Merkel’e tarihi görev

HABER MERKEZİ – Temmuzdan itibaren AB dönem başkanlığını üstlenecek olan Almanya Başbakanı Angela Merkel, virüsle mücadele ve AB’yi düze çıkarma politikalarına kaptanlık edecek. Başlangıçta tıkanan “Next Generation EU” adlı proje, Almanya Başbakanı Angela Merkel’in yeşil ışık yakması sayesinde gerçekleşti. Merkel, Corona virüsü ile mücadele, AB’nin 7 yıllık bütçesi ve AB’yi krizden düze çıkarma politikalarının tümünü AB

SADIK DURAN 29 Mayıs 2020 GÜNDEM

HABER MERKEZİ – Temmuzdan itibaren AB dönem başkanlığını üstlenecek olan Almanya Başbakanı Angela Merkel, virüsle mücadele ve AB’yi düze çıkarma politikalarına kaptanlık edecek.

Başlangıçta tıkanan “Next Generation EU” adlı proje, Almanya Başbakanı Angela Merkel’in yeşil ışık yakması sayesinde gerçekleşti. Merkel, Corona virüsü ile mücadele, AB’nin 7 yıllık bütçesi ve AB’yi krizden düze çıkarma politikalarının tümünü AB Komisyonu’nun Alman başkanı Ursula von der Leyen ile birlikte yönetecek.

AB bütçesine katkıların ülkelerin nüfusları oranında artırılarak 750 milyar Euro ek hibe ve borç yardımı yapılması kararı alındı. AB bu ek yardımla krize karşı vuruş gücünü 1 trilyon 850 milyar Euro’ya çıkardı. 27 üye ülkenin büyümesine 2021-2022 arasındaki dönemde 1,75; 2024’te ise 2,25 puan eklenmesi planlanıyor.

Bu yardımlar öncelikli olarak, kamu reformu ve yatırımlarına doğrudan destek şeklinde yapılacak. Başka bir deyişle “iyileşme ve dayanıklılıkların” kolaylaştırılması başlığı altında, 310 milyarı hibe, 250 milyarı da kredi olmak üzere toplam 560 milyar Euro kaynak ayrılacak.

Eğer üye ülkeler tüm koşulları karşılıyorsa öncelik Corona virüsünden en çok zarar gören kırılgan bölgelere aktarılacak. Her hükümet bir yatırım planı sunacak ve bu planın AB’nin özellikle çevreci ve dijital öncelikler politikalarıyla uyumlu oluğunu gösterecek. Kabul edilen projeler çerçevesinde, tarımdan, turizm ya da enerjiye kadar pek çok sektör desteklenecek.

Aslan payı en çok etkilenen İtalya ve Fransa’nın

Plan AB ülkelerinin parlamentoları ve Avrupa Parlamentosu tarafından onaylanırsa, pastadan aslan payını 173 milyar Euro ile İtalya, 140 milyar Euro ile İspanya alıyor.

Fransa, 39 milyar, Almanya 29 milyar, Hollanda 7,5 milyar, Avusturya da 4 milyar Euro pay alacak. Hükümetler ve şirketler 2021’den itibaren sübvansiyonları almaya başlayacak.

Kilidi Almanya Başbakanı Merkel açtı

Corona krizinin Avrupa’da en çok vurduğu İtalya, İspanya ve Fransa, borçların ortak havuzdan ödenmesini savunmuş, aksi taktirde AB’nin darmadağın olacağı uyarısında bulunmuştu. Başlangıçta bu talebe karşı Avrupa içinde büyük bir “kuzey ülkeleri kampı” oluştu. Brexit sonrası İngiltere’den boşalan liberal boşluğu doldurmak isteyen Hollanda, İsveç, Avusturya ve Danimarka’nın da desteğiyle, AB ülkelerinin kriz nedeniyle artan borçlarının tüm üyeler tarafından ortak ödenmesine şiddetle karşı çıktı.

