Haydar-ı Kerrar, Damâd-ı Nebi, Şah-ı Merdan, Sultan-ul Evliya İmam Ali

Özellikle Türkler arasında İmam Ali; Haydar-ı Kerrar, Damâd-ı Nebi, Şah-ı Merdan, Sultan-ul Evliya ve Allah’ın Arslanı gibi lâkaplarla anılır. İmam Ali’nin, Efendiler Sultanı’nın himayesine girdiği yaş olarak tarihçiler “5 yaşındaydı” derler. Bir çocuğun terbiyesi için en önemli zaman dilimi sayılan bu dönemde Hz. Ali’nin, nübüvvet hanesinde bulunması elbette onun için bir şanstır. Daha doğrusu kader-i

PANORAMA - NEWS 03 Eylül 2019 MUHARREM AYI ÖZEL

Özellikle Türkler arasında İmam Ali; Haydar-ı Kerrar, Damâd-ı Nebi, Şah-ı Merdan, Sultan-ul Evliya ve Allah’ın Arslanı gibi lâkaplarla anılır. İmam Ali’nin, Efendiler Sultanı’nın himayesine girdiği yaş olarak tarihçiler “5 yaşındaydı” derler.

Bir çocuğun terbiyesi için en önemli zaman dilimi sayılan bu dönemde Hz. Ali’nin, nübüvvet hanesinde bulunması elbette onun için bir şanstır. Daha doğrusu kader-i İlahînin bir cilvesidir. Nitekim Hz. Ali’nin insanın ileride yüzünü karartacak cahiliye dönemi pisliklerine bulaşmaması, en azından putlara tapmaması bunula izah edilecek şeylerden olsa gerek.

Belki de ileride, Allah Rasûlü’nün pâk neseplerinin sürdürücüsü olacağı için, Allah onu emin ellerde muhafaza ettirmişti. Hz. Ali 9 veya 10 yaşında Müslüman olmuştu. Hz. Hatice’den sonra ilk Müslüman olan kişi Hz. Ali’dir.

Hicret esnasında İmam Ali ölümü göze alarak Efendimizin yatağına hiç bir endişe duymadan yatmış ve sabah olunca da Peygamber Efendimiz’in sahiplerine verilmek üzere bıraktığı emanetleri sahiplerine ulaştırmıştır. İmam Ali Tebük Savaşı hariç Allah Rasulü’nün bulunduğu bütün savaşlara katılmıştır.

Yaptığı mübareze denilen karşı tarafın güçlü ismi birebir mücadelelerin hepsini kazanmıştır. Ayrıca rivayetlere göre Nebiler Sultanı’nın, “Zülfi kar” adındaki kılıcını Hz. Ali’ye bağışladığını hatırlatalım ki, Hz. Ali hayatının sonuna kadar bu kılıcı kullandı.

Uhud Savaşı’nda Hz. Ali, en zor durumlarda dahi Allah Rasulü’nün yanından ayrılmamış, O’na koruyuculuk vazifesi yapmış ve Efendimizin dişinin kırılması sebebiyle maruz kaldığı yaralanma hâdisesi sonrası, Hz. Fatıma ile birlikte O’nun tedavisinde bulunmuş, yüzünden akan kanları yıkamıştı.

Hayber ise, Hz. Ali’nin destansı hüviyetiyle açığa çıktığı savaşın adıdır. Medine’ye yaklaşık 70 mil uzaklıkta bulunan Hayber’i ele geçirmek ve önemli bir meseleyi kökünden halletmek niyetiyle Nebiler Serveri beraberinde 1400 kişilik bir kuvvetle Hayber’e yönelip, orayı muhasara altına aldı.

Günler süren muhasara sonucunda Müslümanlar arzu ettiği sonuca bir türlü ulaşamadı. Nihayet bir gece Hz. Ruh-u Seyyidü’l-Enam, “Bayrağı öyle birisine vereceğim ki, Allah ve Rasulü onu sever, o da Allah ve Rasulü’nü sever” buyurdu. Ertesi gün Allah Rasulü “Ali nerede?” diye sordu.

Gözlerinden rahatsız olup, istirahat ettiğini söylediklerinde, onun huzuruna gelmesini emretti. Nebiler Serveri mübarek tükürüklerinden gözlerine sürdü ve dua da bulundu. Hz. Ali sanki gözlerinden hiç rahatsızlığı yokmuşçasına iyi olmuş, şifa bulmuştu. Sonra sancağı ona verdi.

Hayber’de Yahudilerin efsanevî savaşçısı Merhab ile Hz. Ali karşılaştı ki, bu karşılaşma Hayber’in fethi için dönüm noktası teşkil ediyordu. Yapılan mübarezede Hz. Ali, yaptığı hamle ile Merhab’ın başını kesti. Bu manzara karşısında sevinen ve sevincini gizlemeyen Allah Rasulü “Sevinin! Hayber’in fethi kolaylaştı” buyurdu.

Merhab’ın öldürülmesini müteakip yapılan muharebelerde Hz. Ali’nin bir ara kalkanını düşürdüğü ve kale kapılarından birini ki o kapıyı savaü sonrası 40 kişi kaldıramamış kalkan olarak kullandığı öteden bu yana hep bilinen ve anlatılan bir olaydır.

