’nin donanemab ve Biogen ile Eisai’nin lecanemab isimli ilaçları, hastalığın ilerleyişini önemli ölçüde yavaşlatabildiği kanıtlanan ilk tedaviler oldu.

Ancak bu ilaçlar yalnızca erken evre hastalar için etkili ve maliyetleri oldukça yüksek. Ayrıca ciddi yan etkiler, özellikle beyin kanamaları gibi hayati riskler söz konusu olabiliyor. Bu durum, faydalarının risklere değip değmediği konusunda tartışmalara yol açtı ve ulusal sağlık otoriteleri farklı tutumlar benimsedi.

  • Lecanemab, ABD dahil birçok ülkede onaylanmış durumda ve Leqembi markasıyla satılıyor.

  • Fransa’daki sağlık otoriteleri ise devlet sigorta sistemine ilacın ödenmemesi yönünde tavsiyede bulundu.

  • Birleşik Krallık’ta devlet sağlık hizmetleri, her iki ilacın da fiyatına göre yeterli fayda sağlamadığını belirtmişti.

Erken Tanı ve Kan Testi

Alzheimer tanısı konusunda da tartışmalar sürüyor, özellikle Avrupa ve ABD arasında yaklaşımlar farklılık gösteriyor. Geleneksel tanı yöntemi, riskli hastaları belirleyebilen ancak invaziv ve maliyetli bir lomber ponksiyon gerektiriyor.

Ancak son dönemde geliştirilen bir kan testi, hastalığın biyolojik belirteçlerini tespit edebiliyor. ABD’de test Mayıs ayında onaylanmış olsa da Avrupa henüz bu tür testleri kabul etmedi. İngiltere’de yakın zamanda başlatılan bir ulusal klinik deneme ise bu testin uygulanabilirliğini araştırıyor.

ABD’de Alzheimer Derneği, geçen yıl yalnızca biyobelirteçlerin yeterli olduğunu açıklamışken, Avrupa’daki uzmanlar hâlâ kapsamlı klinik muayenelerin gerekliliğine inanıyor. Hollandalı nörolog Edo Richard, “Biyobelirteçleri anormal olan birçok hasta demans geliştirmiyor” diyerek temkinli yaklaşımını paylaştı. Richard, yeni ilaçlar konusunda da şüpheci.

Uzmanlar, erken tanı ve ilaç tedavisinin birbirini tamamlayabileceğine dikkat çekiyor; belirtiler ortaya çıkmadan yapılan teşhis, tedavilerin etkinliğini artırabilir.

Alzheimer Önlenebilir mi?

Araştırmacılar, Alzheimer ve genel olarak demans riskini artıran faktörleri büyük ölçüde tanımladı:

  • Obezite

  • Sigara kullanımı

  • Alkol tüketimi

  • Fiziksel hareketsizlik

  • İşitme kaybı

The Lancet dergisinde geçen yıl yayımlanan uzman incelemesine göre, bu risk faktörlerini hedef alan yaşam tarzı programlarının bilişsel gerilemeyi önlemede etkisi sınırlı kaldı.

Buna rağmen JAMA dergisinde yayımlanan bir çalışma, Alzheimer hastalarının iki yıl boyunca yoğun sağlık destek programlarına katılması sonrası bilişsel gerilemenin hafiflediğini gösterdi. Fransız epidemiyolog Cecilia Samieri, bu ilerlemenin küçük görünebileceğini kabul ediyor, ancak birkaç yıl öncesiyle kıyaslandığında “büyük bir adım” olduğunu belirtiyor.

Samieri, uzun süreli (10-15 yıl) çalışmaların, Alzheimer gibi uzun gelişen hastalıklarda yaşam tarzı müdahalelerinin etkinliğini gösterebileceğine dikkat çekiyor.

Uzmanlardan Mesaj

  • Yeni ilaçlar umut verici olsa da yalnızca erken evre hastalar için etkili ve ciddi yan etkiler barındırıyor.

  • Kan testleri erken teşhis açısından potansiyel taşısa da tek başına güvenilir tanı sağlamıyor.

  • Yaşam tarzı değişiklikleri ve önleyici programlar, bilişsel gerilemeyi tamamen durduramasa da ilerleme kaydedilebileceğini gösteriyor.

Alzheimer ile mücadelede kesin bir çözüm hâlâ bulunmuyor, ancak araştırmalardaki yeni gelişmeler, hem hastalar hem de aileleri için uzun vadede umut vaat ediyor.

ÖNE ÇIKANLAR