Kerbela, insanlığın adeta dönüm noktasıdır

Muharrem Orucu nedir? Bu oruç neden tutulur? Muharrem orucunun tarihi Âdem peygambere kadar gider. Hz. Muhammed de Muharrem orucu tutmuştur. Muharrem orucu, insanın kendi iç benliğine yönelmesi, yanlışlarını-doğrularını, eksilerini-artılarını hesaplaması ve bütün bunların sonucunda daha iyiye, doğruya, güzele yönelmesine davettir. Nefsini terbiyeye, Hacı Bektaş Velininde buyurduğu gibi nefsini bilmeye vesiledir oruç. Muharrem orucu biz Aleviler

REMZİ KAPTAN 16 Ağustos 2020 GÜNDEM

Muharrem Orucu nedir? Bu oruç neden tutulur?

Muharrem orucunun tarihi Âdem peygambere kadar gider. Hz. Muhammed de Muharrem orucu tutmuştur. Muharrem orucu, insanın kendi iç benliğine yönelmesi, yanlışlarını-doğrularını, eksilerini-artılarını hesaplaması ve bütün bunların sonucunda daha iyiye, doğruya, güzele yönelmesine davettir. Nefsini terbiyeye, Hacı Bektaş Velininde buyurduğu gibi nefsini bilmeye vesiledir oruç. Muharrem orucu biz Aleviler için Âdem peygamberden başlayarak bütün peygamberlerin yerine getirdikleri bir ibadettir. Bunun yanı sıra başta Hz. Hüseyin olmak üzere On İki İmamların şahadetlerinden dolayı aynı zamanda bir yas’tır. Bundan dolayıdır ki Muharrem orucunun diğer bir adı da Yass-ı Matemdir, 12 İmam Oruç’udur. Aleviler olarak Muharrem orucu ile Hz. Adem’den günümüze gelen bir ibadeti yerine getirirken aynı zamanda Hz. Hüseyin`in şahsında Ehlibeyte, Ehlibeytte temsilini bulan insanlık değerlerine bağlılığımızı yineliyoruz. Yezide ve yezitte sembolleşen bütün kötülüklere de lanet ediyoruz. Muharrem orucu, bütün bu özellikleriyle biz Aleviler için önemli bir ibadettir. 

Muharrem Orucu nasıl tutulur?

Kurban Bayramının 1. gününden başlayarak 20 gün sayılır. 20. günün akşamı Muharrem Orucu için niyet edilir ve oruç başlar.

Niyet edildikten sonra gün doğumu ile gün batımı arasındaki sürede hiç bir şey yenilmez ve içilmez. Gün batımı ile oruc açılır. Oruç süresince (12 gün boyunca) düğün,nişan,sünnet ve benzer törenler/etkinlikler yapılmaz, kurban kesilmez, et yenilmez, Kerbela Şehitleri’nin çektikleri susuzluğu hissetmek için mümkün oldukca su içilmez (Su saf olarak içilmemektedir.

Vücudun su ihtiyacı yenilen yemeklerden, çay,kahve,meşrubat,meyve suyu,ayran gibi sıvı içeceklerden karşılanır). Muharrem orucunun on ikinci gününden sonra ise On iki İmamlar ‘in ve bu yolda şehit olan bütün canların anısına on iki çeşit/veya daha fazla gıdadan oluşan Aşure Çorbası pişirilerek o yılki Muharrem Orucu noktalanır.

Muharrem orucu hakkında genel bilgiler verdiniz. Bu genel bilgilerin ışığında bazı hususların daha iyi bilinmesi için biraz daha ayrıntılı bilgiler verebilir misiniz?

