İki kültür arasında yetişen gençlerde kimlik sorunu

İki kültür arasında yetişen gençlerde kimlik sorunu

DUİSBURG – Uzun yıllar hayatını Almanya‘nın Duisburg şehrinde devam ettiren eğitimci, yazar ve şair Mevlüt Asar, Almanya’da yaşayan Türkiye kökenli vatandaşların kültür ve kimlik sorununun hala çözülmediğini, burada doğup büyüyen gençlerin iki kültür arasında bocaladığını belirtti. Bununla birlikte 2. ve 3. nesil bireyler de benzer şekilde kafa karışıklığı yaşadığını dile getirdi. Asar, ‘‘Gençler, Alman kültürü

PANORAMA - NEWS 29 Ocak 2019 KÜLTÜR-SANAT

DUİSBURG – Uzun yıllar hayatını Almanya‘nın Duisburg şehrinde devam ettiren eğitimci, yazar ve şair Mevlüt Asar, Almanya’da yaşayan Türkiye kökenli vatandaşların kültür ve kimlik sorununun hala çözülmediğini, burada doğup büyüyen gençlerin iki kültür arasında bocaladığını belirtti. Bununla birlikte 2. ve 3. nesil bireyler de benzer şekilde kafa karışıklığı yaşadığını dile getirdi.

Asar, ‘‘Gençler, Alman kültürü ve Türk kültürü arasında yalpalayıp kendilerine bir yol çizemediklerinin farkındayım. Öğretmenlik hayatımda onlara yardımcı olmaya çalıştığımı düşünüyorum.

Aslında her göç olgusunda,  olmasa da kuşaklar arası çatışma hep söz konusudur. Yani bu değişim ve dönüşümünde alt yapısını oluşturur. Birinci kuşak, ikinci kuşakla  aynı olursa bir gelişmeye dönüşme olmaz. Zıtlıklardan ve çatışmalardan yenilikler çıkar‘‘ dedi.

İKİ KÜLTÜR ARASINDA BOCALAYAN GENÇLERİN TUTUMU ZAMANLA ŞİDDETE DÖNÜŞEBİLİR

Gençlere, kendilerine ait oldukları kültürü anlatılamazsak ve özellikle Alman toplumu gibi  kültür, sanat ve edebiyat alanında çok gelişmiş olan bir milletin karşısında kendilerini ezik hissederler  ve aşağılık duygusuna kapılabilirler.

Türkiye’nin kültürünü de  yeterince tanımadıkları için, kolay yolu seçerek  bir takım liderler ve sloganlarla kendilerini özdeştirebilirler, böylece bir denge sağlamaya çalışırlar. Kendi ırkını, kendi milletini ve kültürünü yüceltmeye çalışırlar. Özellikle belli kişileri ve şahısları büyütürler. Tabii ki bu güzel ve sağlıklı bir gelişim değildir. Zamanla Alman toplumuna karşı şiddete ve çatışmaya dönüşebilir.

TÜRKİYE’DEKİ EĞİTİ POLİTİKASI BURADA UYGULANMAMALI

Bu bakımdan anne ve babalara, hem de aydınlara çok görevler düşmekte.  Çocuklara  geldikleri kültürü çok iyi ve çok yönlü öğretmeleri gerekiyor. Sadece tarihi veya folklorik bazı sembolik şeyleri değil, edebiyat, sanat, bilim ve dinin doğru öğretilmesi gerekiyor.

Türk devleti hala buradaki çocukları Türkiye’de yaşayan ve eğitim alan öğrenciler gibi görüyor. Yani Türkiye‘deki eğitim politikasını burada uygulamaya çalışıyor. Bunu Türkiye’den gelen öğretmenlerle, camilere gönderdikleri imamlarla tek devam ettirmeye çalışıyor. Bu doğru değil, çünkü çok dinli ve kültürlü bir ortamda yaşıyoruz. Bunu  görüp buna göre eğitim verilmesi gerekiyor.

YAZARLAR VE ESERLERİ ARASINDA AYRIMCILIK YAPILMAMALI

Kültürümüze ait kişileri veya eserlerinin, tek yönünü alıp diğer yönünü görmemezlikten gelmemek gerekir. Şiir deyince sadece Necip Fazıl’ı tanıtmak değil, aynı zamanda Nazım Hikmet’i de anlatmak gerekir.  Böylece bütün o kültürün zenginliğini ve çeşitliliğini öğrenmiş olur.

Bunları öğrenen bir çocuk,  o baskın Alman kültürü karşısında kendini ezik hissetmeyecektir.  Kendi kültürel değerlerinin bilincinde olup, diğer kültürlere karşı açık ve saygılı olur.

ALMANYA GÖÇ ÜLKESİ OLDUĞUNU KABUL ETMELİ

Aynı şekilde  Alman toplumunun ya da Alman devletine de çok büyük görevler düşmektedir. Mesela, bu çocukların kendi sistemleri içerisinde var olduğunu ve onlarında kültürel değerlerini tanıması ve görmesine yardımcı olması gerekiyor.

Bugün hala Almanya‘nın eğitim müfredatlarında sadece Alman çocukları öğretim görüyormuş gibi tek yönlü bir eğitim var. Yani yabancı çocuklar ve yabancı kültürlerin varlığı kabul edilmiyor. Hatta eğitim sistemleri tam tersine yabancıları dışlamaya yönelik olduğu görülüyor. Almanya’nın bir göç ülkesi olduğunu kabul edip, eğitim sistemini tekrar gözden geçirmek gerekiyor.