Orhan Pamuk, Almanca’ya çevrilen ”Kırmızı Saçlı Kadın” romanını tanıttı

ESSEN- Yoğun ilginin olduğu tanıtım gecesinde, ”kırmızı saçlı kadın” adlı romanını, Orhan Pamuk Türkçe anlatırken, Almanca okumayı ve çeviriyi de Recai Hallaç yaptı. Edebiyat sever Almanların yoğun ilgi gösterdiği tanıtım gecesini Literatürk organize etti. Yapı Kredi Yayınları’ndan çıkan Kitabı anlatan Nöbel Ödüllü Yazar Pamuk, 30 yıl öncesinde İstanbul yakınlarındaki bir kasabada geçen aşk hikayesini anlattı.

PANORAMA - NEWS 20 Ekim 2017 KÜLTÜR-SANAT

ESSEN- Yoğun ilginin olduğu tanıtım gecesinde, ”kırmızı saçlı kadın” adlı romanını, Orhan Pamuk Türkçe anlatırken, Almanca okumayı ve çeviriyi de Recai Hallaç yaptı. Edebiyat sever Almanların yoğun ilgi gösterdiği tanıtım gecesini Literatürk organize etti.

Yapı Kredi Yayınları’ndan çıkan Kitabı anlatan Nöbel Ödüllü Yazar Pamuk, 30 yıl öncesinde İstanbul yakınlarındaki bir kasabada geçen aşk hikayesini anlattı.

Pamuk, ”1980’lerin ortasında geleneksel usulle kuyu kazan Mahmut Usta ile çırağı küçük bey Cem ile zor bir arazide su ararlarken, kasabanın hemen dışındaki sarı çadırda esrarengiz bir tiyatrocu kadın her gece eski masal ve hikâyeleri yeniden anlatmaktadır.

Roman, bir yandan genç kahramanın aşk, kıskançlık, sorumluluk ve özgürlük duygularıyla derinden tanışmasını hikâye ederken, diğer yandan medeniyetler üzerinden babalar ve oğullar; ‘otoriterlik’ ve birey olma konularını tartışıyor.

Türkiye’de düşünce özgürlüğü üzerindeki baskıdan, otoriterleşmeden kitabı üzerinden bahsetti. 1980 sonrası Avrupa’ya siyasi mülteci olarak gelenler tarafından, ilk defa Almanya’ya davet aldığını açıklayan Pamuk, o döneme ait anılarını anlattı: ”1987’de sol görüşlü olan kişiler beni Almanya’ya çağırmışlardı. Duisburg kütüphanesi Türkçe bölümü Müdürü Tayfun Demir bu çağıranlar arasındaydı.

Duisburg ve Almanya’nın diğer kentlerinde arka arkaya okumalar yaparlardı. Siyasi sürgünlerin kendi aralarında tartışmaları beni çok etkilediği için ”Kar” romanında bu tartışmalardan bazı bölümlere yer verdim. Yaptığımız okuma akşamlarından sonra da bir şeyler yemek yemeye giderdik. Ben, ‘kebapçı olmasın abi’ derdim.

O yıllarda ben aslında siyasi sürgünlerin bir araya gelmesi için bir araçtım. Yemekte hemen kendi aralarında tartışmaya başlarlardı. Bir müddet sonra siyasi konuları bırakırlar başka bir konuya geçerlerdi. O da Türk ve Alman olmak arasındaki farklardı. Kim daha Türk kalmış, kim daha Alman olmuş gibi uyum konularını tartışırlardı. Oradaki sürgün hayatı yaşayan insanlarla konuşmaktan zevk duyardım. ”

Yaklaşık iki saat süren tanıtım toplantısının ardından Orhan Pamuk’un kitabını imzalamak için uzun kuyruklar oluştu. Yazar ise yoğun ilgiden memnundu.