Her şeyden önce bizlerin inancı olan Alevilikte samimiyet esastır. Muharrem orucuna da samimiyet ilkesi çerçevesinde yaklaşmalıyız. Orucumuzu bazı çıkar hesapları ile tutmamalıyız. Yine biçimsel bir kuralı yerine getiriyor olmak için tutmamalıyız. Muharrem orucunda gönüllülük esastır. Kişi kendi özgür iradesi ve bilinciyle oruç tutmalıdır. Dayatma, baskı, zorlama biz Alevilerin inancına aykırıdır. Orucumuzda samimiyet esastır. Bu çerçevede orucumuzu tutarken kesin kes sağlığımıza zarar verecek şekilde tutmamalıyız. Hiçbir cana kıymamak maksadıyla on iki gün boyunca -oruç tutalım veya tutmayalım- et yememek gerekiyor. Yaşamımızın bütününde küfür, şiddet, nefret, öfke, kıskançlık, kin ve daha benzer olumsuz duyguların ve bu duyguların davranış halini almasına izin vermemeliyiz. Muharrem orucu bu kurallara daha bir dikkat etmemiz gereken özel ve anlamlı günlerdir. Bu günlerde daha dikkatli olarak bu tür olumsuzluklar varsa yaşamımızdan, kişiliğimizden çıkarıp atmalıyız. Oruçlarımızı açtıktan sonra yine aşırıya kaçmamamız gerekiyor. Mümkün olduğunca, sağlığımızı ve bünyemizi de düşünerek az tüketmeliyiz. Yine sağlığımıza dikkat ederek mümkün olduğunca sade su içmemeye özen göstermeliyiz. Bunun yerine meyve suyu, ayran, çay ve benzer içeceklerle su ihtiyacımızı giderebiliriz. Düğün, nişan ve daha başka eğlencelerden uzak durmalıyız. Muharrem orucu bizler için aynı zamanda bir yastır. İmam Hüseyin’in acısını yüreğinde hissedenler, Celal Abbas’ın kolundan akan kanın kendi yüreklerinde aktığını hissedenler doğal olarak eğlenemezler. Bunların dışında temizliğe büyük önem vermeliyiz. Bizlerle aynı ortamı paylaşan farklı inançtan insanların hassasiyetlerini dikkate almalıyız. Bu noktada bir yandan inancımızı yaşarken diğer yandan bazı biçimsel kurallar yüzünden insanların bize, dolayısıyla inancımıza tepki duymalarını engellemeliyiz. Bu samimi duygu ve düşüncelerle oruç tutan cümle canların oruçları kabul olsun.

Kerbela ne anlama geliyor?

Kerbela günümüzde Irak sınırları içinde yer alan bir bölgenin/kentin adıdır. Kerbela’yı önemli kılan; Hz. Muhammed’in torunu, Hz. Ali’nin oğlu üçüncü İmam, İmam Hüseyin’in 680’de Emevi halifesi Muaviye oğlu Yezid’in askerleri tarafından Kerbela’da şehit edilmesidir. Bu insanlık dışı katliam tarihe “Kerbela Olayı” olarak geçmiştir. Kerbela olayı aradan asırlar da geçse unutulmayacak kadar derin, anlamlı, öğreticidir.

Kerbela, iyi ile kötünün, zalim ile mazlumun, lanetli ile kutsalın, karanlık ile aydınlığın hesaplaşmasıdır.İmam Hüseyin burada kutsallığı, mazlumu, aydınlığı temsil etmektedir. 

Aşurenin tarihi kime, kimlere dayanır? Aşure nasıl ortaya çıkmıştır? Aleviler için aşurenin anlam ve önemi nedir? Günümüzde aşure nasıl bir anlam içeriyor?

