Alman Dış İlişkiler Konseyi (DGAP) ve Heinrich Böll Vakfı İstanbul bürosunun düzenlediği video konferansında, cumhurbaşkanlığı ve milletvekilleri seçimleriyle Türkiye’de ortaya çıkan siyasi tablo mercek altına alındı. DGAP’nin yöneticilerinden Dr. Stefan Meister’ın moderatörlüğünü yaptığı video konferansında, Uygulamalı Türkiye Araştırmaları Merkezi (CATS) uzmanı Dr. Sinem Adar ile DGAP uzmanı ve Heinrich Böll Vakfı’nın eski Türkiye büro şefi
Alman Dış İlişkiler Konseyi (DGAP) ve Heinrich Böll Vakfı İstanbul bürosunun düzenlediği video konferansında, cumhurbaşkanlığı ve milletvekilleri seçimleriyle Türkiye’de ortaya çıkan siyasi tablo mercek altına alındı.
DGAP’nin yöneticilerinden Dr. Stefan Meister’ın moderatörlüğünü yaptığı video konferansında, Uygulamalı Türkiye Araştırmaları Merkezi (CATS) uzmanı Dr. Sinem Adar ile DGAP uzmanı ve Heinrich Böll Vakfı’nın eski Türkiye büro şefi Kristian Brakel, seçim sonuçlarıyla ilgili değerlendirmeler yaptı.
Adar: Erdoğan galip çıkar
CATS uzmanlı Dr. Sinem Adar, cumhurbaşkanlığı yarışında Cumhur İttifakı’nın adayı Recep Tayyip Erdoğan’ın “beklenenden yüksek” bir oy oranı almasını “Üzerinde düşünülmesi gerekiyor” sözleriyle değerlendirdi.
Batman, Bayburt ve Şırnak dışında AKP’nin oy oranlarının aslında yüzde 8 ila 12 oranında gerilediğine işaret eden Adar, oylarının büyük ölçüde MHP’ye kaydığını, seçimlerin ikinci tura kalması halinde cumhurbaşkanlığı seçimlerinden Erdoğan’ın galip çıkmasının beklendiğini söyledi.
Adar, “Seçimlere katılım oranını dikkate aldığınızda, ki bu yaklaşık yüzde 89 oranında gerçekleşti, ikinci turu kazanacak adayın, 28 milyon seçmenin oyunu alması gerekecek. Pazar günkü seçimlerde 26 milyon 500 bin seçmenin desteğini almış olan Erdoğan buna yaklaşmış görünüyor. Erdoğan, bir buçuk milyon seçmenin daha desteğini almakta zorlanmayacaktır” diye konuştu.
Cumhur İttifakı’nın meclisteki çoğunluğu kazandığına, Sinan Oğan’a verilen oyların bir bölümünün de ikinci turda Erdoğan’a kaymasının çok olası olduğuna vurgu yapan Adar, “Ayrıca seçim sonuçlarının açıklanmasına ilişkin yapılan manipülasyonu yönetme biçimi nedeniyle de muhalefete yönelik ciddi bir hayal kırıklığı oluştu… Muhalefetin son bir kaç haftadır yakalamış göründüğü momentum, kaybedilmiş görünüyor. Umarım yanılıyorumdur ve bu gayet tabii ki muhalefetin mücadele etmekten vazgeçmesi gerektiği anlamına da gelmiyor ama mevcut gelişmeler Erdoğan’ın ikinci turu kazanabileceği öngörüsüne yol açıyor” dedi.
Brakel: Anayasa değişikliğinin eseri
DGAP’nin Türkiye uzmanı Kristian Brakel de ikinci tura kalacak cumhurbaşkanlığı seçimlerinin galibinin Erdoğan olacağı görüşünde.
AKP’nin son yirmi yılda ülkeyi hiç olmadığı kadar kutuplaştırdığına, Türkiye siyasetine kimlik politikalarının hakim olduğuna vurgu yapan Brakel, “Böyle bir ortamda seçmenin bir diğer tarafa geçmesi çok zor” dedi.
