Olaf Scholz bir kez daha Sosyal Demokrat Parti’nin (SPD) başbakan adayı oldu.
Almanya’da üç yıldır başbakanlık yapan Olaf Scholz bir kez daha Sosyal Demokrat Parti’nin (SPD) başbakan adayı oldu.
23 Şubat’ta erken seçim kararının alınmasından sonra parti içinde, anketlerde “en sevilen siyasetçi” olarak gösterilen SPD üyesi Federal Savunma Bakanı Boris Pistorius’un başbakan adayı olarak ilan edilmesi yönünde çağrılar yapılmıştı. Parti içinde süren tartışmaların ardından, Brezilya’daki G20 zirvesinden dönen Scholz, yeniden başbakan adayı olmak istediğini parti yönetimine bildirdi. Bunun üzerine adı başbakan adaylığı için geçen Pistorius, sosyal medya hesaplarında yayınladığı bir video mesajla, başbakanlığa aday olmadığını, adayının Scholz olduğunu açıkladı.
25 Kasım’da toplanacak SPD yönetiminin Scholz’u bir kez daha başbakan adayı göstermesine kesin gözüyle bakılıyor. Son üç yılda izlediği dış politikayla Almanya’yı Ukrayna savaşının parçası haline getiren Scholz, askeri harcamaların arttırılmasında da önemli bir rol oynadı. Bu nedenle ülke içinde en az sevilen siyasetçiler arasında yer alıyor.
Scholz, 6 Kasım’da koalisyon ortağı Hür Demokrat Parti’nin (FDP) Genel Başkanı Maliye eski Bakanı Christian Lindner’i görevden alarak, ortaklığı bitirmişti. 16 Aralık’ta mecliste yapılması beklenen güven oylamasıyla başbakanlıktan resmen düşürülmesi beklenen Scholz’un SPD’nin oylarını arttırıp artırmayacağı ise belirsiz.
Son anketlere göre, 2021’deki seçimlerde yüzde 26 oy alarak birinci olan SPD’nin oy oranı yüzde 15-17 bandına kadar düşmüş görünüyor. Hristiyan Demokrat Birlik (CDU/CS) partilerinin oyu ise iki katı. Bu durumda yeni koalisyon hükümetinin CDU Genel Başkanı ve başbakan adayı Friedrich Merz tarafından kurulması bekleniyor.
Scholz’un başbakan adayı ilan edilmesinden sonra daha çok sosyal konuları öner çıkararak bir seçim kampanyası yürütmesi bekleniyor. 2021’deki seçimlerde başbakan olmasına pek şans verilmeyen Scholz, asgari ücretin arttırılması, emeklilere daha fazla yardım, sosyal yardımın yükseltilmesi gibi konulara öncelik vermişti. Ayrıca “Barış Başbakanı” sloganını da kullanmıştı. Ancak, görev yaptığı süre boyunca asıl olarak “Savaş Başbakanı” oldu. Askeri harcamaları rekor düzeyde arttırırken, bütçeden milyarlarca euro Ukrayna’ya askeri ve mali destek olarak verdi. Eğitim, sağlık gibi alanlarda ise kesintiler yapıldı ya da ek bütçe verilmedi.
Geçen hafta iki yıllık bir aradan sonra ilk tez Rusya Devlet Başkanı Putin ile telefonda görüşen Scholz, seçim kampanyası boyunca savaşın bitirilmesinin propagandasını yapmaya devam edecek. Bu kapsamda Ukrayna’ya Rusya’daki hedefleri vurması için 500 km menzile sahip akıllı Taurus seyir füzelerini vermeyi reddetmeye devam edecek gibi görünüyor. Rakibi Merz ile bu konuda farklı düşünüyor. Merz ve Yeşiller’in başbakan adayı Robert Habeck, Taurusların hemen verilmesini savunuyor.
Ekonomik sosyal konuları öne çıkarması beklenen Scholz, askeri harcamalar ve tekellere yatırım yapması için mali desteğin arttırılmasını da savunuyor. Bu nedenle emekçilere kaşıkla, tekellere kepçeyle para vermeyi vaat edecek. Bunun için de Anayasadaki “borç freni” prensibinin kaldırılmasını isteyecek.