İsviçre medyası Türkiye’den ayrılan akademisyenleri yazdı

HABER MERKEZİ – İsviçre’de yayın yapan Doğu İsviçre’nin en yüksek tirajlı St. Galler Tagblatt gazetesi, Erdoğan’ın geçtiğimiz günlerde “Önümüzdeki dönemde ülkemizi tüm bilim insanları için çok daha önemli bir cazibe merkezi haline getireceğiz” sözleri üzerinden Türkiye’deki artan beyin göçünü sayfalarına taşıdı. Yazıda, “Türk Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ülkesini bilim adamları için daha çekici kılmak istiyor. Bu

PANORAMA - NEWS 27 Mayıs 2019 GÜNDEM

HABER MERKEZİ – İsviçre’de yayın yapan Doğu İsviçre’nin en yüksek tirajlı St. Galler Tagblatt gazetesi, Erdoğan’ın geçtiğimiz günlerde “Önümüzdeki dönemde ülkemizi tüm bilim insanları için çok daha önemli bir cazibe merkezi haline getireceğiz” sözleri üzerinden Türkiye’deki artan beyin göçünü sayfalarına taşıdı.

Yazıda, “Türk Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ülkesini bilim adamları için daha çekici kılmak istiyor. Bu hiç kolay olmayacak. Çünkü her geçen gün daha fazla genç akademisyen özgürlük ve daha fazla iş imkanı bulabilmek için yurtdışına gidiyor” denildi.

Gerd Höhler imzalı makalede, Erdoğan’ın temennisinin aksine realitenin daha farklı göründüğü yorumu yapılıyor.

Türkiye’nin bir süredir beyin göçüyle mücadele ettiğini aktaran gazete yazısında, darbe girişimi sonrası 6 bin 21 akademisyenin Erdoğan’ın kararnameleri ile görevden alındığı, 15 özel üniversitenin kapatıldığı ve 2017 yılında büyük bir çoğunluğu yüksek eğitim almış 25 ve 34 yaşları arasında çok sayıda gencin de bulunduğu 250 bin kişinin ülkesini terk ettiği bilgisini okuyucularıyla paylaşıyor.

Makaleye göre bu kişilerin büyük çoğunluğu İstanbul, Ankara ve İzmir gibi büyük şehirlerde yaşıyordu. Bu sayının ekonomik krizin de etkisiyle daha da artmasının muhtemel olduğunun da altı çiziliyor:

“İlk büyük göç dalgası 2013 yılındaki Gezi protestolarının ardından yaşandı. 2016 yazından itibaren ise Erdoğan’ı eleştirenlere yönelik bir ‘temizlik’ operasyonu ve ardından yeni bir göç dalgası daha başladı. Bu elbette sadece ekonomiyi ve bilimi etkilemiyor.

Aynı zamanda siyasal değişim için umutlar daha da kötüye gidiyor. Mayıs ayinin ortalarında Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP) yayınladığı bir araştırmaya göre, her dört Türkiyeli gençten birisi göç etmeyi düşünüyor.

Birçok genç kötü eğitim sistemi ve baskıcı siyasi rejim nedeniyle ülkeden kaçmak istiyor. Türkiye’nin, Nazi diktatörlüğü döneminde zulüm gören Almanlar için bir sığınma yeri olduğu düşünülünce bu beyin göçü daha da rahatsız edici görünüyor.

Türkiye’de bulunan 80’den fazla tanınmış Alman bilim insanı için, yalnızca Nasyonal Sosyalistlerin zulmüne karşı koruma temin edilmedi. Aynı zamanda bu kişilerin çoğu, Türkiye’de üniversitelerin kuruluşlarına katkıda bulundu ve böylece eğitim sistemini şekillendirdi ya da bilgilerini kamu yönetimine kazandırdı.

Bunlar arasında ilk Türk sendikasının kurulusuna katkıda bulunan ekonomi profesörü Gerhard Kessler, Türk hükumetine ekonomik konularda danışmanlık yapan iktisatçı Fritz Neumark ve daha sonra Berlin Belediye Başkanı olarak görev yapan Ernst Reuter de var.

Şimdi ise Almanya, vatanlarında geleceği görmeyen birçok genç Türk için ufuk noktası haline geliyor. Arife Vildan gibi… 12 yaşındaki Arife, bir süre önce çıktığı bir televizyon programında moderatörün sorusu üzerine gelecekte Köln Üniversitesi’nde tıp eğitimi almak ve belki ileride Alman vatandaşı olmak istediğini söyledi.

Arife, öfkeli Türk milliyetçilerinin nefret söylemlerini tetikledi. Sosyal medyada Arife’nin ailesinin ‘hain’ olarak cezalandırılması gerektiği seklinde paylaşımlar bile yapıldı. Ancak Arife Vildan bir yetimhanede büyüdü.”