Milletvekilleri seçimlerinde AKP’nin kaybettiği oyların ittifak ortağı MHP’ye kaydığına işaret eden Brakel, Türkiye’de ortaya çıkan siyasi tablonun 2017’deki anayasa değişikliğinin bir eseri olduğuna dikkat çekti.
“Anayasa değişikliği sadece cumhurbaşkanına eşi benzeri görülmemiş bir güç vermek için değil, aynı zamanda sağ bloğun egemenliğini temelde ebediyen tesis etmek için tasarlanmıştı” gözlemini aktaran Brakel, mevcut seçim sonuçlarını değerlendirirken bunun göz önünden bulundurulması gerektiğini kaydetti.
Ayrıca muhalefetin tüm zorluklara rağmen Erdoğan’ı ilk kez seçimleri kaybetmenin eşiğine getirdiğini vurgulayan Brakel sözlerini “Evet bu muhalefetin umduğu sonuç olmayabilir ama kimse Erdoğan’ı daha önce koltuğunu kaybetmenin eşiğine getirememişti. Bu da gözardı edilmemeli” şeklinde sürdürdü.
“Asıl galip çıkan milliyetçilik”
Siyasi analistler ayrıca Türkiye’de güçlenen milliyetçiliğe ve Batı karşıtlığına da dikkat çekti.
CATS uzmanı Adar, MHP’nin oy oranının artmış olmasını “kimsenin beklemediği asıl sürpriz” olarak nitelendirirken şu analizi yaptı:
“Seçim sonuçlarına baktığınızda, seçimlerden asıl galip çıkan milliyetçilik gibi duruyor. Çünkü sonuçlar milliyetçi bir TBMM’ye işaret ediyor. Muhtemelen dış politikanın da milliyetçi bir perspektiften şekilleneceği bir Türkiye ile karşı karşıya olacağız. Batı karşıtlığı da güçlü olacaktır. Türkiye’de milliyetçilik hep güçlü olmuştur ama şu anda en güçlü siyasi temsiliyete sahip ideoloji gibi görünüyor. Bununla birlikte milliyetçi cephe parçalanmış, yani farklı partilere bölünmüş durumda, MHP, Sinan Oğan ve Zafer Partisi ile İYİ Parti…”
Kristian Brakel de Avrupa’daki Türkiye değerlendirmelerinde ağırlıklı olarak dine, siyasal İslam’a odaklanıldığını, ancak Türk siyasetindeki söylemlerde asıl öne çıkanın milliyetçilik olduğunu kaydetti, “Ve bu ne yazık ki daha uzun bir süre böyle olmaya devam edecek. Aynı şey, Kürt milliyetçiliği kartını oynayan Kürt adaylar için de geçerli” dedi.
Türkiye’de istikrarsızlık endişesi
Uzmanlar, Türkiye’nin zorlu sınamalarla karşı karşıya bulunduğunu, istikrarın tesisinde de güçlükler yaşanacağı ve bunun Avrupa’ya da etkileyebileceği görüşünde.
CATS uzmanı Adar, iktidarı ekonomide büyük sorunların beklendiğine işaret ederken “Ayrıca Cumhur İttifakı bünyesinde rekabet içerisinde olan farklı gruplar var, bu nedenle çok kırılgan. Bu da siyasi istikrarsızlığa yol açabilir” görüşünü dile getirdi.
Brakel de Türkiye’nin önümüzdeki süreçte ekonomik açıdan Batı’ya ve özellikle AB’ye ihtiyaç duyacağını belirterek “AB Türkiye ile ilişkiler konusunda uzun zamandır seçimlere işaret ederek bekle gör politikası izliyordu. Artık bunun sürdürülmesi zor. Artık Avrupa’da yol nasıl devam edileceğinin tartışılması gerekiyor” dedi.
