İşte Almanya’nın 2019’da en çok konuştukları

HABER MERKEZİ – Özellikle bu yıl gerçekleşen aşırı sağcı saldırılar ve işlenen aşırı sağcı cinayetler, Almanya gündemine damgasını vurdu. 2 Haziran’da Kassel Bölge Valisi Walter Lübcke’nin, evinin terasında 45 yaşındaki ırkçı Stephan Ernst tarafından başından vurularak öldürüldüğünün ortaya çıkması, ülkede infiale yol açtı. Almanya Dışişleri Bakanı Heiko Maas, bu cinayetin ardından yaptığı açıklamada, Almanya’nın aşırı sağcı

PANORAMA - NEWS 28 Aralık 2019 GÜNDEM

HABER MERKEZİ – Özellikle bu yıl gerçekleşen aşırı sağcı saldırılar ve işlenen aşırı sağcı cinayetler, Almanya gündemine damgasını vurdu.

2 Haziran’da Kassel Bölge Valisi Walter Lübcke’nin, evinin terasında 45 yaşındaki ırkçı Stephan Ernst tarafından başından vurularak öldürüldüğünün ortaya çıkması, ülkede infiale yol açtı.

Almanya Dışişleri Bakanı Heiko Maas, bu cinayetin ardından yaptığı açıklamada, Almanya’nın aşırı sağcı terör sorunu olduğunu belirtti.

Maas, İkinci Dünya Savaşı’nın başlangıcının üzerinden 80 yıl geçmesine karşın ülkelerine hizmet eden siyasetçilerin hâlâ ‘aşırı sağcı teröristlerin’ kurbanı olduğunu vurguladı.

Almanya İçişleri Bakanı Horst Seehofer de ülkenin bir temsilcisine yapılan bu saldırının alarm sinyali olduğunu belirterek, “Bu, hepimize yöneliktir” ifadelerini kullandı.

Ülkede, 9 Ekim’de de Halle kentinde sinagoga saldırmayı planlayan fakat gerçekleştiremeyen Stephan Balliet adlı silahlı saldırgan, yoldan geçen bir kadın ile dönercide yemek yiyen bir Alman’ı öldürdü.

Aşırı sağcı teröristin sinagogda katliam yapmak istediği ancak kapının kilitli olması nedeniyle bunu başaramadığı ortaya çıktı.

Friedrich Ebert Vakfı araştırmasına göre Almanya’da 60 yaş üstü her 4 kişiden biri Müslüman, 5 kişiden biri de yabancı düşmanı. Ülkede en az 24 bin aşırı sağcı bulunduğu ve bunların içindeki şiddet yanlılarının en az 12 bin kişi olduğu açıklandı.

Almanya’da haklarında tutuklama kararı bulunan 467 neonazi de hâlâ aranıyor. Ülkenin en kanlı aşırı sağcı terörist örgütü olduğu ortaya çıkan Nasyonal Sosyalist Yeraltı (NSU) örgütü üyelerinin işlediği cinayetlerde hayatını kaybedenler anısına Zwickau’da dikilen ağaç, aşırı sağcılar tarafından kesildi.

Tüm yıl boyunca camilere ve başörtülülere saldırılar, geçen yıllara oranla artış gösterdi. Bu yaşananların ardından Almanya’daki Müslümanlar endişe içinde olduklarını belirterek, camilere koruma istediler ancak bu talep gerçekleştirilmedi.

Almanya’da aşırı sağcı cinayetlerin ardından en çok konuşulan konu Başbakan Angela Merkel’in titreme nöbetleri geçirmesi oldu.

İlk olarak 18 Haziran’da Ukrayna Cumhurbaşkanı Vladimir Zelensky’yi karşılama töreni sırasında titreme nöbeti geçiren Merkel’in burada tüm yüzünün beyazlaştığı, vücut kontrolünü kaybetmemek ve düşmemek için yumruklarını sıktığı ve kollarını birbirine bağlamaya çalıştığı görüldü. Başbakan, buradaki titremesine gerekçe olarak sıcak hava ve su kaybını göstermişti.

Ancak durumun öyle olmadığı 27 Haziran’da Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda Adalet Bakanı Christine Lambrecht’in atama töreninde titreme nöbeti geçirmesiyle ortaya çıktı. Merkel’in ayakta hareket etmeden beklemesiyle yine titreme nöbeti geçirdiği anlaşıldı ve ayaktayken titreme nöbeti geçirmemesi için törenlerde sandalyeli önlem alındı. Merkel, Danimarka Başbakanı Mette Frederiksen’ı karşılama töreninde milli marşı ilk kez sandalyede dinlemek zorunda kaldı. Sağlığı hakkında birçok spekülasyonlar yapılmasına rağmen Merkel’in bu konuda detaylı bir açıklama yapmaması dikkati çekti.

Almanya, Türkiye’nin, terör örgütü PKK konusunda yaptığı baskılara daha fazla kayıtsız kalamayarak bir dizi adımlar atmak zorunda kaldı. İçişleri Bakanlığı, önce terör örgütü PKK ile bağlantılı Mezopotamya Yayınevi ve ‘MIR Multimedia’ adlı şirketin faaliyetlerini yasakladı. Alman yargısı, ülkede haraç toplayan bazı PKK elebaşlarını yargıladı.