Aşure Arapça bir kelimedir (Orijinal telaffuzu aşuradır) ve on (10) anlamına geliyor. Başka bir deyimle Hicri takvimin ilk ayı olan Muharrem ayının onuncu günüdür. Bazı bilgilere göre, İslamiyetten önce, başta İsrailoğulları olmak üzere birçok halk bugün de oruç tutarlardı. Bugün de önemli ve insanlığın kaderini etkileyen, geleceğine yön veren olaylar gerçekleşmiştir. Örneğin; Âdem peygamberin tövbesinin kabul edildiği, Halil peygamberin Nemrut’un ateşinden kurtulduğu, Hz. Musa’nın kavmini Firavun’un zulmünden kurtardığı, Yunus peygamberin balığın karnından kurtulduğu, Eyüp peygamberin dertlerine şifa bulup yaralarının iyileştiği, Hz. Yakub’un oğlu Hz. Yusuf’a kavuştuğu ve gözlerinin açıldığı, Nuh peygamberin gemisinin karayı oturduğu gündür. Bütün bu önemli tarihsel gelişmelerin yanında aşureyi bizler için daha da anlamlı kılan; imam Hüseyin’in bugün şehit edilmesidir. Kerbela şehidi Hz. Hüseyin, on Muharremde şehit edilmiştir. Dolayısıyla Muharrem ayı ve bu ayda tutulan oruç ve sonrasında pişirilen aşure çorbası bizler için çok daha derin ve diğer toplumlardan farklı anlamlara sahiptir. İmam Hüseyin’in Kerbela çölünde şehit edilmesiyle Muharrem Orucu Aleviler için aynı zamanda bir Matem Orucu da olmuştur. Bununla beraber aşure çorbasınında Aleviler için anlam ve önemi diğer toplumlardan farklı olmuştur. Hz. Hüseyin, Kerbala da şehit edilmeden önce Muharrem ayında tutulan oruçtan sonra pişirilen aşure çorbası bir şenlik havasında yapılıp paylaşılıyordu. İmam Hüseyin’in şahadetinden sonraki tarihlerden itibaren ise, aşure çorbası şenlik havasından uzak bir şekilde başta Kerbela şehitleri ve 12 imamlar olmak üzere bu yolda canlarını veren bütün şehitlerin anılarına bağlılığın bir gereği olarak pişirilip dağıtıldı. Günümüzde de bu şekilde yerine getiriliyor. Aşure tatlısının çıkış noktası ile ilgili temel anlatım Nuh peygamberle ilgili olan anlatımdır. Nuh peygamberin gemisinin karaya oturmasından sonra gemide bulunan son yiyeceklerden bu tatlı çorba meydana gelmiştir. Aşurenin içinde en az 12 tane farklı bileşim olmalıdır. Bunlar genelde fındık, kuru incir, kuru üzüm, ceviz ve benzer yiyeceklerdir.

Aleviler neden İmam Hüseyin için gözyasi dökerler?

Biz Aleviler İmam Hüseyin’e, İmam Hüseyin’in şahsında temsilini bulan değerlere bağlıyız. Bizler için İmam Hüseyin kutsaldır. O, Ehlibeyttendir. Ehlibeyt ise Âdem peygamberle başlayan insanın gerçek anlamda insan olmasının davasını savunanların ulaştığı zirve noktadır. Aynı zamanda üçüncü imam olan İmam Hüseyin bu insanlık davasının savunulmasını ne pahasına olursa olsun yerine getirmiş ve bu uğurda insanlık tarihinin görmüş olduğu ender vahşetlerden birisine maruz kalmıştır. Bu vahşette ailesinden çok kişiyle beraber, ilkelerinden zerre kadar taviz vermeden, doğrularına ve temsil ettiği nurlu Ehlibeyt yoluna bağlı kalarak şehit olmuştur.

