Merkel hakkında bilmedikleriniz

“Dünyanın en güçlü kadını”, özel hayatı konusundaki ketumluğuyla da ünlü. Döner tutkusundan alışveriş listelerine, ilk evliliğinden saçlarındaki mucizevi dönüşüme Merkel’in bilinmeyenlerini sizler için araştırdık. Merkel 17 Temmuz 1954 tarihinde Hamburg’da doğmuş. Çocukluk ve gençlik yılları ise o dönem, Doğu Almanya olarak da bilinen Demokratik Almanya Cumhuriyeti (DDR) sınırları içinde yer alan Brandenburg’un Templin kentinde geçmiş.

PANORAMA - NEWS 25 Eylül 2017 GÜNDEM

“Dünyanın en güçlü kadını”, özel hayatı konusundaki ketumluğuyla da ünlü. Döner tutkusundan alışveriş listelerine, ilk evliliğinden saçlarındaki mucizevi dönüşüme Merkel’in bilinmeyenlerini sizler için araştırdık.

Merkel 17 Temmuz 1954 tarihinde Hamburg’da doğmuş. Çocukluk ve gençlik yılları ise o dönem, Doğu Almanya olarak da bilinen Demokratik Almanya Cumhuriyeti (DDR) sınırları içinde yer alan Brandenburg’un Templin kentinde geçmiş. Yengeç burcu. Sade, abartısız tarzı, mütevazı ve soğukkanlı duruşu, tutumluluğu, ama en önemlisi özel alanına ördüğü zırhla tanınan bir isim. Siyasi konularda paragraflar dolusu cümleler kuran Merkel’in, kendisine yönelik özel sorular ya da duygusal durumlar karşısında hazırlıksız yakalandığına, kelimelerle boğuştuğuna gazeteciler ve kamuoyu defalarca tanık olmuştur. Merkel’in özel hayatıyla ilgili bilinenler, ender olarak medyanın sorularına verdiği yanıtlarla sınırlı. İşte dünyanın en güçlü kadınıyla ilgili arayıp tarayıp bulduklarımız ve sorularınızın yanıtları.

Dörtte bir Polonyalı

Kasner soyadıyla doğan Angela Dorothea, bir Protestan rahibin kızı. Büyükbabası ise ismini 1930 yılında Kasner olarak değiştirmiş, Kazmierczak soyadlı Alman kökenli bir Polonyalı. Angela Merkel 1995 yılındaki bir açıklamasında babasının Polonya kökenli olduğunu söylemiş, 1999 yılında Spiegel dergisine verdiği bir mülakatta “Dörtte bir Polonyalıyım” demişti.

İlk eşi: Bir gün eşyalarını topladı, gitti

Genç Angela, 1973 yılında üniversitede fizik öğrenimi görmek üzere Leipzig kentine taşınıyor. Hemen bir yıl sonra tanıştığı üniversiteden arkadaşı Ulrich Merkel ile 1977 yılında, 23 yaşındayken evleniyor. Bu evlilikle ilgili en önemli bilgiler, Ulrich Merkel’in 2004 yılında Focus dergisine verdiği mülakattan. Ulrich Merkel, eski eşinin 2005 yılında Başbakan olmasının ardından bir daha medyaya mülakat vermiyor.

Genç fizik öğrencileri Ulrich ve Angela’nın ilk evleri 10 metrekarelik bir oda olmuş. Banyo ve tuvaletin diğer öğrencilerle paylaşıldığı, sadece bir yatak, iki yazı masası ve bir dolaptan ibaret odaya ayda 10’ar Mark kira ödemişler.

Ulrich Merkel “Ama bize yetiyordu” diyor. 1981’de ayrılık, 1982’de de yedi yıllık evliliğin ardından boşanma gelmiş. Ulrich Merkel nasıl ayrıldıklarına dair soruyu, “Kimyalarımız artık uyuşmuyordu.

Tabii ki terk edilmek her zaman acı verir. Kaldı ki ayrılma sürpriz olmuştu. Bir gün eşyalarını toparladı ve evden taşındı. Ama arkadaşça ayrıldık” diye yanıtlıyor.

Angela Merkel’in bir mülakatta ilk evliliği ile ilgili söylediği, “Büyük bir aşk değildi. Evlendik, çünkü o dönemler herkes evleniyordu” sözü ise Ulrich Merkel’i gücendirmiş. “Bu cümlesi beni kırdı. En azından ben evlilik kararını iyice düşünerek vermiştim” diyor.

“Seninle hiçbir yere gidilemiyor”

1986 yılında doktorasını yapan Angela Merkel, aynı yıl ilk kez Batı Almanya’ya geçiyor.