Hz. Ali’nin göstermiş olduğu bu yararlılıklar, günlerdir devam eden muhasaranın son bulmasına ve Hayber’in fethedilmesin sebep olmuştur. Tebük Savaşı sonrası İslâm’ı tebliğ etmek üzere yine Hz. Ali Yemen’e gönderildi ve Hemedan kabilesi Hz. Ali’nin yumuşak tutumu, yol ve yöntem bilirliği neticesi Müslüman oldu.

Ayrıca Hz. Ali’nin Hudeybiye Sulhu sırasında kâtiplik yaptığı ve hayatı boyunca vahiy kâtipleri arasında yer aldığı bilinen özellikleri arasındadır. Efendimiz’in Hakka yürümesinden 6 ay kadar sonra Hz. Ebu Bekir’e biat etmiş ve ona danışmanlık yapmıştır.

Hz. Ali Üçüncü Halife’den sonra Hicretin 35. yılında Müslümanların halifesi oldu. Hz. Ali her şeyden önce geçmişteki valilerin çoğunun iş başında olmalarını uygun görmeyince, onları azledip layık gördüğü kimseleri tayin etti. Bu arada bir takım insanlar ona muhalefet edip Cemel, Sıffin ve Nehrevan savaşlarında ona karşı savaştılar.

Hz. Ali Takvada, hakka ibadet etmekte, cesarette, yiğitlikte ashap arasında tekti. Hz. Ali hakkı ve ilahi kanunu icra eder, adaleti icra etmekte hiç bir kimseye bir ayrıcalık tanımaz, yakınlarına bile müsamahalı davranmaz, herkese bir gözle bakardı.

Hz. Ali İlimde ashabın en bilgilisi idi. Hz. Muhammed Mustafa (sav) “Ben ilmin şehri Ali’de kapısıdır” buyurmuştur. Üç halife döneminde şer ́i meselelerin çözümü için ona müracaat edilirdi.

Nehcül Belaga kitabı onun hutbe, mektub ve sözlerinden bir kısmını içermektedir. Hz. Ali (as) hicretin 40. yılında Ramazan ayının 19. gününün sabahı Kufe’de sabah namazına giderken bir katilin zehirli kılıcından aldığı yara sebebiyle Ramazan’ın 21. günü şehit olmuştur. Hz. Ali’nin türbesi Irak’ın Necef şehrindedir.

İmam Zeynülâbidîn Hazretlerinin Duaları

NEFSİN KÖTÜLÜKLERİNDEN BEZİP BUNALMIŞLARIN DUASI

Rahman ve Rahîm olan Allah’ın adıyla
Ey yüce Allah’ım! Kötülüğe düş(ür)mekten, hatalara koş(tur)maktan, isyanlara dal(dır)maktan, Senin gazabına yaklaş(tır)maktan, helâke götüren yollara sap(tır)maktan ve beni senin kapında yarattıklarının en seviyesizi durumuna sokmak için çabalayıp durmaktan bıkıp usanmayan, sayısız kusurlara bulaşmış, bitip tükenmeyen isteklerin peşinde durmadan koşan.. başı derde düştü mü sızlanıp duran.. hayırlı bir işe vesile olduğunda onu kendinden bilen ve paylaşmaya hiç yanaşmayan..

bütün gereksiz ve boş şeylere meyilli.. gaflet ve unutkanlıkla dolu.. fırsat buldu mu günaha girmekte saniye geçirmeyen.. tevbeye gelince erteledikçe erteleyen.. şu kötülüğü emreden ve ondan zevk alan nefsimi sana şikayet ediyorum. İlahi! Beni yanlış yollara sürüklemek isteyen insan ve cin düşmanlarımı; sürekli aklımı çelmek, zihnimi vesveselere boğmak, kalbimi şüphelerle doldurmak, heva ve heveslerin peşinde koşturmak, geçici dünya hayatını süslü gösterip ibadetü taatıma ve sana yaklaşmama engel olmak için didinip duran şeytan(lar)ı da yine sana şikayet ediyorum.

Ya Rabbi! Katılaşmışmış kalbimi, ağlamayı unutmuş gözlerimi de sana şikayet ediyorum. Senin hikmetine ve korumana sığınıyor bana sadece merhametinle ve güzellikle muamele etmeni rica ediyorum. Beni başkalarına mecbur bırakma ve fi tnelerden koru. Düşmanlıklardan koru, ayıplarımı ört. Rahmetine sığınıyorum ey merhametlilerin en merhametlisi. Ne olur dualarımı kabul et.

Muhammed Ali’yi Candan Sevenler

Muhammed Ali’yi Candan Sevenler
Yorulup Yollarda Kalmaz İnşallah
İmam Hasan’ın Yüzün Görenler
Hüseyin’den Mahrum Olmaz İnşallah

İmam Zeynel’den Bir Dolu İçtim
İmam Bakır’da Kaynayıp Coştum
İmam Cafer’e Vardım Ulaştım
Bundan Özge Yola Sapmaz İnşallah

İmam Musa’dan Gelen Erenler
Can Baş Feda Edip Cemler Görenler
İmam Rıza’ya Zehir Verenler
Divanda Şefaat Bulmaz İnşallah

Bir Gün Olur Okuturlar Defteri
Şah Oğlunun Belindedir Teberi
Uyanırsa Taki Naki Askeri
Açılan Gülümüz Solmaz İnşallah

HATAYİ der bu iş bizi bitire
Özünü Kata Gör Ulu Katara
Mehdi Şevki Bu Cihanı Tutar
Şah Oğluna Sitem Olmaz İnşallah
Şah Hatayi