Tıpta neden yılan sembolü kullanılır?

HABER MERKEZİ – Bugüne dek mutlaka dikkatinizi çekmiştir, hemen hemen tüm sağlık kurum ve kuruluşlarının amblemleri ağaç, dal veya kadehin etrafına sarılmış halde duran yılanlardan oluşuyor. Tıp, veterinerlik, diş hekimliği ve eczacılık fakültelerinin amblemlerinde yer alan yılan ve ağaç figürlerinin nereden geldiği ve neden bu kadar sık tercih edildiği soruları aklınızı kurcaladıysa şu an doğru

PANORAMA - NEWS 31 Aralık 2021 KÜLTÜR-SANAT

HABER MERKEZİ – Bugüne dek mutlaka dikkatinizi çekmiştir, hemen hemen tüm sağlık kurum ve kuruluşlarının amblemleri ağaç, dal veya kadehin etrafına sarılmış halde duran yılanlardan oluşuyor.

Tıp, veterinerlik, diş hekimliği ve eczacılık fakültelerinin amblemlerinde yer alan yılan ve ağaç figürlerinin nereden geldiği ve neden bu kadar sık tercih edildiği soruları aklınızı kurcaladıysa şu an doğru yerdesiniz. Bunun oldukça ilginç bir hikâyesi var, üstelik zaman içerisinde yolu Türk Tıp tarihi ile de kesişiyor.

Yılan ve ağacın sağlıkla bu kadar iç içe olmasının temelleri Yunan mitolojisine dayanıyor. Eski zamanlardan beri kutsal olarak kabul edilen ve hemen her inanışta kendilerine yer bulan ağaç (asa) ve yılan, hayatı ve yenilenmeyi temsil ediyor.

Kökleri sayesinde toprağın hem altı hem de üstüyle bir bağı olan ağaç, deri değiştirip yenilenebilen ve tıpkı ağaç gibi toprağın hem altında hem de üstünde yaşayabildiği için iki alemle de bağlantısı olduğuna inanılan yılan insanın ölümsüzlük arzusuna yapılmış olan bir gönderme de aynı zamanda…

Yunan ve Roma mitolojilerinde müzik, sanat ve güneşin tanrısı olarak bilinen Apollon’un sağlıkla ilişkisi olduğu bilinir. Apollon’un Koronis’ten olan oğlu Asklepios ise tıbbın ve sağlığın tanrısıdır.

Tıptaki iki sembolden biri olan tek yılanlı asanın Asklepios’a ait olduğu ve hekim tanrının yanında her zaman yılanlı asası, gümüş tası, horozu ve köpeğiyle dolaştığı söylenir. Asa yolculuklarında Asklepios’a eşlik edip yorulduğunda ona destek veren bir denge aracıdır.

Gümüş tas ilaçlarını hazırladığı kabı, horoz doğan güneşi haber veren yardımcısı, köpek şifa dağıtıcı kutsal hayvanıdır. Asklepios’un asasına sarılı yılan ise hem hastalığın hem de sağlık ve gücün simgesidir.

Asklepios kültüne göre hekimler tıpkı bir yılan gibi dilsiz olacak ve hastalarının sırlarını kimseye söylemeyeceklerdir. Gördüğünüz gibi Hipokrat yemininin temelleri de Asklepios’a dayanıyor.

Tabii, sembolün hikâyesinin bir başka versiyonu da mevcut. Söylenenlere göre başlangıçta şifa dağıtması için Asklepios’tan değil, yılandan medet umuluyormuş. Yunanca karşılığı askalabos olan yılanın adı, sağlık tanrısının vücut bulması ile Asklepios’a verilmiş ve sonrasında yılan iyileşmenin gücünü temsilen Asklepios’un asasına sarılı halde sembolize edilmeye devam etmiş.

Bir asaya sarılı iki yılandan oluşan ve “caduceus” adı verilen diğer sembol ise Hermes’in asasını temsil ediyor. Bu asanın anlaşmazlık içinde olanları uzlaştırma gücü bulunuyor.

Asasının gücünü denemek isteyen Hermes, asayı birbirlerine tıslamakta olan iki yılanın arasına sokar. Yılanlar kavgalarını unutup asanın etrafına dolanırlar ve o günden sonra hep o şekilde kalırlar. Bu çift yılanlı asanın üzerinde bir de kanat bulunur. Kanatlı sembol bazı ülkelerdeki sağlık kurumlarında ve Türk Tabipler Birliği’nce tıp sembolüne ek olarak kullanılsa da Dünya Tıp Birliği tarafından kabul edilen resmi sembol değildir.

Semboldeki kanatlar, Orta Asya mitolojisine ve şaman kültürüne dayanıyor. Bu kanatların insanları tüm kötülüklerden koruyan ve hastalığa neden olan kötü ruhları kovan puhu kuşunun kanatları olduğunu biliyor muydunuz?

Eğer bilmiyorsanız sorun değil, an itibariyle öğrenmiş oldunuz. Ancak söylediğimiz gibi kanatlar sadece bir ek, Dünya Tıp Birliği tarafından kabul edilen sembolde kanat yok. Peki bu iki yılanlı asanın bizimle ne ilgisi var? Bunun cevabını verebilmek için öncelikle 1937 yılına dönmemiz gerek.

Türk Tıp tarihinin kurucusu sayılan Ord. Prof. Dr. Süheyl Ünver, Atabey Ferruh’un 1235 yılında Çankırı’da yaptırdığı darüşşifada kayanın üzerindeki iki yılanlı bu asa figürünü görüp hekimliğin sembolü olarak kullanılmasını önerir.

Ünver’in önerisi 1937 yılında kabul edilir ve iki yılanlı bu asa figürünün kullanılması ilk kez Türk hekimlerine nasip olur. 1956 yılında ise Dünya Tıp Cemiyeti bu figürü Dünya Tıp Birliği’nin sembolü olarak benimser. Gerçi onların bu sembolü benimsemesi biraz da yanlış anlaşılma sonucu olmuştur ama neyse…

Her ne kadar iki yılanlı asa figürünün tüm dünyada tıp sembolü olarak kullanılmaya başlanması biraz da yanlışlıklar vesilesiyle olmuş olsa da birbirinin zıttı iki yılanın temsil ettiği denge hali sebebiyle aslında doğru bir seçim olmuş…

Amerikalı bir yayımcının muhtemelen asaları karıştırarak US Army Medical Corps’un sembolü olarak kullandığı Hermes’in asası zehir ve panzehiri, hastalık ve sağlığı, iyilik ve kötülüğü bir arada göstermesi ve bunların arasında kurulan denge açısından tıbba güzel bir vurgu yapıyor. Bazı yanlışların güzel sonuçlar doğurduğunu görmek güzel…