İşte bütün bu ve daha başka nedenlerden dolayı biz Aleviler için, Kerbela çölünde şehit edilen İmam Hüseyin’in anlam ve önemi dışarıdan bakanlarca anlaşılmayacak kadar derin ve içseldir. Bu derinlik ve içsellik cemlerimizde ve bizler için yass-ı matem olan ve oruç tuttuğumuz Muharrem ayında daha gözle görülür olur. Cemlerimizde ve Muharrem orucunda diğer yol önderlerimiz ile beraber İmam Hüseyin’i de anarız. Bu anmamızda mersiyeler söyler, dışarıdan bakanların hiçbir zaman hissedemeyecekleri bir samimiyetle gözyaşı dökeriz. Bu mersiyelerimizin sembol şahsiyeti İmam Hüseyindir. Gözyaşlarımız onun şahsında cümle mazlum ve haklıların, Hak yolunu savunup sahiplenenlerin çektiği acılar, yaşadıkları zulümler için akar. Bu akıtılan gözyaşlarında riya yoktur. Yapmacıklık, yüzeysellik, çıkarcılık, beklenti yoktur. Samimiyetle, içtenlikle, yalnızca yaşayanların bilebildikleri daha başka güçlü duygu ve düşüncelerle akar gözyaşlarımız. İmam Hüseyin’e gözyaşı dökmemizin birden fazla nedeni var. Bunlardan bazıları şunlardır: İmam Hüseyin, çok acımasız bir şekilde katledilmiştir. Ailesine ve soyuna çok büyük zulümler yapılmıştır. Bütün bu haksızlıkların nedeni insanlığın Ehlibeytin nurundan, Ehlibeytin verdiği doğru mesajdan mahrum kalmasını sağlamak, iktidar hırsı, sömürü, bencillik ve daha başka olumsuzluklardır. İmam Hüseyin mertliğin, hakkaniyetin, dürüstlüğün, Hak yolunun savunucusu, sadece kendisine gönül verenlerin değil, adeta insanlık için iyi erdemlerin temsilcisi ve sembolüdür. Buna karşı Yezit ise her türlü haksızlığın, zalimliğin, kötülüğün temsilcisidir. İmam Hüseyin’e dökülen yaşlar, İmam Hüseyin’in şahsında cümle iyilikleri, hakkaniyeti, güzellikleri sahiplenip içselleştirmenin, yüceltmenin sembolüdür. Ve yine cümle yanlışları, haksızlıkları, zulümleri lanetlemenin, mahkûm ve reddetmenin sembolüdür. İmam Hüseyin için dökülen gözyaşlarının en önemli nedenlerinden birisi budur. İyileri ve iyiliği yüceltmek, kötü ve kötülüğü reddetmek. İyilerden, haktan ve haklıdan yana olmak. Kötülüklere, haksızlıklara karşı olmak. Gözyaşları bunların somut ifadesidir. Gözyaşlarıyla iyilere ağlayanlar, kötüleri lanetleyenler şüphe yok ki yaşamlarında elbette bu ilkelere daha çok dikkat edeceklerdir. Son soru olarak sizin Muharrem Orucu ile ilgili olarak özel bakışınızı, bu orucu tutup tutmadığınızı sormak istiyorum.

Biz Alevilerin orucu olan Muharrem orucu ise hem oruç, hemde ibadetidir ve hemde bizler için yastır.

 

Oruç ibadeti ile yas adeta birbirinin içine geçmiş ve tamamlanmıştır. Bundan dolayıdır ki Muharrem orucunun, “12 İmam orucu, Matem Orucu, Yass-ı Matem orucu” gibi birden fazla adı vardır. Biz Aleviler Muharrem orucu tutmak ile hem oruç ibadetini yerine getiriyoruz, diğer yandan ise basta Kerbala şehidi İmam Hüseyin ve candaşları olmak üzere diğer imamlar ve onların şahsında Hakk ve hakikat yolunda yaşamlarını vermiş olan bütün canlarımızın yasını tutuyor, onlara bağlılığımızı yineliyor, onların yolundan gittiğimizin ikrarını tazeliyoruz. Zaman zaman canlarla sohbet ettiğimizde şu soru ve söylemlerle karşılaşıyoruz:

“Zaman değişti, algılar değişti, yaşadığımız coğrafya ve şartlar değişti, eskiden olduğu gibi köylerde yaşamıyoruz. Bütün bu değişimlerle beraber oruca ve yas’a bakışımızda değişti. Madem her şey değişti ve değişiyor, o halde daha bizlerin oruç tutması da yas çekmesi de gerekmiyor?”

Öncelikle herkesin düşüncesine, bakış açısına saygı duyuyorum. Kim nasıl diliyor ve istiyorsa öyle yapsın, yaşasın. Kimseyi bir şeye zorlamak, bir değeri ve doğruyu dayatmak asla kabul edilir bir şey değildir.

