Merkel sözünü tutmadı

NSU sanıklarının Münih Eyalet Yüksek Mahkemesi’nde  yargılandıkları davada artık sona gelinse de, terör hücresinin karanlık bağlantıları hakkında birçok soruya halen yanıt bulunabilmiş değil. Polis ve istihbarat teşkilatlarının aşırı sağcı çevrelerde çok sayıda muhbir bulundurmalarına rağmen, 2000-2007 yılları arasında işlenen cinayetleri engellemekte başarısız olmaları, NSU üyelerini yakalayamamaları da tartışma konusu olmaya devam ediyor. Davanın müdahil avukatlarından

MEHMET DEMİR 14 Kasım 2017 GÜNDEM

NSU sanıklarının Münih Eyalet Yüksek Mahkemesi’nde  yargılandıkları davada artık sona gelinse de, terör hücresinin karanlık bağlantıları hakkında birçok soruya halen yanıt bulunabilmiş değil.

Polis ve istihbarat teşkilatlarının aşırı sağcı çevrelerde çok sayıda muhbir bulundurmalarına rağmen, 2000-2007 yılları arasında işlenen cinayetleri engellemekte başarısız olmaları, NSU üyelerini yakalayamamaları da tartışma konusu olmaya devam ediyor.

Davanın müdahil avukatlarından Aziz Sarıyar, DW Türkçe’ye yaptığı değerlendirmede, kurban yakınlarının gerçekleri öğrenmek istediğini, ancak baş sanık Beate Zschaepe ve devletin iç istihbarat kurumunun bunları gizlemeye çalıştığını söylüyor.

Sarıyar, “Düğümü tek çözebilecek olanlar  baş sanık Beate Zschaepe ve Anayasa Koruma Teşkilatı. Bu ikisinden biri konuşmadığı sürece biz gerçekleri asla öğrenemeyeceğiz”

Merkel ne demişti

“Almanya Federal Cumhuriyeti’nin Şansölyesi olarak size söz veriyorum: Cinayetleri aydınlatmak, bunlara yardımcı olanları ve arka plandaki isimleri ortaya çıkarmak ve tüm failleri hak ettikleri şekilde cezalandırmak için elimizden gelen her şeyi yapıyoruz.”

Almanya’da 2000-2007 yılları arasında farklı eyaletlerde işlenen cinayetlerin arkasında NSU adlı aşırı sağcı bir örgüt olduğu, 2011 yılında ortaya çıkmış, gelişmeler kamuoyunda büyük sarsıntıya yol açmıştı. Güvenlik birimlerinin bu cinayetleri önleyememesi, aşırı sağcı NSU çevresinde çok sayıda muhbir bulunmasına rağmen bu hücrenin uzun yıllar boyunca ortaya çıkarılamaması tartışmalara neden olmuştu.

Aileleri ve avukatlar tepkili

NSU’nun ortaya çıkmasının üzerinden 6 yıl geçmesine rağmen, cinayetlerin üzerindeki sis perdesinin  tümden kaldırılamaması, ailelerin birçok soruya yanıt alamaması eleştirilere yol açıyor.

Müdahil avukatlar, meclislerdeki araştırma komisyonu üyesi milletvekilleri ve göçmen kuruluşlarının temsilcileri NSU’nun sadece 3 kişilik bir hücre olamayacağını, soruşturmanın genişletilmesi gerektiğini savunuyor.

Müdahil avukatlardan Yavuz Selim Narin de, NSU cinayetlerinin önlenmesi ve terör hücresi üyelerinin yakalanmasında başarısız olan güvenlik yetkilileri hakkında soruşturma açılmamasını eleştirmişti.

Avukat Narin, Münih’teki davanın tamamlanmasının ardından gerçeklerin ortaya çıkması için her türlü yasal yolu kullanacaklarını, gerekirse AİHM’e gideceklerini açıklamıştı.

2000-2007 yıllarındaki cinayetlerde, Enver Şimşek, Abdurrahim Özüdoğru, Süleyman Taşköprü, Habil Kılıç, Mehmet Turgut, İsmail Yaşar, Teodoros Boulgarides, Mehmet Kubaşık, Halil Yozgat ve polis memuru Michele Kiesewetter kişiler öldürüldü.

4 Kasım 2011’de, aşırı sağcı çevrelerden Uwe Mundlos ve Uwe Böhnhardt’ın başarısız bir banka soygununun ardından saklandıkları karavanda ölü bulunmaları, gerçeklerin ortaya çıkmasını sağlayan gelişmeleri tetikledi.

Yıllardır Uwe Mundlos ve Uwe Böhnhardt ile birlikte polisten kaçan Beate Zschaepe, Zwickau’da üçlünün uzun süre yaşadığı evi ateşe verdikten sonra 8 Kasım’da güvenlik kuvvetlerine teslim olmuştu.

ÖNE ÇIKANLAR