1984’te tanıştığı Joachim Sauer ile 1998’de evleniyor. İlk evliliğinden iki oğlu bulunan kuantum kimyageri Sauer de Merkel gibi özel hayatıyla ilgili son derece titiz ve kamuoyu önünde görünmekten hoşlanmıyor.

Alanında dünyanın en iyileri arasında gösterilen Sauer, bilimsel çalışmaları dışındaki konularda röportaj tekliflerini kabul etmiyor. Sauer’in, Angela Merkel’in mecliste Başbakanlık için yemin ettiği üç törene de katılmaması dikkat çekmişti.

Bir keresinde süpermarket kasasında bir vatandaşın Angela Merkel’den imza istemesi üzerine Joachim Sauer’in eşine “Seninle dikkat çekmeden hiçbir yere gidilemiyor” diye şikayet ettiği söylenir.

Komünist Doğu’da bir Demokratik Uyanış

1989 sonbaharında, yani Soğuk Savaş ve Doğu Bloku’nun yaklaşan sonunun iyice hissedildiği günlerde, Merkel’in memleketi komünist Doğu Almanya’da sayısız siyasi örgüt türemeye başlamış. 9 Kasım’da Berlin duvarı yıkıldıktan bir ay sonra Merkel, bu örgütlerden biri olan ve Hristiyan demokrat bir siyasi eğilime sahip Demokratik Uyanış (Demokratischer Aufbruch) hareketine katılmış.

1990 yılında iki Almanya birleştikten sonra, Batı Almanya merkezli Hristiyan Demokrat Parti (CDU)’yla birleşen hareket, Merkel’in siyaset sahnesine attığı ilk büyük adım olarak kabul ediliyor. Merkel, ömrü boyunca bir teorik fizikçi olarak çalışmayı düşünemediğini daha gençlik yıllarındayken söylermiş.

Aşçı Merkel ve ünlü Noel ördeği

Başbakan bir kadın olunca akla ilk gelen klişe sorulardan biri de ev işleri ve mutfakla arasının nasıl olduğu. Merkel’in haftasonunda evde yemek pişirmeyi sevdiği biliniyor. 24 Aralık gecesi pişirdiği ördek, onun için Noel bayramının olmazsa olmazı. Bunte dergisine göre Başbakan cuma günleri eşine alışveriş listesi hazırlıyor ve haftasonunda eşi, iki üvey çocuğu ve torunlara bizzat kendisi yemek hazırlıyor. Merkel’in eşine kahvaltı hazırlamayı sevdiği de söyleniyor, ama

buna ne sıklıkla zaman bulabildiği bilinmiyor. Başbakan’ın Berlin’de her zaman gittiği süpermarkette bizzat alışveriş yapması, kasada kartla parasını ödemesi ve hatta alışveriş arabasını yerine geri götürmesi de Berlinliler için alışıldık görüntülerden.

Başbakanlık baş aşçısı Ulrich Kerz de Merkel’in iyi bir aşçı olduğunu belirterek, “Benim tavsiyelerime ihtiyacı yok” diyor. Kerz Bunte dergisine verdiği demeçte Merkel’in en çok salata, yerel sebze ve güveç türü yemeklerden hoşlandığını söylüyor ama en sevdiği yemeği, “Söylersem her yerde pişirir önüne koyarlar” diye kendine saklıyor.

Merkel’in saçlarındaki mucizevi dönüşüm

Merkel, başbakan olmadan önce saçlarının görünümü nedeniyle kendi parti arkadaşları dahil, acımasız eleştiriler ve alaycı ifadelere maruz kalmış biri. İnce telli ve basık duran saçlarının Başbakan olarak içinde bulunduğu inanılmaz tempoya rağmen artık her an bakımlı ve hacimli görünmesi pek çok kişi için bir sır. Saç, kılık-kıyafet, hatta kameralara hangi açıdan poz verip nasıl güleceğine kadar tüm ayrıntılar tabii ki profesyonel bir ekip tarafından şekillendirilmiş.

Merkel’in dış görünümündeki mucizevi dönüşümün ardındaki isimlerden biri ise Berlinli ünlü kuaför Udo Walz.

Merkel’in 2003 yılında gitmeye başladığı Walz, 2015 yılında verdiği bir mülakatta Merkel’in kuaför salonuna bizzat giderek, diğer müşterilerle aynı alanda oturduğunu belirtiyor ve ekliyor:

“Başbakan olduğunda ayrı bir yerde oturmak isteyip istemeyeceğini sordum. Ama ayrı oturmak istemedi.” Walz şöyle devam ediyor: “Hep yanında bir bayanla geliyor. Resmi ziyaretlerde vs. makyajını ve saçını o bayan yapıyor. Burada kesinlikle dinlenmesini sağlamaya çalışıyoruz.