Bütün bunlarla beraber kimsenin kendi şahsı ve grupsal fikirlerini Aleviliğin temel doğrusu diye dayatmasına da hakkı yoktur. Alevilik vardır, Alevilik yaşanıyor ve Aleviliğin ilkeleri, erkanları, ibadet ve kuralları apaçık ortadadır. Bunlardan yola çıkarak; zamanın, coğrafyanın ve bazı kimselerin algısının değişmesi, bazı temel doğru ve değerlerin özünün değişmesini gerektirmiyor.Değişim ve gelişim ne kadar geniş ve boyutlu olursa olsun, o öz daimdir ve hep de kalıcı olacaktır. Aynı kriter benim açımdan Muharem orucu içinde geçerlidir. Muharrem orucunu tutarken diğer ibadetlerimiz gibi cennet ve cehennem hesabının kaygısına düşmeden tutmak gerekiyor. Yani cennete gitmek için oruç tutmuyoruz, cehennemden korktuğumuz içinde oruç tutmuyoruz.

Peki öyleyse neden bu orucu tutuyoruz?

Bu orucu tutuyoruz, çünkü Hakk’ın rızasının sahibi olmak için bu orucu tutuyoruz ve yine yukarıda belirttiğimiz gibi bu yola yani Hakk ve hakikat yoluna canlarını ve başlarını vermiş olan o yüceler yücesi şahsiyetlerin değerlerini sahiplenmek için, yer yüzünde zalimliğin ve kötülüğün yok olmasını istemek ve bu istemin çabasını göstermek için bunu yerine getiriyoruz. Allah’ın bizlerin orucuna ihtiyacı yoktur. İmam Hüseyin ve diğer ulularımızın bizlerin onlar için çektiğimiz yas’a ihtiyaçları yoktur. Oruca ve yas’a ihtiyacı olan bizleriz. Oruç bizler için nefsimizi terbiye etmede bir araçtır. Oruç ile salt aç kalan bedenimiz değildir. Mide orucu değildir tuttuğumuz. Nefsin orucudur, bütünlüklü olarak tutuyoruz orucu. Yani sadece mide ile değil, cümle uzuvlarımızla (varlığımızla), elimiz ve belimiz ile, düşünce ve eylemimiz ile orucumuzu tutuyoruz, tutmalıyız. Böylesi olursa oruç bir değer taşır, anlam kazanır. Birkaç saat aç kalmak ve sonrasında tıka basa yemek, bizler için oruç değildir. Yaşamın tümünde ve her anımızda oruçlu olmaktır asıl muradımız ve Muharrem orucu bunun zirve noktasıdır. Evet, yaşamın tümünde kötü davranış ve eylemlerden sakınmaktır oruç. Paylaşmak ve dayanışma göstermektir. İyilikte bulunmak, kötülüğü engellemektir oruç. Yas da aynı şekildedir.

Kerbela, insanlığın adeta dönüm noktasıdır

Bizler için Kerbela olayı ve İmam Hüseyin ile candaşlarının bu olayda şehit edilmeleri, 1400 yıl önce yaşanmış ve dünya tarihinde sayısız kez yaşanmış olan -ve halende yaşanan- sıradan bir olay değildir. Kerbela bizler için, insanlığın adeta dönüm noktasıdır. Cümle kötülük ve iyiliklerin çarpışmasıdır Kerbela.

Zalim ve haksız olanla mazlum ve hakkaniyetli olanın en zirve boyutuyla hesaplaşmasıdır Kerbela. Ve bizler işte Muharrem orucundaki yasımız ile sadece Kerbela şehitlerine ağlamıyoruz, onun şahsında cümle mazlumlara ağlıyoruz.

Lanetlediğimiz sadece Yezit değildir, her devrin zalim ve Yezitlerini lanetliyoruz. İyilerden olma isteğimizi dile getiriyor, kötülüğü lanetliyor ve karınca kararınca yezitlik ve zalimliği insanlık hayatından çıkartmak istiyoruz. Sonuç olarak; Muharrem orucu tutmaya ve İmam Hüseyin’in yasını çekmeye devam edeceğiz. Dünyada haksızlık ve açlık bitene kadar, zalimlik ve kalleşlik son bulana kadar, savaşlar ve kıyımlar bir daha gelmeyecek şekilde insanlığın düşünce ve eyleminden çıkana kadar Muharrem orucu tutmaya ve erenlerimizin yasını çekmeye devam edeceğiz. Biliyoruz ki kemalet sahibi bir insan olmanın yolu da bundan geçer. Ve yine biliyoruz ki Hakk’ın nazarında geçerli olanda böylesi bir oruç ve yas’tır. O halde; sonsuza dek Muharrem orucunu tutmaya, erenlerin serdarı İmam Hüseyini yad etmeye devam.

