Yasaklı dönemden günümüze Alevilik

HABER MERKEZİ – Almanya’da Alevi örgütlemesi nasıl gerçekleşti. Bu konu da bilgi verir misiniz? Almanya da Alevi örgütlemesi 1987 yılında Duisburg’da başladı. O zamanın hükümeti sözcülerinden Cemil Çiçek’in açıklamalılarına karşı gelerek ilk derneklerden biri Duisburg’da kuruldu. Bende o derneğin 16 yıl başkanlığını yaptım. Almanya’nın o zaman en büyük derneklerinden biriydi. Almanya Alevi Birlikleri Federasyonu’nun (AABF)

FATİH ÇİMEN 22 Haziran 2022 GÜNDEM

HABER MERKEZİ – Almanya’da Alevi örgütlemesi nasıl gerçekleşti. Bu konu da bilgi verir misiniz?

Almanya da Alevi örgütlemesi 1987 yılında Duisburg’da başladı. O zamanın hükümeti sözcülerinden Cemil Çiçek’in açıklamalılarına karşı gelerek ilk derneklerden biri Duisburg’da kuruldu. Bende o derneğin 16 yıl başkanlığını yaptım. Almanya’nın o zaman en büyük derneklerinden biriydi. Almanya Alevi Birlikleri Federasyonu’nun (AABF) kongrelerinde 7 delege ile temsil edilirdi. Duisburg Alevi Toplumu, AABF’yi kuran 5 dernekten biridir. Almanya Alevi Birlikleri Federasyonu, Duisburg, Dortmund, Wiesbaden ve ismini hatırlamadığım beş dernek tarafından kuruldu.

Almanya Alevi Birlikleri Federasyonu, Hamburg Alevi örgütlemesi tarafından kuruldu söylentileri doğru değil.

Alevilerin dünü bugünü hakkında ne düşünüyorsunuz?

Türkiye de Aleviler nasıl yok sayıldıysa, Almanya’da da yok sayılıyordu. Ama bu yok sayılmaya karşı, Alevi inancı vardı. Gizli evlerde, ailelerin içinde yaşam buluyordu. Ama kendisini ifade edemiyordu. Alevilik o zaman da vardı. Ancak gizli yaşanıyordu. Dün Alevilik yasaktı. Korku ve baskı neticesinde Aleviler kendi kendine yasak getirmişti. Kendilerini açık ifade edemiyorlardı. Cemevleri yoktu. Cenazeler camiye gidiyordu. Almanya’da da böyle idi. Cenazeyi kaldıracak pir yoktu. Sağlığında hiç camiye gitmemiş şahsı vefatında camiye götürüyorlardı. Bazı cami imamları sağlığında camiye gelmiyorlar, ölüyü niye getiriyor diye sitemde bulunuyorlardı. Gerçekten bu çok vahim durumdu. Kimin Alevi olduğunu kimse bilmez, ancak aralarında bu alevidir diye dedikodu yaparlardı. Alevi dernekleri kurulduğunda çoğu insan Alevi derneklerine gelmeye çekindiklerini kendilerini gizlediklerini hepimiz yaşadık ve biliyoruz.

Peki Alevi Örütlemesine yoğun ilgi ne zaman Başladı?

1993 yılında Sivas katliamı gerçekleştikten sonra topyekün Almanya’da bir örgütleme başladı. Önce 65 dernek Almanya Alevi Birlikleri Federasyonu’nu bünyesinde mücadele etti. İlk bina alımları da önce Mannheim Federasyon binası ve Duisburg Alevi Toplumu derneği binası mülkiyetli bina oldu.

Mülkiyetli bina alınlarında zorluklar yaşadınız mı?

Mülkiyetli bina alımlarında büyük zorluklar yaşadık. Alevi toplumu kendine güvenmiyordu. Diğer kesimlerden de tepkiler vardı. Sonuç itibarıyla 32 yıldan beri bu örgütlenmenin içinde yer aldım. Öyle bir noktaya geldi ki, Almanya’da 163 dernek vardı. Sadece Kuzey Ren-Vestfalya Eyaleti’nde 53 dernek mevcut. Almanya Alevi Birlikleri Federasyonu bununla da kalmadı. Avrupa çapındada bir örgütlemeye gitti. Avrupa Alevi Birlikleri Konfederasyonu’nu oluşturdu. Bunun temel taşı Almanya örgütlemesi oldu. Ben 9 yıl AABK yönetiminde görev yaptım. Aynı zamanda 7 yıl boyunca da YOL TV’nin Genel Müdürlüğü görevini üstlendim.

