Uzlaşma yolu tercih edilmeli

DÜSSELDORF – Ankara ile Berlin arasında yaşanan krizle ilgili Alman siyasetçiler art arda açıklamalar yaptı. Alman Dışişleri Bakanı Sigmar Gabriel, Türkiye ile yaşanan gerilim nedeniyle Alman Hükümeti tarafından alınan önlemler konusunda Almanya’da yaşayan Türklere hem Türkçe, hem de Almanca olarak hitap etmişti. Bild Gazetesi’ne Türkçe ve Almanca olarak yazı yazan Gabriel, ister Türk ister Alman

PANORAMA - NEWS 26 Temmuz 2017

DÜSSELDORF – Ankara ile Berlin arasında yaşanan krizle ilgili Alman siyasetçiler art arda açıklamalar yaptı.

Alman Dışişleri Bakanı Sigmar Gabriel, Türkiye ile yaşanan gerilim nedeniyle Alman Hükümeti tarafından alınan önlemler konusunda Almanya’da yaşayan Türklere hem Türkçe, hem de Almanca olarak hitap etmişti.

Bild Gazetesi’ne Türkçe ve Almanca olarak yazı yazan Gabriel, ister Türk ister Alman vatandaşı olsun herkesi ‘hemşeri’ olarak gördüğünü ifade etmişti. Almanya’da ki Türk kökenli STK ve siyasi parti temsilcileri, ‘Uzlaşmadan‘ yana görüş bildirdiler.

Berlin Türk Topluluğu Başkanı Bekir Yılmaz, uzlaşma yolu tercih edilmesi gerektiğine vurgu yaptı. CDU Oberhausen Meclis Üyesi Saadettin Tüzün ise, soğukkanlılığı bırakmamak gerektiğinin altını çizdi.

Yeşiller Essen Parti Başkanı Gönül Eğlence ise, Alman hükümetinin Türk hükümetine karşı tutumunda değişiklik yapma isteğini genel anlamda olumlu karşılanması gerektiğini ifade etti. Gladbeck CDU meclis üyesi Müzeyyen Dreessen de, Gabriel’in iki dilde yazdığı o mektubu doğru, aynı zamanda da gereksiz bir adım olarak gördü.

CDU OBERHAUSEN MECLİS ÜYESİ SAADETTİN TÜZÜN: TÜRKİYE KÖKENLİ VATANDAŞLARIN ATACAĞI HER ADIM, OLUMLU VEYA OLUMSUZ OLARAK BİZE GERİ DÖNECEKTİR

“Türkçe mektupa gelmeden önce, neden bu duruma gelindiğine ve neden bu tür açıklamaya ihtiyaç duyulduğunu iyi incelememiz gerekiyor diyen Oberhausen Meclis Üyesi Saadettin Tüzün, Türk-Alman ilişkileri 1960’dan bu yana en ciddi imtihanını veriyor, “Şuan çok zor süreçten geçiyoruz. İlişkiler adeta taban yapmış durumda ve bu durum uzun bir süredir devam ediyor.

Gerek ekonomik ilişkilerde, gerekse sivil toplum örgütleri bu süreçte çok zarar gördü. Yıllardır yapılan uyum çalışmalarıyla elde edilen statü bu olaylardan dolayı çok yıprandı.

Bu süreç düzelse bile bir kaç adım geriden tekrar başlamak gerekecek. Bu süreçten en çok zararı, üst düzeydeki çalışmaların yanı sıra, toplum bazında çalışan vatandaşlar ve kurumlar görüyor.” şeklinde konuştu. Gelişmeleri üzülerek takip ettiğini belirten Tüzün,

CDU OBERHAUSEN MECLİS ÜYESİ SAADETTİN TÜZÜN

“Yaşanan bu bu süreci, sonucuna henüz ulaşılamamış kopuk bir zincir olarak görüyorum. Her iki taraf kendisine göre haklı olarak hareket ettiğini düşünse de, faturası biz buradaki Türkiye kökenli vatandaşlara kesilecek.

