Jessica Lane, beş aylık hamileyken doktorlar omzundaki ve kolundaki ağrının hamilelikten kaynaklanan gerginlikten dolayı oluşan kas ağrısı olduğunu söylediler. Ancak doğumdan beş hafta sonra, bebeğinin araba koltuğunu taşırken bir çıtırtı duydu. Bunun için doktora gittiğinde 31 yaşındaki yeni anne kemik kanseri olduğunu öğrendi.
Jessica Lane’in Mart 2022’de oğlu Theo’ya hamileyken kolunun sol üst tarafında ve omzunda dokunulduğunda sıcak olan ve hareket etmesini zorlaştıran garip bir ağrı hissetmeye başladı. Doktora gittiğinde Jessica’ya bunun hamilelik sırasındaki kas ağrılarıyla ilgili olabileceği ve doğumdan sonra muhtemelen ağrılarının azalacağı söylendi.
Daily Mail’e konuşan Jessica “Ağrılarım dayanılmazdı ve kimsenin ne kadar kötü olduğuma inandığını sanmıyorum” dedi. 4 ay sonra bebeği Theo’yu dünyaya getirdi ancak ağrıları geçmemişti.
Jessica, doğumdan beş hafta sonra Theo’nun koltuğunu arabaya yerleştirmeye çalışırken tüm gücüyle itti ve üst kolunda onu acı içinde bırakan korkunç bir ‘çıtırtı’ duydu. Acıdan ağlayarak sağlık görevlilerinden yardım istedi ama eve gelen sağlık görevlileri ona sadece ağrı kesici verdiler.
“Çok sevimliydiler ama kolu kırılmış biri gibi göründüğümü düşünmediler, muhtemelen ciddi bir kas ağrısı yaşadığımı düşündüler. Gerçekten acıdığını söyleyerek neredeyse onları kolumun kırık olduğuna inandırmaya çalıştığımı hatırlıyorum, ancak öyle olduğunu düşünmediler ve bazı ilaçların ağrımı azaltmaya yardımcı olacağını düşündüler.” diyen Jessica görevlilerin söylediği gibi ağrı kesici almaya başladı. Tabii ilaç aldığı için emzirmeyi bırakmak zorunda kaldı ve doktorunu tekrar ziyaret etmeden önce yaklaşık bir hafta boyunca kırık bir kolla yaşamaya çalıştı.
O bir hafta boyunca acı çeken, sol kolunu kullanması gerektiren aktiviteleri yaparken acıdan ağlayan Jessica’nın günler sonra röntgeni çekildi. Yapılan taramalar sonunda kolda bir kemik olan humerusunun gerçekten de kırıldığı tespit edildi. İşin tuhaf tarafı bu kemik herhangi bir dış faktörden ziyade, yaklaşık bir fincan tabağı genişliğinde 13 cm uzunluğunda bir kemik tümörünün baskısından kaynaklanmıştı.
O yılın Eylül ayında kendisine bir tür kemik kanseri olan osteosarkom teşhisi kondu. Osteosarkom olarak da bilinen bu hastalıkta, hastaların sadece yarısı tanı konulduktan beş yıl sonra hayatta kalabiliyor ve Jessica gibi pek çoğu da ilk kez bir kemikleri kırıldığında teşhis ediliyor.
Jessica, kanser teşhisi aldıktan sonra yaşadığı duyguları şu sözlerle dile getirdi:
“Tümörü bulduklarında, tümör humerus kemiğimin neredeyse tamamını kaplıyordu ve tümörün yarattığı baskı nedeniyle kemiğim kırıldı, koptu. Kanser olduğumu duyunca yıkıldım. Böyle bir şey beklemiyordum, dünyam başıma yıkılmıştı.”
Ameliyatla alındıktan sonra Jessica yoğun bir kemoterapi görmek zorunda kaldı ve bu da onu yatalak hale getirdi. Bir noktada hayati tehlikesi olan sepsisle mücadele etmek zorunda kaldı.
Doğum gününü ve planlanan düğün gününü hastanede geçiren Jessica, hastanedeyken gerçekten çok kötü olduğunu, yoğun bakımda birilerinin birkaç kez onu görmeye geldiğini hatırladığını söyledi ve ekledi: “Bunu atlatmam lazım, çünkü evde bir oğlum var diye düşündüm ve iyi ki de atlatmışım çünkü şu anda hala buradayım.”
Hastane süreci sonrası rutin bir tarama sırasında kolunda daha fazla tümör bulunduğunda bir darbe daha aldı. Gözyaşlarına boğuldu ve “yine mi, bu nasıl tekrar olabilir?” diye düşündü.
Mayıs 2023’te doktorlar hayatını kurtarmak için kolunu kesmeleri gerektiğini söylediler ancak bunu duyduğunda hiç tereddüt etmedi. En büyük korkusunun, oğlu Theo’ya neden onsuz büyümek zorunda kalabileceğini açıklamak zorunda kalma fikri olduğunu, oğlunun annesi olmadan büyümeyi hak etmediğini ifade eden Jessica, tüm bu yolculuğun onu daha güçlü ve dirençli bir insan yaptığını, hayatın ne kadar değerli olduğunu fark etmesini sağladığını söyledi.
“Tüm dünyam yeniden altüst oldu çünkü sonsuza kadar değişecektim ama bu hayatımı kurtaracaksa tabii ki kolumu alın.” diyen Jessica’nın amputasyon operasyonu başarılı oldu. Hala hayalet uzuv ağrısı ve hissi yaşamaya devam etse de iyileşme sürecinde çok yol kat ettiğini düşünüyor.
“Bağımsızlığımı çok fazla kaybettim ve hala kendi başıma nasıl yapacağımı bulmaya çalıştığım pek çok şey var” diyen Jessica eğer aklınıza koyarsanız, her zaman devam edebileceğinize inanıyor.
Şimdi daha erken teşhisi teşvik etmek amacıyla kemik kanseri konusunda daha fazla farkındalık için kampanya yürütüyor ve bu amaçla Kemik Kanseri Araştırma Vakfı ile birlikte çalışıyor.
Jessica herkesin kemiklerde ve yumuşak dokularda gelişen kanserler hakkında daha fazla bilgi sahibi olması gerektiğini çünkü maalesef kendi durumunun benzersiz olmadığını ve herkesin başına gelebileceğini biliyor.
“Bir şeylerin yanlış gittiğini düşünüyorsanız sesinizi yükseltin ve ulaşabileceğiniz insanlar olduğunu bilin. Bunu tek başınıza yaşamak zorunda değilsiniz” diyen Jessica’nın ironik bir şekilde, tedavi gören hastalar için kemoterapi kitleri üreten bir işletmesi var. Bu nedenle kanserle yaşamanın zorluklarını çok iyi biliyor.
Kemik Kanseri Araştırma Vakfı’nda araştırma ve bilgilendirme direktörü olan Zoe Davison, birincil kemik kanserinin fark edilmesi zor olabilen nadir bir hastalık olduğunu, hayır kurumu olarak sağlık çalışanlarıyla iş birliği içinde çalıştıklarını, böylece uyarı belirtilerini tespit edip doğru ve zamanında sevk yapabilecek bilgi ve donanıma sahip olduklarını söyledi.