Aleviliğin Avrupa’daki örgütlemesinin dününü anlattınız. Bugün Alevi örügütlemesinin durumu nedir?

Bugün Aleviler yaptıkları örgütleme sonucu, Almanya’da devletle resmi eşit hak anlaşmaları yaptı. Alman okullarında Alevilik dersi veriliyor. O ders hazırlandı. Bende ilkokullar için yazılan ders proğramlarının içinde yee alıyorum. O dersin iskeleti konusunda hem komisyonda görev yaptım, hemde bu görüşün oluşumunda büyük katkı sundum. Ama bazı Aleviler, bu derslere karşı çıkıyordu. Sonuç itibarıyla Almanya da muhatap kabul edilen, Alman kurumlarının ciddiye aldığı bir örgütleme olduğunu söyleyebilirim.

Almanya’da Alevi örgütlemesinin sonuçlarını ortaya koydunuz. Türkiye’deki örgütleme için ne düşünüyorsunuz?

Alevi inancının Türkiye’de örgütlemesinin sıkıntılı olduğunu görüyorum. Bölünmüş, parçalanmış, birlikte hareket etmeyen bir görüntü var. Bu görüntü Almanya Alevi örgütlemesine yansımaktadır. Almanya’nın da bunda katkısı olmuştur. Bazı yöneticiler zaman zaman Türkiye Alevi hareketine olumsuz müdahaleleri olmuştur.

Almanya’daki Alevi örgütlemesinde gerçekten piriyle, talibiyle, ayrım yapmaksızın ocaklara mensup insanlar yer aldı. Bu örgütlemeyi yaratan sacede ocaklar değil. Taliplerde bu örgütlemede var. Bu örgütlenme modeli eski ocak sistemine göre değildir. Tarih bize şunu öğretiyor. Her toplum kendi ecdadının gelenekleri üzerinden yükselir, yeşerir büyür devam eder. Alevi toplumunu bu noktaya getiren ocaklardır. Eğer Alevi ocakları olmasaydı, bugün Alevilik diye birşey olmazdı.

Bunu kabul etmek gerekir. Aleviler ve siyaset bölümünde konuya değinmek istiyorum. Esas önemli olan ve benimde eleştirisel olarak baktığım nokta bu. Ocaklara karşı Alevi örgütlemesi içindeki bazı arkadaşların ön yargılar var. Şimdi ocak bir eğitim merkezidir. Orada Alevi dedeleri pişmiş, ve taliplerine gitmiş taliplerini yetiştirmiş. Taliplerde bu yola turap olmuşlar. Bu ocakları komple yok saymak asimilasyona hizmet etmektir. Bu ocakların ana merkezi Dersim olduğu için uzun bir müddettir, alevi inancını siyasete alet edenler, siyasi amaçları için alevi kurumlarında yöneticilik yapanlar, son zamanlarda Alevi ocaklarına karşı bir önyargı içindedirler.

Kimler Alevi ocaklarına karşı önyargı besliyor?

Alevi ocaklarından en büyüğü olan Kureşanlılara karşı bir ön yargı var. Onunda nedeni Kureşan ocağı çok büyük. Kureşan ocağı güçlü bir şekilde Almanya Alevi Birlikleri Federasyonu içinde temsil ediliyor. Siyasi görüşlerine göre Alevi inancını tanımlayanlar, Alevi kurumlarını araç olarak kullanmak isteyen kişiler, siyasi düşüncelerini Alevi kurumlarına dayatanların ocaklara karşı da duruşlarını görüyorum. Tüm Alevi kurumlarının yöneticilerini kastetmiyorum. Kesinlikle talipleri ve üyeleri kastetmiyorum. O kurumlarda yöneticilik yapmış, siyaset yapan, siyasi kökenden gelip, siyasi kökeninden dolayı başarılı olmamış insanların alevi dedelerine, ocaklarına karşı tavır sergilediklerini görüyorum. Bunlar kesinlikle Alevilere hizmet etmiyor.