O yüzden Alman bir bulvar gazetesi aracılığıyla açıklanmış bir mektubun ne derece olumlu olacağını zaman gösterecek. Her ne kadar mektubun içeriği, ortamın tansiyonunu düşürmek amaçlı olsa da, başka yollar da denenebilinirdi. Mesala STK’ları davet ederek, bunların aracılıyla Türk toplumuna mesaj verilmek suretiyle somut adımlar atılabilinirdi.

Her şeyden önemlisi polemik olacak konulardan uzak durularak popülist söylemlere girmeden sakin kafayla tekrar konunun ele alınması gerekir. Üst düzey devlet yöneticileri ve siyasetçilerin birbirleriyle atışmaları devam etse de, bizler bu toplumun bireyleri olarak soğukkanlılığımızı koruyarak ilişkilerin kopmamasını sağlamalıyız.” dedi.

Tüzün, Burada yaşayan Türkiye kökenlilere, “Polemik konusu olacak konuşmalara takılmadan Alman dostlarımızla ilişkilerimizi sıcak tutup, kopmamasını sağlamalıyız.

Hatta ortamı sakinleştirecek ufak da olsa, adımlar atılması gerekiyor. Unutmayalım ki atacağımız her adım, bir şekilde olumlu ya da olumsuz bize geri dönecek ve bizim burada ki yaşamımızı etkileyecektir.” şeklinde mesaj verdi.

BERLİN TÜRK TOPLULUĞU BAŞKANI BEKİR YILMAZ: UZLAŞMA YOLU TERCİH EDİLMELİ

Berlin Türk Topluluğu Başkanı Bekir Yılmaz, “Yüzyılların müttefiki olan Türkiye ve Almanya arasındaki gerginliğe tanıklık ediyoruz. Hele şu günlerde iki ülke çok zor süreçten geçiyor. Adeta her iki tarafta birbiriyle sınanıyor.” dedi.

‘Maalesef bu gerginlik sonucunda her iki tarafta derinden sarsılmış durumda ve bu durumdan üzülenler oluyor’ diyen Yılmaz, “Umut ediyoruz ki sorumlu olanlar (özellikle medya ve siyaset) daha bilinçli davranmalı, çünkü Almanya‘da yaşayan 3,5 milyon Türkiye kökenli ve Türkiye‘de  yaklaşık 80 bine yakın Alman vatandaşı yaşıyor.

BERLİN TÜRK TOPLULUĞU BAŞKANI BEKİR YILMAZ

Sorumlu olanlar aralarındaki anlaşmazlığı medya üzerinden değil de diyalog yoluyla, yani birbirleriyle konuşarak çözmeye çalışmalılar.” şeklinde konuştu. Yılmaz, sözlerine:

“Eğer iki ülke arasındaki  ilişkiler de uzlaşma ve sakinlik tercih edilmez ise onarılamaz ve çabuk tamir edilemez hasarlar oluşacak. Bugün sorumlu olanlar normalleşmenin tekrar sağlanması için aktif olarak bir şey yapmıyorlarsa tarihe olan sorumluluklarından kaçmış olacaklardır.” şekilde son verdi.

YEŞİLLER ESSEN PARTİ BAŞKANI GÖNÜL EĞLENCE, DIŞ İŞLERİ BAKANININ TÜRKÇE MEKTUBUNU DEĞERLENDİRDİ

Öncelikle Federal Alman hükümetinin Türkiye hükümetine karşı tutumunda değişiklik yapma isteği genel anlamda olumlu karşılanmalı diyen Eğlence, “Tabii şunu da belirtmek gerekir.

Hükümetin bu yumuşak tavrı Yeşiller partisi ve diğer bazı gruplar tarafından eleştiriliyordu. Oysa Erdoğan’ın siyaseti Deniz Yücel’in tutuklanmasıyla başlayarak daha sonra İncirlik olaylarıyla daha net ortaya çıktı.” dedi.

