20 Yaş dişlerimiz neden bu kadar geç çıkıyor?

HABER MERKEZİ – Dişlerimiz söz konusu olduğunda, oldukça garip detaylarla karşılaşmamız sürpriz değil. Örneğin, son dişlerimizin oluşumunu göreceli olarak oldukça yaşlandıktan sonra tamamlıyoruz. Yirmi yaş dişleri, adından da tahmin edilebileceği gibi, 20 yaşına yaklaşırken (16-20 yaş aralarında) çıkıyor ve yeterli yer olmayabileceği için bazen oldukça ilginç açılarla çıkabiliyor. Büyük maymun türleriyle karşılaştırıldığında, insanların azı dişleri

PANORAMA - NEWS 13 Ekim 2021 TOPLUM-SAĞLIK

HABER MERKEZİ – Dişlerimiz söz konusu olduğunda, oldukça garip detaylarla karşılaşmamız sürpriz değil. Örneğin, son dişlerimizin oluşumunu göreceli olarak oldukça yaşlandıktan sonra tamamlıyoruz.

Yirmi yaş dişleri, adından da tahmin edilebileceği gibi, 20 yaşına yaklaşırken (16-20 yaş aralarında) çıkıyor ve yeterli yer olmayabileceği için bazen oldukça ilginç açılarla çıkabiliyor.

Büyük maymun türleriyle karşılaştırıldığında, insanların azı dişleri gerçekten çok geç çıkıyor. Bu konuda insanlara yaklaşan tek primat, son azı dişi çiftini 12 yaşında çıkartan şempanze. Peki ama insanlarda durum neden böyle? Bu, bilim insanlarının uzun zamandır kafalarını karıştıran bir konu. Şimdiyse, Science Advances dergisinde yayınlanan bir araştırmada, iki araştırmacı bunu çözmüş olabileceklerini düşünüyor.

Araştırma, “Sonuçlarımız, yetişkin primatlarda çiğneme formu üzerindeki biyomekanik kısıtlamanın kraniyofasiyal büyüme süresi boyunca çalıştığı fikrini desteklemektedir. Bu kısıtlama, azı dişlerinin, genel orofasiyal büyümenin mekanik bağlamında bakıldığında, ortaya çıkma zamanlamasını modüle eden fonksiyonel oklüzyona güvenli bir şekilde nereden çıkabileceğini düzenler.”

Eğer bu açıklama size karışık geldiyse biraz basitleştirelim… Yirmilik dişlerimiz, çenelerimiz onları güvenli bir şekilde barındıracak kadar büyük hale gelene kadar büyümüyor. Bu durum mantıklı gözükse de insanlar oldukça tuhaf canlılar. Harika büyük beyinlerimiz ve küçük, geri çekilen burunlarımız var; tam yetişkinliğe ulaşmamız on yıllar alıyor. Primat molarların ortaya çıkışının olağan zamanlamasını bunun gibi bir türle eşleştirmeye çalıştığınızda, işlerin karışması oldukça normal karşılanabilir.

Çalışmanın ortak yazarı Gary Schwartz yaptığı açıklamada, “Muhtemelen genel olarak yavaş yaşam öykülerimiz nedeniyle çenelerimizin çok yavaş büyüdüğü ortaya çıktı” diyor ve ekliyor: “Kısa yüzlerimizle birlikte, [bu] mekanik olarak güvenli bir alanın – ya da uygun bir noktanın – oluşmasını geciktirir ve molar çıkışının çok geç yaşlarımıza denk gelmesine neden olur.”

Bu “mekanik olarak güvenli” uygun nokta iki şeye bağlıdır: Çenelerimizin büyüklüğü ve aynı zamanda çiğneme kaslarımızın mekaniği. Çift, çok erken çıkan azı dişlerinin, buna hazır olmayan bir boşluk ve çiğneme sistemi ile sonuçlanacağını ve bu erken yirmi yaş dişlerini gerçekten kullanmaya çalışmanın, çene ekleminin zarar görmesine neden olacağını keşfettiklerini söylüyor.

Bu hassas denge, araştırmacılar tarafından küçük lemurlardan gorillere kadar neredeyse iki düzine primat türünde de bulundu. Ekip, bu türlerin kafatası ve çiğneme kası gelişiminin 3 boyutlu biyomekanik modellerini oluşturdu ve bunları daha sonra her bir hayvandaki çene büyüme oranları hakkındaki bilgilerle birleştirdi. Bu bağlamda, insanların geç ortaya çıkan dişleri çok daha anlamlı olmaya başladı.

Araştırma, “Bulgularımız, H. sapiens’te gecikmiş molar çıkışının, orofasiyal büyümede bir yavaşlama ve uzun süreli bir yavaşlama ile birleştiğinde aşırı yüz retraksiyonunun bir sonucu olduğunu gösteriyor” diyor ve şöyle devam ediyor: “[Bu], azı dişlerinin güvenli bir şekilde çıkabileceği alveolar boşluğun gecikmiş bir görünümü ile sonuçlanan, uzun çene büyümesi ile ortognatik [hareketli bir çene ile] yüzlerin birleşimidir.”

Keşfin en iyi yanı – en azından gömülü bir yirmilik dişin acısını bilen herkes için – klinik diş hekimliği için çıkarımlar. Baş yazar Halszka Glowacka, modeldeki bazı ince ayrıntıları keşfederek, acı veren fenomeni anlamaya yardımcı olabileceklerini öne sürüyor.

Glowacka, “İnsanın biyolojik gelişiminin gizemlerinden biri, molar oluşumu ile yaşam tarihi arasındaki kesin senkronizasyonun nasıl ortaya çıktığı ve nasıl düzenlendiğidir” diyoe ve ekliyor: “Bu çalışma, diş gelişimi, kafatası büyümesi ve olgunlaşma profilleri arasındaki uzun zamandır bilinen bağlantıların görüntülenebildiği güçlü ve yeni bir mercek sağlıyor.”