Bunun sebebi Nedir?

Sebebi de şu, ocaklar Alevilik davasında, inancında taviz vermez. Ocaklar yaşanan Aleviliği aynen temsil ediyorlar. İnancın siyaset aracı olarak kullanılmasını istemiyorlar. Ocakların korunması, geliştirilmesi hepimizin görevi olmalıdır. Ocaklara karşı olmak Aleviliğe karşı olmak demektir. Ancak bazı ocak mensupları, ocaklarından dolayı üstünlük taşımakta. Böyle bir üstünlükte yanlıştır. Alevi inancında herkes candır, pir talipten destur almadan posta oturamaz. Talipsiz pir olmaz! Pir de taliptir. El ele el Hakka denilir.

Dedelere ve ocaklara da bir eleştirim daha var. O da şu; ocakların ayrı örgütlenmesini doğru görmüyorum. Ocaklar dedeleriyle, talipleriyle birlikte örgütlenmek zorundadır. Çünkü, talip olmasa ocak ta olmaz, Pirde olmaz. Pir talibi, talip piri tamamlıyor.

Dersim ön yargısı

Kendi gizli amaçları için kurumlarda yer almış kişiler, sadece ocak düşmanlığı değil, Dersim düşmanlığı da yapmaktadırlar. Geçenlerde yine Diyanet, Dersim Cemevine gitti, ordan bir resim paylaştı. Bu cemevinin yöneticilerini kınıyorum. Elbette bu çürümüşlüktür. Bu çürümüşlüğü hepimiz yüksek sesle ifade etmeliyiz. Diyanet’in gidip cemevinden bu ziyareti yapması kabul edilemez. Bu çürümüşlük o cemevinin çürümüşlüğüdür. Onu bahane edip ocaklara saldırmak, Dersim halkına saldırmaktır. Kesinlikle kabul etmemiz mümkün değil.

Arkadaşları uyarıyorum. Dersim’de bir çürümüşlük yok. Çürümüşlük, Dersim cemevinde var. Cemevi, devletin eline geçmiş. Onun içinde böyle kullanıyorlar. Dersim’de çürümüşlük ifadesinin yazılmasını doğru bulmuyorum. Ocaklara saldırılmasını doğru bulmuyorum. Bu çürümüşlüğüm müsebbibi, uzun zamandır, o kurumda yöneticilik ve başkanlık yapanlardır.
Bakınız, Çorum’da cemevi temeli atıldı. Hem Türkiye’deki örgüt temsilcileri, hemse bazı Avrupalı arkadaşlar oradaydı. Ne oldu diyeceksiniz? Diyanetten hoca getirildi. O arkadaşalarımızın yanında hoca Kur’an okudu. İnancına sahip çıkmayanların çürümüşlüğü budur. İşte bu asimilasyondur! Alevi piri Gülbeng okumuyor, Diyanetin temsilcisi Arapça Kuran okuyor. Çürümüşlüğün daniskası Çorum’da yaşandı.

Dersim’deki cemevinin çürümüşlüğünü nasıl eleştiriyorsam, bunu da eleştirmeliyim. Yani sizin arkadaşlarınız olunca güzel, Dersim olunca Bütün Dersim çürümüş demek kesinlikle doğru değildir.

Alevilerin siyasete bakışı nedir. Hangi argümanlar kullanılarak siyasette yer almalılar?

Türkiye’de seçimler olduğunda zaman zaman Türkiye ve Avrupa daki Aleviler savruluyor. Perişan oluyor, darmadağan oluyor. Çünkü kendilerini partilerde ifade edemeyenler, Alevi inancını araç olarak kullanıp, yöneticilik başkanlık yaptıktan sonra siyasete girmek istiyorlar. İnancı siyasete alet ederek bir mevkiye, makama gelmek istiyorlar. Milletvekili olmak istiyorlar. Ben bunu şiddetle eleştiriyor ve kınıyorum. Bir alevi kurumun en üst noktasına gelmiş kişiler, başkanlık yapanlar kesinlikle o inancı temsil etmelidir. Onlar o inancı araç olarak kullanıp milletvekili adayı olmamalıdır. İnancı siyasete alet ederek bir makama mevkiye gelmek, millevekili olmak istiyorlar. Ben şiddetle buna karşı geliyorum, kınıyorum ve eleştiriyorum.