Muharrem Orucuna Niyet Edilirken Okunan Dua

  • Bismişah… Allah, Allah
  • Hakk Muhammed Ali aşkına,
  • Şehitler serdarı İmam Hüseyin aşkına,
  • Kerbela meydanında şehit düşen masumların aşkına,
  • On İki İmam, Ondört Masumu-u Pak, Onyedi, Kemerbest efendilerimizin hürmetine,
  • Hz. Fatma Ana’nın şefaatine,
  • Hazır, gaip gerçek erenlerine himmetine;
  • Niyet ettim Hakk için oruç tutmaya, İmam Hüseyin’in matemini çekmeye.
  • Niyetimiz kabul ve makbul ola.
  • Hakk dergahına, Hz. Hüseyin’in katarına yazıla
  • Allah eyvallah
  • Gerçeğe Hü.

Muharrem Orucu Açılırken Okunan Dua

  • Bismişah.. Allah, Allah
  • Ya Hakk;
  • Bize bu Muharrem orucunu tutmayı, Kerbela matemini yaşamayı nasip ettiğin için Sana sonsuz şükürler olsun.
  • Bütün peygamberlerine salât ve selam olsun.
  • Kerbela şehitlerinin ruhları ilahi nurun ile şad olsun.
  • Yezid’e ve anlayışına lanet olsun.
  • Bütün şehitlerin, erenlerin, evliyaların yüzü suyu hürmetine, tutuğumuz oruçları, yaptığımız ibadetleri, dergah-ı izzetinde kabul eyle.
  • Selamullah ya Hüseyin!
  • Selamullah ya Hüseyin!
  • Selamullah ya Kerbela’da susuz şehit düşen şühedalar!
  • Bismişah.. Allah, Allah
  • Niyetlerimiz kabul, lokmalarımız makbul, muratlarımız hasıl ola.
  • Tuttuğumuz oruç, yaptığımız ibadet;
  • Üçlerin, Beşlerin, Yedilerin, Kırkların, Oniki İmamların, Ondört Masum-u Pakların, Onyedi Kemerbestlerin dergahına yazıla.
  • Kerbela şehitlerimizin, gelmiş geçmiş cümle ulularımızın, atalarımızın
  • ruhu revanları şad u handan ola.
  • Allah bizleri görünür görünmez kazalardan, belalardan, afetlerden, ve her türlü kötülüklerden koruya.
  • Bizleri Ehlibeytin katarından, didarından ayırmaya.
  • Cümlemize sağlık, huzur, birlik, dirlik, hayırlı kazançlar ve hayırlı kısmetler nasip eyleye
  • Sonsuz gerçeklerin demine Hü.

Aşure Duası

  • Bismişah…Allah, Allah
  • Barekallah.
  • Şehidler Şahı İmam Hüseyin Efendimizin ve Kerbela şehitlerinin yüce ruhlarının şad olması için barekallah.
  • Cümle erenlerin ruhu için barekallah.
  • Ahirete göçenlerimiz ve bugün yaşayanlarımız için barekallah.
  • Gökten hayırlı rahmet, yerden hayırlı bereket vermesi için barekallah.
  • Ya Hakk; bu aşuremiz bin kazaya ve belaya kalkan olsun.
  • Yiyenlere helal, yapanlara Hakk’ın huzurunda delil olsun.
  • Dilde dileklerimizin, gönüldeki muradlarımızın gerçek olmasına vesile olsun.
  • Bizlere sağlık, huzur ve hayırlar getirsin.
  • Dualarımız, ibadetimiz, lokmalarımız Hakk’ın ulu dergahında kabul ve makbul olsun.