Türkçe dersleri, Almanya’da hiç bir dersin rakibi değildir

DUİSBURG – Kuzey Ren Vestfalya (NRW) Eğitim Bakanı Yvonne Gebauer’in ilkokullarda İngilizce dersinin kaldıracağını açıklamasından sonra NRW Uyum Meclisleri Başkanı Tayfun Keltek’in “İngilizce yerine yabancıların ana dil dersi verilmeli“ önerisiyle tartışma başlamıştı. Farklı düşünce ve önerilerin yapıldığı tartışmaya önceki gün yaptığımız haberden sonra yeni görüş ve fikirlerle devam ediyoruz. Kemal Cibir (Öğretmen): İngilizce yabancı dil kapsamında,

METİN ES 22 Mart 2019 GÜNDEM
DUİSBURG – Kuzey Ren Vestfalya (NRW) Eğitim Bakanı Yvonne Gebauer’in ilkokullarda İngilizce dersinin kaldıracağını açıklamasından sonra NRW Uyum Meclisleri Başkanı Tayfun Keltek’in “İngilizce yerine yabancıların ana dil dersi verilmeli“ önerisiyle tartışma başlamıştı. Farklı düşünce ve önerilerin yapıldığı tartışmaya önceki gün yaptığımız haberden sonra yeni görüş ve fikirlerle devam ediyoruz.

Kemal Cibir (Öğretmen): İngilizce yabancı dil kapsamında, Türkçe ise anadili. Farklı ve kıyaslanmamalı.  Anadili bir yabancı dil değil, bizzat çocukların bildikleri, konuştukları ve anladıkları bir dil olduğu için teşvik edilmeli, geliştirilmeli ve almanca dersleri ile koordineli verilmeli. Bunun uygulandığı ve başarılı olduğu yerler var. Köln ve civarında KOALA projesi yapan okullar buna örnektir.Orta derece okullarda yabancı dil (Fremdsprache) olarak verilebilir. İkinci yabancı dil kapsamında.İlkokullarda durum farklı. Çocuklar dil edinimini bildikleri dilde, yani anadilinde öğrenir ve geliştirir.

Yıldız Turgut (Emekli Öğretmen): 36 yıl Duisburg’da, bir ilkokulda Türkçe anadil dersini uygulamış bir öğretmen olarak „Yeterince anadili ve yabancı dil yerine Türkçe’yi hallettik de şimdi İngilizce yerine Türkçe mi? „diye paylaşımda bulunmaktan da kendimi alamamıştım. Bu düşüncemin çok doğal bir sonuç olduğunu son günlerdeki tartışmalardan sonra daha iyi anladım. İlkokullarda 1.ve 2.sınıflarda okutulmaktan vazgeçilmesi muhtemel olan İngilizcenin, yerine Türkçe, anadil veya okuldaki azınlıkların en çok kullandığı dil olarak okutulmasının uygulanabileceğine tecrübelerim gereği çok olumlu bakamıyorum.

Yıllardır okutmakta olduğumuz anadilimizin koşullarını nasıl iyileştirebiliriz, dersimizi daha değerli durma nasıl getirebiliriz, biz öğretmenlerin iki üç okul arasında koşturmasını nasıl engelleyebiliriz diye uğraşırken bu tartışmanın çok yersiz olduğu kanısındayım.

En kısa zamanda öğretmenlerin bir kampanya başlatıp hem kendilerinin çalışma koşulları hem Türkçe dersinin kalitesinin artırılması için, pedagojik yönden gerekçelendirilerek, Alman Eğitim ve Kültür Bakanlığına, mümkün olduğunca çok imzalarla başvurulmalıdır.

Böyle yanlış değerlendirmelere neden olabilecek „İngilizce yerine Türkçe „gibi öneriler, tekrar önemle altını çiziyorum, eğitimcilerle, öğretmenlerle tartışılmadan yapılmamalı.

Mevlüt Asar (Emekli Öğretmen):Aslında Tayfun Kelteğin isteği, pedagojik ve eğitim politikası açısından yanlış bir talep değil. Yanlış olan, formüle ediş biçimi. Üstelik bu istek yeni bir istek de değil. 90’lı yılların sonunda ilk okullara İngilizce dersi konduğunda biz GEW (öğretmen sendikası) olarak, bunun sadece İngilizce ile sınırlanmasına karşı çıktık ve göçmenlerin dilinin de „yabancı dil“ yada „komşu dili“ olarak verilmesini talep ettik.

Ayrıca göçmen çocuklar için ilk okulda Ingilizce’den çok Anadilinin ve Almancanın teşvik edilmesi gerektiğini, bunun göçmen öğrencilerin başarısında olumlu etkileri olacağını dile getirdik. Eğer bu şekilde açıklansaydı. Bu tür saçma tartışmalara gerek kalmazdı.

Celal Aydemir (Ruhr Öğretmenler Derneği Başkanı): Türkçe dersleri, Almanya’da hiç bir dersin rakibi değildir. Böyle de kalacaktır. Velilerimizi, İngilizce mi, Türkçe mi kıskacında; birinin yerine diğerine karar verme zorunda bırakacak tüm girişimlere karşıyız. İngilizce’nin yerine Türkçeyi veya başka bir dili seçenek olarak sunmak, doğru değildir. Bu önerinin ne politik, ne de sosyolojik bir dayanağı vardır. Yaşadığımız ülkedeki hiç bir siyasi parti bunu desteklemez. Tam tersine bu girişim ırkçı partilerin ekmeğine yağ sürer. Teknik olarak da mümkün değildir.

Eğitimci olmayıp da eğitim üzerine konuşanların anlaması için bir örnek verelim. Schiller Schule’de 1 a sınıfında 30 öğrenci olduğunu düşünelim. Bunların 14’ü Alman, 6’sı Suriyeli, 5’i Türk, 3’ü Arnavut, 2’si Rus. İngilizce dersi yerine Türkçeyi koyduğumuzda 5 çocukla Türkçe öğretmeni Türkçe dersi yapacak. Peki diğer çocuklar ne olacak? Onlar hangi dersi görecekler? Bütün çocuklar Türkçe mi öğrenecek?