Alevi kurumun başında olanlar kesinlikle o inancı temsil etmelidir. Onlar o makamı kullanıp siyasete giriyorlarsa, bu da dini siyasete alet edenlerin yaptıklarıyla aynı anlama gelir. Bunu da doğru bulmuyorum. Başkalarına benzemeyin. Sen Aleviliği temsil ediyorsan kurumun başkanı kalacaksın. Siyaset yapacaksanız, siyasi görüşlerinize göre partiye gideceksiniz. Partili olarak çalışacaksınız ve siyaset yapacaksınız.

Peki Aleviler siyaset yapmalı mı?

Tabii ki Aleviler siyaset yapmalıdır. Hemde en iyi şekilde. Ama gidip bir parti içinde çalışmalı ve siyaset yapmalıdırlar. Mezhepe göre siyaset olmaz. Etnik kökene göre siyaset olmaz. En doğru yol gidip bir siyasi parti içinde çalışmak ve Alevi toplumunun taleplerini orada dile getirip savunmaktır. İnancı kullanıp siyasete alet ederek, milletvekili olmaya çalışıyorsan sen o inanca zarar veriyorsun.

Bu seçimlerde partilere de çağrı yapıyorum. Alevi oylarını size getiriyorum diyerek aday olanlar doğru söylemiyorlar. Aleviler kime nasıl oy vereceklerini biliyorlar. Aleviler etnik kökene ve aday olan kurum başkanına göre gidip oy kullanmaz. Türkiye’nin geleceği için gidip oy kullanacaklar.

Alevi inancı üzerinde yapılmak istenen asimilasyon politikalarının nedeni nedir? Buna karşı nasıl durmak gerekir?

Uzun yıllardan beridir, Aleviler üzerinde bir asimilasyon politikası var. Tunceli Cemevini diyanetin gidip ziyaret etmesi, Munzur Üniversitesi’nde açılan Kur’an kursları, Tunceli’de kurulan çeşitli vakıflar, bunlar asimilasyona hizmet edenler. Dersim halkının bu asimilasyon politikalarına karşı durduğunun inancındayım. Esas asimilasyonu kim yapıyor. Çorum Cemevi’nin temel atma töreninde diyaneti temsilen Kur’an okumayı kabul etmek, asimilasyona hizmettir. Diyanetin Dersim Cemevi’nden poz vermesi ve ziyareti asimilasyondur. Buna benzer yüzlerce örnek var. Zorunlu Din dersleri, Alevi köylerine inşa edilen camiler asimilasyonun uygulamasıdır.

Aynı zamanda:

Alevi inancını yerine getirmeyenler, ceme katılmayanlar, Pirini reddenler, ocakları kabul etmeyenler siyasete inanca alet edenler, Alevi kurumlarını kullanarak siyaset yapanlar asimilasyona hizmet ediyorlar.

Tüm bu olumsuzluklara rağmen, Alevilik vardır; haktır ve kendi başına bir inançtır. Hak-Muhammed-Ali yoludur. Yaşanan Alevilik olmazsa olmazımızdır. Alevi inancını başka inançların içinde aramak, önüne arkasına bir şeyler getirmek birilerine mesaj vermek, birilerine yaranmak aynı zamanda asimilasyona hizmet etmektir.

Veli Aydın Kimdir?

Veli Aydın, 16 yıl boyunca Duisburg Alevi Toplumu (DAT) başkanlığını yaptı. İki dönem Almanya Alevi Birlikleri Federasyonu (AABF) yöneticiliği, 3 dönemde Avrupa Alevi Birlikleri Konfederasyonu (AABK) yönetiminde görev aldı. 7 yıl boyunca YOL TV Genel Müdürlüğü görevlerini üstlendi.

ÖNE ÇIKANLAR