HABER MERKEZİ – 20. Yüzyılda Almanya’da pozitivizm ve empresyonizm akımlarına karşı ortaya çıkan, duygusal deneyimden ilham alan çağrışımcı sanat hareketi ekspresyonizmin öncülerinden bir kadın ressam: Gabriele Münter. Gabriele Münter, 19 Şubat 1877 tarihinde Berlin’de varlıklı bir ailenin kızı olarak dünyaya geldi. Resim yapmaya Düsseldorf – Ladies School of Art’da başladı. 20’li yaşlarının başlarındaydı ve sanat
Gabriele Münter, 19 Şubat 1877 tarihinde Berlin’de varlıklı bir ailenin kızı olarak dünyaya geldi. Resim yapmaya Düsseldorf – Ladies School of Art’da başladı. 20’li yaşlarının başlarındaydı ve sanat öğretmeni olmak istiyordu. Gabriele Münter, o dönemde devlet okullarına kadınların alınmaması nedeniyle, erkeklerle ve kadınların birlikte eğitim alabildiği, yeni açılan Wassily Kandinisky tarafından işletilen özel sanat okulu “Phalanx”a katıldı ve Kandinsky’nin öğrencisi oldu.
Münter iki yıl boyunca “Neue Künstlervereinigung München” bir üyesi oldu ve 1911 yılında ,Kandinsky ve Marc tarafından kurulan “Blaue Reiter” sanatçı grubuna, grubun kurucu üyesi olarak katıldı. 1917 sonbaharında Kopenhag’a taşındı. 1956 yılında Münih Belediyesi Kültür ödülünü aldı.
Gabriele Münter, 19 Mayıs 1962 tarihinde Murnau’daki evinde vefat etti.
SADELEŞTİRME YOLUYLA GÜÇLÜ İFADE
20. yüzyılın başında, Gabriele Münter avangardın ruhunu başka hiçbir şeye benzemeyen şekilde somutlaştırdı. Kariyerinin başlarında geleneksel resimden uzaklaştı ve yeni ifade biçimleri aradı. Aradığı ifade biçimini, kendi resimsel dilini ise kendi ifadesiyle “içeriği hissetmek, soyutlamak, alıntı yapmak” fikrine yönelerek buldu. Sanatsal konsepti, öncelikle basitleştirme fikrine dayanıyordu. “Gerçeklik hakkında etkileyici olanı ortaya koyuyorum, sadece sunuyorum, dosdoğru, fırfırlar yok” diye dökülüyordu bu düşünce dudaklarından. Resimli nesneleri sürekli olarak temel özelliklerine indirgedi ve tek renkli kısımlar için alan yarattı. Ayrıca kullandığı renk paletini azaltarak renklere güç ve belirginlik kazandırdı.
DİRENİŞTE BİLE BİR SANATÇI
Gabriele Münter’in yaşam boyu başarısı, sanatın bariz bir şekilde erkek egemenliğinde olduğu bir zamanda kendini bir sanatçı olarak ortaya koyabilmesi nedeniyle daha da ön plana çıkmaktadır. 20. yüzyılın başında tüm kadınlar gibi Münter’in de sanat akademilerine veya üniversitelere girişi engellenmiş ve sanat eğitimi alabilmek için özel ders almak zorunda kalmıştır. “Blauer Reiter”in çalışmalarının da görüldüğü ilk sergisi eleştirmenler tarafından yırtılsa bile, bu eleştiriler onu bu yolda ısrarcı olmaya iletmiştir. Münter’in azmi sayesinde, 20. yüzyılın ilk yarısında resim alanında kadın sanatçılar kendilerini ifade etme cesaretini göstermeye başlamışlardır.
ÇALIŞMALARI GEÇ TAKDİR GÖRDÜ
Kariyerinin sonlarına doğru Gabriele Münter neredeyse hiç resim satamadı ve Murnau’daki hemşehrilerinden gelen sadakalarla geçindi. Ancak bugün, hak ettiği takdiri alıyor ve sadece Almanya’daki klasik modernizm en önemli ressamlarından biri olarak görülmekle kalmıyor, ismi birçok önemli sanat tarihi istasyonunda da yerini alıyor. Resimleri birçok ünlü sanat evi, New York’taki Modern Sanat Müzesi, New York’taki Guggenheim Müzesi veya Hanover’deki Sprengel Müzesi gibi, koleksiyonlarında eserleri sergilenmektedir. Resimleri ayrıca müzayedelerde kalıcı demirbaşlar haline gelerek altı haneli euro aralığında satışlar elde etmektedir. Gabriele Münter’in maddi olmayan mülkü, Murnau’daki görülmeye değer sanatçının hikayesinin hayat bulduğu müze olarak kullanılmakta olan eski evi, Johannes Eichner Vakfı tarafından korunmaktadır.
“Ben Kadınım” diyerek istediğin ne varsa söyle ve hayal ettiklerini, hedeflerini Gabriele Münter gibi gerçekleştir, sesin tüm kadınların sesi olsun.
8 Mart Dünya Kadınlar Günümüz kutlu olsun!