Normalde zaten hep konuşmak zorunda. Bir de kuaförle konuşması gerekmiyor. Bu nedenle kendisiyle konuşmuyoruz, müşteriler onunla fotoğraf çektirmek istediğinde izin vermiyoruz.”

Merkel, Brigitte dergisine verdiği bir mülakatta, “Dış görünüşüne dikkat eden biri olup olmadığı” sorusu karşısında, “Tabii ki ben de ne giydiğime dikkat ediyorum” deyip espriyi yapıştırıyor: “Artık saçlarım hakkında ileri geri konuşulmadığı için kendimi daha iyi hissediyorum.”

Rengarenk ceketlerin sırrı

Erkekler ve koyu renk takım elbiselerin hakim olduğu dünya siyaset sahnesinde Merkel turuncu, pembe, yeşil, mavi ceketleriyle dikkat çekiyor. Merkel’in rengarenk, üç düğmeli, yuvarlak yaka ceketleri Hamburglu tasarımcı Bettina Schönbach’ın imzasını taşıyor. Merkel 2005 yılından beri Schönbach’a sipariş veriyor. Eşinin de bazen kıyafetseçimlerinde fikir verdiği biliniyor.

Merkel alışverişten hoşlanmıyor ve pratik şeyleri tercih ediyor. Stern dergisine göre alışveriş kaçınılmaz olduğunda ise Anna von Griesheim gibi Berlin’deki şık butikleri tercih ediyor.

Merkel özel hayatıyla ilgili ender açıklamalarından birinde, ayakkabı alırken önce internetten baktığını söylemiş, “Ama bazen mağazaya gidip oturup ayakkabı denediğim de oluyor” demişti.

Opera tutkusu

Eşi Joachim Sauer ile en sevdikleri etkinliklerden biri opera. Çift, 19’uncu yüzyılın ünlü Alman bestecisi Richard Wagner’in mirası olan Bayreuth Müzik Festivali’nin de en sadık katılımcılarından olarak biliniyor.

Merkel’in Berlin’de kendi partisinden Maliye Bakanı Wolfgang Schäuble ile sinemada, parti meclis grubu başkanı Volker Kauder ile tiyatroda görülmüşlüğü de var. Merkel’in en sevdiği filmin eski Doğu Almanya’nın kült filmi, trajik bir aşk hikayesini konu alan “Legende von Paul und Paula” olduğu biliniyor.

Gevşemek için ne yapıyor?

Merkel’e fırsat buldukça en sık sorulan soru, yoğun iş temposundan nefes almak için ne yaptığı. Başbakan bir mülakatında evde erikli turta yapmaktan hoşlandığını söylemişti. Ya da pazar günü öğleden önce boş zamanı olduğunda hafta içi okuyamadığı gazete makalelerini klasik müzik eşliğinde okumak, bir saat hava almaya yürüyüşe çıkmak, bazen de sadece pencereden dışarıya bakmak…

Merkel her yıl eşiyle birlikte tatile çıkıyor. Ama çift, sıcak kumsallar yerine genelde saatlerce uzun yürüyüşler yaptıkları Güney Tirol gibi aktif doğa seyahatlerini seviyor.

Merkel’in döneri çok sevdiğini ve Almanya’da yaygın olduğu üzere envai çeşit soslarla değil, Türk usulü yemeyi sevdiğini biliyor muydunuz?

Merkel, Berlin Duvarı’nın yıkılışı sonrasında ilk alışverişini bir dönercide yaparak, bir döner sandviçe 4,5 Mark ödemiş. Başbakanlığı öncesinde CDU Genel Başkanı olduğu dönemde haftada bir döner yemeye, Berlin’de bir dönerci dükkanına gidermiş.

Dükkan sahibi Berliner Zeitung’a yaptığı açıklamada, “Bayan Merkel dönerini hep biz Türklerin yediği gibi yer. Yani sossuz; sadece et, yeşillik, soğan ve domatesle” diyor. Merkel ek olarak dönerin içine beyaz ve kırmızı lahana salatası da koydururmuş.

Ve Merkel ile ilgili pek bilinmeyenlerden birkaç kısa not:

Bunte dergisine göre Merkel küçükken buz patencisi olmak istermiş.

Eskiden günde bir paket sigara içermiş, sigarayı 1993 yılında bırakmış.

Berlin Duvarı’nın yıkıldığı sırada saunadaymış.

Ve dünyanın en güçlü kadınının en korktuğu şeylerden biri korunaksız bir şekilde dışarıda fırtınaya yakalanmakmış. Kaynak: DW