Poyraz: Şah İsmail dönemine ait belgeler İran’da yakıldı

DUİSBURG- Almanya Duisburg kentinde çalışmalarını sürdüren Alevi Kültür Merkezi Duisburg ve Çevresi, ”Yol Erkanı ve Nefeslerimiz’’ başlığı altında bir panel gerçekleştirdi. Ankara Üniversitesi’nden Prof. Dr. Bedriye Poyraz konuşmacı, Nefes ve deyişleriyle Barış Şahin’in yanı sıra bir çok kurum temsilciside hazır bulundu. Hacı Beştaş-ı Veli Vakfı kurucusu ve Ankara Üniversitesi akademisyenlerinden Prof. Dr. Bedriye Poyraz yaptığı

FATİH ÇİMEN 30 Kasım 2019 GÜNDEM

DUİSBURG- Almanya Duisburg kentinde çalışmalarını sürdüren Alevi Kültür Merkezi Duisburg ve Çevresi, ”Yol Erkanı ve Nefeslerimiz’’ başlığı altında bir panel gerçekleştirdi.

Ankara Üniversitesi’nden Prof. Dr. Bedriye Poyraz konuşmacı, Nefes ve deyişleriyle Barış Şahin’in yanı sıra bir çok kurum temsilciside hazır bulundu.
Hacı Beştaş-ı Veli Vakfı kurucusu ve Ankara Üniversitesi akademisyenlerinden Prof. Dr. Bedriye Poyraz yaptığı konuşmada şunları söyledi: ”Elbette ibadetlerimizi yapabiliriz. AABF farklı bir örgütleme. Çatı olarak elimizde bu var. Ben Türkiye’de Hacı Bektaş Veli Vakfı ile Pirsultan Abdal Dernekleriyle çok yakın çalıştım. Daha sonra onlar bazı çıkarlar peşinde koşmaya başladılar. Biz ise oradan ayrıldık. Alevilik ne yok olacaktır, nede kaybolacaktır. Alevilik nede dejenere olacaktır. Alevilik hep vardır, var olacaktır.’ Şah İsmail dönemine ait belgeler İran’da yakılmış Şah İsmail Çalıdıran savaşında yenildikten sonra, Osmanlılar tarafından Kızılbaş Aleviler Şiileştirildi. Çünkü savaşta yenilmişlerdi. Kanuni ile Şah İsmail’in oğlu Şah Tahmasb arasından yapılan anlaşmayla ilk defa camii yapılarak Şiilik temeli atılmıştır. İran’da Şah İsmail dönemine ait bütün belgeler yakılmıştır. Hiç bir arşivde yoktur. Yalnız bir şekilde Venedik ve Bakü’de Şah İsmail dönemine ait belgeler varmış. Şimdi o dönemi çalışmak isteyenler oralardan çalışıyorlar. Sünnilik Aleviliğe ne kadar düşman ise Şiilikte o kadar düşmandır. Çünkü biz onlara geçmişlerini hatırlatıyoruz’ ifadesini kullandı.

AABF Akademik bir kapasiyete sahiptir.

Herkes kendi kalıbına göre alır diye bir düstürümüz var ya. Birazda herkesin seviyesine göre programlar yapmak gerekir diyen Prof. Dr. Bedriye Poyraz, ”Bu akademik tartışmaların herkesle yapmanın yararı olacağına inanmıyorum. Akademik çalışmaları, tartışmaları, teololjik tartışmaları, tarih tartışmalarını akademi yapsın. Bu akademi yine Alevi Akademisi olabilir. Avrupa Alevi Birlikleri Federasyonu’nun böyle bir kapasiyteye sahip olduğunu düşünüyorum. Biz bağımsız olarak kendi üniversitelerimizde akademik çalışmları yapıyoruz. Burada bir sınır yok. En üst düzeyde yapılacak teolojik tartışmalar yada tarih tartışmaları aynı düzeyde aynı yerde yapılıyor. Yani birlikte tartışıp karar vermemiz gerekir. İyi bir alevi olmak için, sonuçta hepimiz sıradan bir Aleviyiz. İlle de herşey bilmemiz gerekmiyor. Tabii ki dostumuzu düşmanımızı bileceğiz. Ama bunu zaten biliyoruz. Bu akademik tartışmaları, İnanç kurulu gibi. Sağlıklı bir akademik kurul olabilir. Ve emin olun ki, bir çok akademisyen bunu gönüllü olarak yapabilir. Alevi örgütlerine politika geliştirebilir. Öneri geliştirebilir. Nasıl örgütleneceğinizi, bu eğitim proğramalrını nasıl yapacağınıza dair size model geliştirebilir. Yani örgütleme için yöntemi değiştirmemiz gerekiyor. Herkesin güveneceği sistem olacak. Komisyon olacak. Komisyonda çok güvenilir kişiler olacak. Paranın kimden geldiği, kime ne kadar gitmişi kontrol etmemiz gerekir. Öğrencilere burs olarak verilecek paralar konusunda aklımızdan en ufak bir soru geçmemeli’’ dedi.

Türkiye’deki Alevi dernekleri referans olacak durumda değildir.

Türkiye’deki Alevi dernekleri, referans olacak durumda değildir diyen Prof. Dr. Bedriye Poyraz, ‘Bu anlamda sadece Serçeşme derneğinin burs verdiğini biliyorum. Avrupa ile de iletişim içinde olduğunu biliyorum. Ona güveniyorum. Onlar bir sistem geliştirmişler. Geniş bir burs komisyonunun oluşturulması gerekir. Paranın nasıl geldiği, öğrencinin nasıl seçildiği, kime verildiğinin şeffaf bir şekilde, yüzde yüz bir şekilde yapılması gerekir. Aksi taktirde iş ciddi bir şekilde yürümez. Serçeşme, bu konu da iyi şeyler yapıyor. İlk Alevi Enstitüsü kuranlardan biriyim. Hacı Bektaş-ı Veli Vakfını kuruduk. Çok ciddi çalışmalar yaptık. O zaman biz ne dediysek onlarda onu yaptılar. Eşit yurttaşlık meselesini ilk biz kaleme aldık. Politiklarını, devletle nasıl mücadele edeceklerini konusunda seve seve yaptık. Her hafta Alevilikle ilgili konferanslar düzenledik. İlk defa Üniversite Alevilikte kadın konulu konfernas verdim ve geniş katılım oldu. Ama Türkiye’deki Alevi örgütleride bizimle çalışmak istemiyorlar. Çünkü şeffaf değiller.’’

 Ali içimizde oturuyor.

Korkmayın. Bundan daha önemlisi Aleviliğin Batıni’sini öğrenmemiz gerekiyor. Aleviliğin mistisizmi öğrenmeniz gerekiyor. Bunu öğrendiğiniz zaman zaten Aleviliğin Ali’siz olmayacağını kavramış olursunuz. Sonuçta farklı farklı okumalar, farklı farklı yorumlanmalar olabilir. Kimseye birşey dayatamayız. Bu bir inanç sorunudur. İnsanlar nasıl inanmak istiyorlarsa öyle inansınlar’ ifadesini kullandı.

Alevi Kültür Merkezi Duisburg ve Çevresi Başkanı Cemal Şen, ”Sevgili dedeler, sevgili canlar hoş geldiniz, sefa geldiniz. iyi ki geldiniz. Çok güzel bilgilendik. Güzel bir sunum oldu. Bize anı olarak kalacak. Herkes ne lazımsa onu alıp eve gidecek. Teşekkürler.’’ Soru cevap şeklinde devam eden panel ve konuşmaların arasında bağlamasıyla Barış Şahin, deyişlerle eşlik etti.