Virüse karşı temkinli ve inatçı, veda ederken de cesur ve sorumlu olmak zorundayız

HABER MERKEZİ -Yoksa yaşama sarılmak kadar ölüme hazırlıklı olmak da önlem paketinin bir parçası değil mi? Corona diğer adıyla Covid-19 denen virüs Avrupa ve Kuzey Amerika’yı etkisi altına aldığından beri internet hayatta kalma, virüse karşı korunma tavsiyeleri ile dolup taşıyor. Birbiri ile çelişen bilimsel uyarılardan tutun ‘kocakarı’ ilaçlarına kadar envaiçeşit reçete mevcut. Bir ay öncesine

DR. ÜNAL BİLİR 22 Mart 2020 PANORAMA-NEWS PAZAR

HABER MERKEZİ -Yoksa yaşama sarılmak kadar ölüme hazırlıklı olmak da önlem paketinin bir parçası değil mi?

Corona diğer adıyla Covid-19 denen virüs Avrupa ve Kuzey Amerika’yı etkisi altına aldığından beri internet hayatta kalma, virüse karşı korunma tavsiyeleri ile dolup taşıyor. Birbiri ile çelişen bilimsel uyarılardan tutun ‘kocakarı’ ilaçlarına kadar envaiçeşit reçete mevcut.

Bir ay öncesine kadar kimsenin lafına itibar etmediği din adamlarının nasihatleri birdenbire kıymete binerken, milletle kafa bulmak için uydurulan matrak çareler de ortalıkta dolaşıyor. Bir de evden hiç dışarı çıkmama ayrıcalığına sahip olanların yazdığı ilaç tarifeleri var: ‘Home office süresince kıçınızın yağ bağlamaması için neler yapmalısınız, Corona günlerinde evde birbirinize girmeden nasıl yaşarsınız’ gibi mühim (!) dertlere çare bulan bu tuzu kurular; Covid-19’a karşı korunaklı seks yöntemleri hakkında akıl verirken, canı sıkılanlar için popüler dedikodu sayfası önermeyi de ihmal etmiyorlar.

Allah için çoğu insan gece gündüz fedakârca çalışan sağlık personeline destek için başlatılan ‘alkışlı, beyaz çaputlu’ kampanya için birkaç dakikasını ayırıp ‘şak şak’ ediyor. Ancak market kasalarında ecel teri döken garibanların, gece yarısı işbaşı yapan fırıncıların, risk alarak ölüm mesaisi yapan cenazecilerin hakkını teslim eden pek yok.

Kuşkusuz tüm bunlar yaşanırken insanlara dayanışmayı, paylaşmayı öğütleyen; alışveriş yaparken açgözlü davranmama, zorunlu değilse sağlık personeli için gerekli malzemeleri satın almama gibi konularda insanları sorumlu davranmaya teşvik eden kişiler de var.

Benzer şekilde ülkenin yaşayacağı ekonomik krizi daha da kötüleştirmemek için maaş veya primlerinden fedakârlık eden sağduyulu insanlar da var. Ancak salgın bağlamında hayatta kalma tedbirleri kadar ölüme hazırlıklı olmanın önemli olduğunu bize hatırlatan çok az kişi bulunuyor.

Doğrusunu isterseniz salgına karşı her türlü önlemi alırken ‘virüs nedeniyle ölecek olursam sonrasında olanlardan bana ne’ diye düşünmek bencil ve sorumsuz davranışın ta kendisi. Çünkü hayatta kalmak için çırpınırken ‘benden sonrası tufan’ diye düşünmek insani ve onurlu bir yaklaşım değil. Böylesi salgın günlerinde ölüme hazırlıklı olmak, ölüm hâlinde geride kalan yakınlarını düşünmek ve görevlilerin işini kolaylaştıracak adımları önceden atmak sorumlu bir insan olmanın gereği.

Salgının en fazla vurduğu İtalyanın Bergamo kentindeki gelişmeler böylesi bir davranışın ne kadar önemli olduğunu gösteriyor. Sağlık personeli var gücüyle hastalığın pençesine düşen insanları kurtarmaya çalışırken, diğer görevli ve gönüllüler ölenleri insan onuruna yakışır bir şekilde defnedebilmek hayatlarını tehlikeye atıyor. Bu işin bir yanı.

Diğer yönü ise virüs nedeniyle ölenlerin ardında bıraktığı hayatlar. Risk altındaki herkes ölümün her an gelebileceğini düşünerek yakınlarını ve kendini bu duruma hazırlamalı. Özellikle çocuklar yaşanan felakete rağmen ölümün ne anlama geldiğini kavramakta zorlanıyor.

Onları hiç ölmeyecekmiş gibi hayat yörüngesinde tutarken; bu salgın nedeniyle sevdikleri bir kişinin yaşama veda edebileceğini, ancak her şeye rağmen hayatın devam etmesi gerektiğini onlara anlatmak zorundayız. Bu vesileyle çocuklara öğretmekle yükümlü olduğumuz bir başka husus da şu: En zor koşullarda bile kendini başkalarının yerine koyabilmek.

Corona tedbirleri bağlamında evden çıkamayan, istediği bazı şeyleri alamayan, sevdiği yiyecekleri buzdolabında bulamayan çocuklarımıza savaşın, yoksulluğun, açlığın hüküm sürdüğü coğrafyalardaki çocuklarının neler çektiğini anlatmak için daha uygun bir zaman var mı?

Karantina bağlamında yaşadığımız ‘ev hapsi’ yurdunu yuvasını evini barkını terk etmek zorunda kalıp, naylon çadırlarda yaşamaya mahkûm olan göçmenlerin dramını yavrularımıza anlatmak için bir fırsat değil mi? Market raflarında bulamadığımız her ürün başkalarının yoksulluğunu, yoksunluğunu anlayabilmek için iyi bir ders değil mi?

Yaşadığımız olağanüstü günlerin beraberinde getirdiği gerçekle yüzleşip salgın bağlamında yaşama veda edebileceğimizi, sevdiklerimizden bazılarını kaybedebileceğimizi kabullenmek gerekiyor.

Ancak ne olursa olsun virüse karşı mücadele ederken temkinli ve inatçı, hayata veda ederken de sorumlu, başı dik ve onurlu olmak zorundayız. İnsan olmanın gereği, bedeli bu.