Bosna soykırımı ve eleştirilerin hedefindeki Nobel Edebiyat Ödülü

Dünden bugüne edebiyat dünyasının en ‘prestijli’ ödülü olarak kabul edilen Nobel Edebiyat Ödülü’nün 2019 yılında tartışmalı bir isme verilmesinin yankıları sürüyor. 2019 yılı Nobel Edebiyat Ödülü’ne layık görülen 1942 doğumlu, Avusturyalı romancı ve oyun yazarı Peter Handke Almanya ve dünyada tartışmaların konusu. Ancak mesele Peter Handke’nin ortaya koyduğu edebî eserler ile bu ‘prestijli’ ödülü hak edip

DR. ÜNAL BİLİR 20 Ekim 2019 PANORAMA-NEWS PAZAR

Dünden bugüne edebiyat dünyasının en ‘prestijli’ ödülü olarak kabul edilen Nobel Edebiyat Ödülü’nün 2019 yılında tartışmalı bir isme verilmesinin yankıları sürüyor.

2019 yılı Nobel Edebiyat Ödülü’ne layık görülen 1942 doğumlu, Avusturyalı romancı ve oyun yazarı Peter Handke Almanya ve dünyada tartışmaların konusu. Ancak mesele Peter Handke’nin ortaya koyduğu edebî eserler ile bu ‘prestijli’ ödülü hak edip etmediği değil.

Ona yakın eseri Türkçeye çevrilen, dolayısıyla Türk okurların da yakından tanıdığı Handke’nin güçlü kalemi çoğu edebiyat otoritesinin üzerinde mutabık kaldığı bir husus. Meseleye bu açıdan bakıldığında Sloven asıllı bir aileden gelen Handke, Avusturya’nın edebiyat dünyasına kazandırdığı önemli bir isim.

Gelgelelim aynı Peter Handke binlerce masum sivilin katledildiği Bosna Savaşı sırasında katliamcı Sırpların tarafını tutması, NATO’nun hava saldırılarını kınaması, Avusturya ve Alman medyasının Sırplara söz hakkı tanımadığını ileri sürmesi, tüm bunlar yetmezmiş gibi bir de 2006 yılında hapishanede ölen Sırp Lider Slobodan Miloşeviç’in cenaze törenine katılmasıyla hafızalara kazınmış bir isim.

‘Ne var bunda’ diyen okurlarımız için hatırlatalım. Slobodan Miloşeviç Lahey’de (Den Haag) eski Yugoslavya için kurulan Savaş Suçları Mahkemesi’nde insanlığa karşı işlediği suçlar nedeniyle yargılandığı sırada 11 Mart 2006 tarihinde hapishanede ölen; Boşnak, Arnavut ve Hırvatların kâbus gibi hatırladığı bir isim.

Eski Yugoslavya topraklarında özgürlük arayışındaki Hırvat, Boşnak ve Arnavutlar ile Sırplar arasında yaşanan ve binlerce masum insanın yaşamını yitirdiği savaşlar bağlamında Peter Handke’ye yöneltilen eleştiriler yeni değil. Ancak İsveç Akademisi ile Nobel Edebiyat Komitesi’nin Peter Handke’yi ödüle layık görmesinin ardından bu suçlamalar yeniden gündeme geldi.

Gerek edebiyat dünyasının gerekse siyasi kamuoyunun Handke’ye yönelttiği suçlamaları kısaca şu şekilde özetlemek mümkün: ‘Handke’nin yazınsal özgürlüğünü kullanırken, yanlı ve maksatlı olarak tanımlanabilecek anlatımları ile binlerce masum sivilin katledildiği savaş gerçeklerini görmezden geldiğini’ ileri süren karşıtları, Sloven asıllı yazarın özellikle ‘Müslüman Boşnakları hedef alan soykırımın sorumlusu olan katliamcı Sırpların yanında yer aldığını, yaşanan soykırımı inkâr ettiğini, katliamcı Sırpların işlediği savaş suçlarını görmezden gelerek yaşanan soykırımlar karşısında rölatif bir tutum sergilediğini’ belirtiyorlar.

Avrupa’nın göbeğinde Balkanları kana bulayan; Hırvat, Boşnak ve Arnavutların hâlâ yaralarını sarmaya çalıştığı bu talihsiz savaşların üzerinden yıllar geçmesine rağmen Peter Handke savaş sırasındaki tutum, düşünce ve yaklaşımları nedeniyle sürekli tartışmaların konusu oldu.

Böylesi tartışmalı bir ismin Nobel Edebiyat Ödülü’ne layık görülmesi sadece Handke’yi değil, ödülün ardındaki İsveç Akademisi ile Nobel Edebiyat Komitesi’ni de eleştirilerin hedefi hâline getirdi.

Akademi eleştiriler üzerine alışılmadık bir açıklama yaparak aldıkları kararın yerinde olduğunu savundu. Akademi Sekreteri Mats Malm, Dagens Nyheter adlı gazetede ‘amaçlarının savaş çığırtkanlığı yapan, savaş suçlarını veya soykırımı inkâr eden birini ödüllendirmek olmadığını’ belirtirken; Peter Handke’nin iddia edildiği gibi ‘Srebrenica katliamını inkâr etmediğini, yazarın Slobodan Miloşeviç’in cenaze törenine katılmak suretiyle onu yücelttiğine dair bir kanıtın da bulunmadığını’ ileri sürerek aldıkları kararın arkasında olduklarını söyledi.

Benzer şekilde Nobel Edebiyat Komitesi’nin ‘harici uzman’ üyesi olan Henrik Petersen de kaleme aldığı uzunca bir savunma yazısında özetle ‘ödülün Peter Handke’nin yayımladığı metinler esas alınarak kendisine verildiğini, yazarın eserlerinde hakkındaki suçlamaları doğrulayacak herhangi bir kanıt bulunmadığını’ iddia ederek kararın yerinde olduğunu ifade etti.,

Ancak İsveç Akademisi ile Nobel Edebiyat Komitesi’nin aldığı karara en büyük tepki yine saygın bir edebiyat ödülünün sahibi alan başka bir yazardan geldi. ‘Herkunft’ adlı eseri ile 2019 yılı Alman Kitap Ödülü’nü alan Saša Stanišić ödüle layık görülen Peter Handke’yi sert bir şekilde eleştirdi.

1978 Bosna Hersek doğumlu olan ve 1992 yılında ailesi ile birlikte Almanya’ya kaçmak durumunda kalan Saša Stanišić, ödül töreninde yaptığı konuşmada ‘kendisinin Peter Handke’nin görmezden geldiği katliamlardan şans eseri kurtulan biri olduğunu’ söylerken ‘Handke’nin insanlığa karşı işlenen suçları görmezden geldiğini’ ifade etti.

Vaktiyle Nobel Edebiyat Ödülü’ne layık görülen bazı isimlerin sonraki yıllarda bu ödülün ruhuna aykırı eylem ve fikirleri ile gündeme geldiği bilinen bir gerçek. Örneğin savaş karşıtı yaklaşımı ile tanınan ve 1925 yılında bu büyük ödülü alan Bernard Shaw sonraki yıllarda Hitler ve Stalin tarafından yapılan Yahudi katliamlarını anlayışla karşılamış, diktatörlere hayranlığını gizlememişti. Ancak juri ilk kez geçmişi tartışmalı bir isme daha sonra bu ödülü vermek suretiyle birçok kişiyi şaşırttı.