Aile ve evlilik hayatında otorite

İLYAS TÜRKMEN *- Genel olarak erkekler iş için evden uzaklaştıkça “iş-aile dengesini” koruyamadıkları için aile içindeki otoritesi zayıfladı. Otoriteyi sağlamakta zorlanan erkeklerin bir kısmı teslim bayrağını çekip ailenin idare ve sorumluluğunu bilerek veya bilmeyerek eşine bıraktı. Bir kısma da öfkelenerek, asık yüzle, çocukları ve eşi korkutarak “baba ve koca” sorumluluğunu büyüklerinden gördükleriyle yerine getirmeye çalışıyor.

PANORAMA - NEWS 05 Nisan 2017

İLYAS TÜRKMEN *- Genel olarak erkekler iş için evden uzaklaştıkça “iş-aile dengesini” koruyamadıkları için aile içindeki otoritesi zayıfladı. Otoriteyi sağlamakta zorlanan erkeklerin bir kısmı teslim bayrağını çekip ailenin idare ve sorumluluğunu bilerek veya bilmeyerek eşine bıraktı.

Bir kısma da öfkelenerek, asık yüzle, çocukları ve eşi korkutarak “baba ve koca” sorumluluğunu büyüklerinden gördükleriyle yerine getirmeye çalışıyor. Günün şartlarından dolayı kimimiz “sert anne-ezilmiş babalarla” büyüdük, kimimiz de “aksi baba-ezilmiş annelerle” büyüdük. Oysa “sert anne-ezilmiş baba” ve “aksi baba-ezilmiş anne” her ikisi de çocuk için iyi örnek değildir.

Babası ile oyun oynamamış, saçı okşanmamış, babasından tatlı söz duymamış bir çocuk; kız-erkek fark etmez “baba sevgisi” almış sayılamaz. Baba içinden çok seviyor olsa bile.. Hatta bu içindeki sevginin zorlamasıyla kimse görmeden çocuğunu uyurken öpse bile… Çocukların ağırlığı hissedilen, sorumluluğunu bilen, sevecen ve sevgi dolu bir babaya ekmek-su-hava kadar ihtiyacı vardır.

Ailede saygı görmeyen, değersiz ve ezilmiş-itilmiş bir baba modeli ise çocuğun içinde onu koruyacak, “güçlü baba” modelini yerle bir eder ve çocuğun güven duygusunu zedeler. Ezilmiş bir erkek (baba-koca) hiç kimseye gerçek manada sıcak bir sevgi ve ilgi göstermez.

Kadın yaratılış itibariyle “dominant-baskın” bir kişilik yapısında olabilir. Böyle bile olsa çocuklarının yanında ve aile dışında kocasını bir adım önde tutmasını bilmeli. Ezilmiş-itilmiş, değersiz ve silik “baba-koca” ortamında büyüyen kız veya erkek çocuklar evlenmekten korkar, kızlar sırf aileyi üzmek için olmadık birine kaçabilir, evliliklerinde ise “aksi koca-ezilmiş karı”/ “sert karı-ezilmiş koca” çatışması yaşayabilirler.

Örneğin kendi ailenizde “baba-koca” üç-dört gün bir iş gezisi için evden ayrılsa, geride kalanlar (anne-çocuk) olarak evinizde emniyet, güven, kurallar, düzen, sorumluluk, yalnızlık vb. adına ne hissedersiniz? Hissedilenler “babanın-kocanın” varlığı ile kazanılır. Bu hissedilen değerleri aile içinde saygınlığı ve ağırlığı olan, sorumluluğunu bilen, sevecen ve sevgi dolu bir “baba-koca” kazandırabilir.

Genel Olarak Otorite İki Şekilde Sağlanır:

Ya şiddet ile ya adalet ile.
Şiddet ve baskı ile otorite kurmak kolaydır. Surat asarsınız, bağırırsınız, cezalandırırsınız, eziyet edersiniz muhatabınız sizin korkunuzdan istediklerinizi yapar.

Adalet ile otorite kurmak; kendisi de dâhil kimseye haksızlık etmeden sevgiyle, güler yüzle, merhametle, idare etmektir. Erkek ailesinin idaresini sevgiyle, şefkatle ve merhametle yapmalıdır.

Sadece merhamet ile de idare olmaz; çünkü insanoğlunun merhameti kötüye kullanma meyli vardır. Bu yüzden “adalet” “merhametin” önünde olmalı; erkek kendini de ezdirmemeli; karısını ve çocuklarını da ezmemeli. Burada erkeğin idareciliğin kurallarını iyi bilmesi önemlidir. Tabi bu arada kadının uyum ve geçim için iyi niyeti de çok önemlidir.

Günümüz ailelerinde çok fazla problem yaşanmasında eşlerin “birey olmayı”, “hürriyet ve özgürlüğü” yanlış anlamaları ve yorumlamaları neden olmaktadır.

Kadınlar kızgın, erkekler küskün…

Erkeklerin çoğu saygı görememenin küskünlüğü ile kendini işine, televizyona ya da ve bilgisayarın ekranına kilitlemiş bir halde söylenerek veya somurtarak ömür tüketiyor.

Kadınların çoğu da kocasından beklediği ilgi ve sevgiyi alamamanın kızgınlığı ve hırçınlığı ile sürekli şikâyet ve tenkit halinde. Böyle bir hayat eşlerin ikisini de yıprattığı gibi hem kendi hayatlarını, hem de çocuklarının hayatlarına da zarar veriyorlar.

Evlilik ve aile hayatında geçmişteki olumsuzlukları suçlayarak ve tenkit ederek konuşmanın bugüne ve geleceğe hiç bir faydası yoktur. Herkes ‘KENDİNE’ şu soruları sormalı ve cevaplarını bulmaya çalışmalı…
“Bugün eşim ve çocuklarım için ne yapılabilir?”
“İyi bir karı-koca olabilmek için kadınlara düşen sorumluluklar nelerdir, erkeklere düşen sorumluluklar nelerdir?”
“İyi bir anne-baba olabilmek için annelere düşen sorumluluklar nelerdir, babalara düşen sorumluluklar nelerdir?”

Eşler “iyi bir anne-baba” olmak için çalıştıkları kadar, “iyi bir karı-koca” olmak için de çalışmalıdır.

* PDR-Aile Danışmanı ve Eğitim Koçu