Liderlerin kriz sürecinde gerçekleştirdiği iki ayrı zirvede, “Tutumlu 4’lüler” diye de anılan bu ülkeler krizin başında Almanya lideri Angela Merkel’in de desteğini almayı başarınca, krize verilecek ekonomik yanıtta uzlaşamadı. Ancak beklenmedik şekilde tarafını değiştiren Merkel, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ile düzenlediği ortak basın toplantısında, AB’nin krizden çıkması için borçların ortak ödenmesini kabul ettiğini açıkladı.

Merkel AB’nin borçlarını Almanlara ödetmeyi neden kabul etti?

Berlin’de olduğu kadar diğer AB başkentlerinde de herkes aynı soruyu soruyor: Bugüne kadar Alman halkının çıkarlarını sert bir şekilde koruyan ve diğer AB ülkelerine bütçe açıkları konusunda tavizsiz baskı yapan Merkel, nasıl oldu da İtalya’nın borcunun Alman vergi mükellefleri tarafından ödenmesini kabul etti?

Avrupa medyası, bu sorunun yanıtını iki genel başlık altında topluyor. Birincisi, 4 dönemdir Başbakanlık yapan ve Corona krizi yönetimiyle yeniden hem kendi ülkesinin hem de Avrupa’nın en güçlü lideri olmaya başlayan Merkel’in psikolojisi. İkincisi ve daha da önemlisi, Merkel ve daha geniş anlamda Almanya’nın Avrupa’daki siyasi hedefleri.

Berlin’de, Hristiyan Demokrat Birlik Partisi’nin (CDU) muhafazakar kanadının yanısıra, liberal Hür Demokrat Parti (FDP) ve aşırı sağcı Almanya İçin Alternatif Partisi’nin (AfD)eleştirilerine rağmen Merkel, bu tabu yıkan karar etrafında çoğunluğu oluşturmayı başardı.

Alman Der Spiegel dergisinde yer alan bir anket, Almanlar’ın yüzde 51’inin, “borçların yüzde 25’ini Almanların ödemesini öngören planı” desteklediğini gösteriyor. Merkel, 180 derecelik dönüşünün sağlam gerekçelerini önce kendi ekibine anlatarak başladı. “Bu olağanüstü dönemde olağanüstü önlemler alınmazsa, AB’nin yoluna devam edemeyeceğini” savundu.

Bu süreçte, ulusal basının büyük bir kısmı Merkel’in AB’ye tanıdığı bu şansı olumlu karşıladı. Yeşiller Partisi ve Sosyal Demokrat Parti (SPD) büyük destek verdi. CDU içinde plandan endişe duyan bir bölümse sessiz kalmayı tercih etti.

Corona salgınına kadar AB içinde attığı her adımda ortak politikaları savunmayan Merkel, 2008 mali krizi sırasında Yunanistan’a yardım planına yeşil ışık yakmadan önce Federal Meclis’in desteğini alarak Almanya’nın ulusal çıkarlarının titiz temsilcisi oldu.

Fransa’da hükümet ve diplomatlar, Almanya’nın bu konuda kendilerine destek vermesini beklemiyordu. Sorbonne konuşmasında AB’yi yenilemeyi hedefleyen Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Merkel’den beklediği desteği göremeyince büyük bir hayal kırıklığı yaşamıştı.

Corona virüsü sebebiyle ölümlerin binlerle ifade edilmeye başlanmasına rağmen, Macron “birlik” çağrısı yaparken, Merkel sessizliğini sürdürdü. Bunun üzerine Avrupa’da özellikle İtalya’dan Almanya’ya karşı çok sert eleştiriler yükselmeye başladı. Roma, AB ülke borçlarının ortak havuzdan ödenmesini öngören “Corona tahvillerine” karşı çıkan Berlin’i “bencillikle” suçladı. (WOA)