Dış İşleri Bakanı Sigmar Gabriel‘in bu konudaki basın açıklamasından sonra, Almanya’da yaşayan Türkiye kökenli vatandaşlara Bild gazetesi üzerinden, iki dilde hitap etmesi oldukça ilginç olduğunu ifade eden Eğlence,

“Konunun iki yönlü değerlendirilmesi gerektiğini düşünüyorum. Bir yandan seçim arifesin de bulunan hükümet partisi SPD, Türk hükümetine karşı sert tutumuyla Alman seçmenlerine mesaj verirken, diğer taraftanda Türkiye kökenliler arasında da çok fazla seçmen sayısı olan bir parti.

YEŞİLLER ESSEN PARTİ BAŞKANI GÖNÜL EĞLENCE

Bunları da kaybetmeme çabası içinde olduğunu tahmin ediyorum. Seçim dönemine girmemiş olsaydık aynı jest beklenebilinirmiydi? Bilemiyoruz tabii.” şeklinde konuştu.

Eğlence, “Bunun dışında, hükümet ortağı SPD’li bakan yazdığı açık mektupla kimlere hitap ettiğini de sormak gerekir? Almanya’da yaşayan Türkiye kökenli vatandaşların geneli, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve AKP’yi desteklemediğini hepimiz biliyoruz. Dolayısıyla bu hitap muhalif Türkiye kökenlilere de yönelik bir hitap sayılabilir mi diye sormak gerekir.” dedi.

GLADBECK CDU MECLİS ÜYESİ MÜZEYYEN DREESSEN, GABRİEL’İN İKİ DİLDE YAZDIĞI O MEKTUP, DOĞRU OLDUĞU KADAR GEREKSİZ BİR ADIM

Türkiye’deki yoğun antidemokratik gelişmeler ve son olarak insan hakları savunucularının  ve Alman vatandaşlarının tutuklanması ister istemez iki ülke arasındaki havayı da etkiliyor, çünkü Almanya‘da üç milyondan fazla Türk kökenli insan yaşıyor.

Son Referandumda gördüğümüz gibi bunların birçoğu Hükümet ve Erdoğan yanlısı. Alman Hükümeti ve sorumluları bunun bilincinde. Fakat son absürt gelişmeler artık Almayanın belirli alanlarda Türkiye’ye karşı somut adımlar atmasını gerektirdi ve bu adımların Almanya‘da yaşayan Türk kökenliler arasında tepki çekmemesini önlemek için, Dış İşleri Bakanı Sigmar Gabriel’in iki dilde o mektubu yazdığını düşünüyorum.

Almanya’nın Türkiye‘ye karşı sürdürdüğü Politika Türk kökenli vatandaşları hedef almıyor. İki ülke arasındaki zor siyasi ilişkilere rağmen Almanya Türk kökenlilere sahip çıkıyor.

Bence doğru ama aynı zamanda gereksizde bir adım. Dünyanın en demokratik ülkelerinden birinde yaşıyoruz.

Hangi ülkeden, dinden ve ırktan olursanız olun eğitimde, siyasette ve ekonomide bütün imkanlardan yararlanabildiğiniz bir hukuk devletinde yaşıyorsunuz. Tabiî ki bazı istisnalar var.

GLADBECK CDU MECLİS ÜYESİ MÜZEYYEN DREESSEN

Nerede yok bu istisnalar? Ama genelde Almanya’da demokrasiye aykırı olmadığı müddetçe görüşümüzü özgürce söyleyebiliyoruz, haklarımızı savunabiliyoruz.

Almanya‘nın bize verdiği imkanları göz ardı edip veya yokmuş gibi sayıp bütün demokratik değerleri ayaklar altına alan bir hükümeti desteklemek anlaşılır gibi değil.

Bunu eleştiren Almanya hükümetinin anlamam için bana mektupta yazması gerekmiyor, çünkü bilhassa Almanya ve Alman hükümeti bütün Nazi söylemleri ve hakaretlerine rağmen son zamanlar da  büyük bir sabır ve diplomasi örneği sergiledi. Yinede bunları anlamamış ve dışlanıyoruz diyenlere bu mektubun faydası olur inşallah.