Özellikle son yıllarda bir hayli gerilen iki ülke ilişkilerinin yavaş yavaş düzelmeye gittiği düşünülürken, bu kez de Barış Pınarı Harekâtı nedeniyle Almanya’dan Türkiye’ye yönelik olumsuz açıklamalar geldi. Barış Pınarı Harekâtı’nın başlamasının ardından Almanya’da Türk derneklerine en az Barış Pınarı Harekâtı’na destek verdiği paylaşımdan sonra Almanya İkinci Futbol Ligi ekibi St. Pauli’de kadro dışı bırakılan Enver Cenk Şahin’in, takımdaki sözleşmesi feshedildi. Özellikle Almanya’nın NATO üyesi olan Türkiye’ye silah satışında bulunmayacağını açıklaması, müttefiklik ruhunu zedeledi.

2015 yılındaki mülteci krizinin ardından aynı sıkıntıyı yaşamak istemeyen Merkel hükümeti, bu konuda Türkiye ile olan temaslarını yoğunlaştırdı. Son dönemde Rusya ve Esed rejiminin İdlib’e yönelik saldırılarının ardından yeni bir göç dalgasından endişe eden Almanya, sorunun Avrupa Birliği içinde çözülmesinin zor olduğunu gördüğü için Türkiye ile bu konuyu çözüme kavuşturma arayışına girdi.

Bu konuları görüşmek üzere bir süre önce Türkiye’ye ziyarette bulunan İçişleri Bakanı Horst Seehofer, Türkiye’nin mülteciler konusundaki tutumunu takdir etmiş ve temasların devam edeceğini açıklamıştı. Merkel’in, 2020 Ocak ayında, mülteci meselesi başta olmak üzere bir dizi konuları görüşmek üzere Ankara’ya gideceği öğrenildi. Yunanistan’daki sahipsiz çocukları dahi kabul etmeye yanaşmayan Almanya’nın başının gelecek yıl da mülteci sorunu ve buna bağlı artan aşırı sağ konusunda ağrımaya devam etmesi bekleniyor.

AB’nin lokomotifi kabul edilen Almanya’nın, ABD ile hiçbir ortak noktada buluşamadığı ortaya çıktı. Bu yıl iki ülke ilişkileri, hiç olmadığı kadar gerildi. ABD Başkanı Donald Trump’ın her defasında Almanya’yı eleştiren açıklamaları, Alman kamuoyunda tartışılan diğer önemli konuların başında geldi. Trump’ın Almanya’dan Suriye için asker ve Hürmüz Boğazı’ndaki gerilim için destek istemesi, ilişkilerin gerilmesine sebep oldu. Bunun üzerine Trump, özellikle Almanya’nın savunma harcamalarını NATO için artırmamasını eleştirdi. ABD yönetiminin, Rus doğal gazını Baltık Denizi altından Avrupa’ya taşıyacak Kuzey Akım 2 projesi nedeniyle Alman şirketlere yaptırım uygulama kararı alması, ülkede tepkiyle karşılandı.

Dışişleri Bakanı Heiko Maas, yaptığı yazılı açıklamada yaptırım kararını sert bir dille eleştirerek, “Avrupa’nın enerji politikasına, ABD’de değil Avrupa’da karar verilir. Dış müdahaleleri ve yaptırımları temelden reddediyoruz” dedi.

Merkel’den CDU Genel Başkanlığı koltuğunu geçen yılın aralık ayında devralan Annegret Kramp Karenbauer, oy kaybını durdurmakta başarılı olamadı. CDU, hem Almanya’daki eyalet hem de Avrupa Parlamentosu seçimlerinde büyük oy kaybı yaşadı. Karrenbauer, Avrupa Komisyonu Başkanlığı’na getirilen Ursula von der Leyen’in ardından Savunma Bakanlığı koltuğuna oturdu. Karrenbauer’in koltuğuna oturur oturmaz Suriye’de güvenli bölge çıkışı yapması ve Almanya’nın ülke dışında askeri olarak daha fazla sorumluluk alacağı açıklaması, koalisyon ortağı SPD’yi kızdırdı.

Almanya’da ilk kez bir Türkiye kökenli siyasetçi, Büyükşehir Belediye başkanlığını kazandı ve böylelikle tarihe geçti. Yeşiller Partisi’nin adayı Belit Onay, Hannover Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimlerinin ikinci turunda CDU’nun desteklediği bağımsız aday Eckhard Scholz’u geride bırakarak başkanlık koltuğuna oturmaya hak kazandı.

CDU’da yaşanan tüm bu sıkıntılara rağmen Almanya’daki siyasi istikrarsızlığı tetikleyen aslında SPD’nin yaşadığı tarihi hezimetler oldu. SPD, 1945-1990’da 4 genel başkana sahipken, son 14 yılda (2005-2019) 8 genel başkan değiştirdi. 150 yıllık parti, ilk kez eş genel başkanlık uygulamasına geçti ve partinin başına Saskia Esken ile Norbert Walter-Borjans getirildi.

Almanya’da iç istihbarattan sorumlu Anayasayı Koruma Teşkilatı (BfV) Başkan Yardımcılığı’na Türkiye kökenli Sinan Selen getirildi. Teşkilatın internet sitesine, BfV Başkanı Thomas Haldenweg’in yardımcılığını yapacak Selen’in öz geçmişi konularak resmen görevine başladığı ifade edildi.

Soğuk Savaş’ın sembolü Berlin Duvarı’nın yıkılışının üzerinden tam 30 yıl geçti. 13 Ağustos 1961’de yapımına başlanan ve Almanya’yı doğu-batı olarak ikiye bölen, Berlin’i ikiye ayıran duvar, 9 Kasım 1989’da yıkıldı. Duvar, yıkılışının üzerinden 30 yıl geçse de ‘utanç duvarı’ olarak hafızalara kazındı. Berlin’de düzenlenen 30. yıl kutlamaları büyük bir coşkuyla geçti ancak ülkede zihinsel duvarların hâlâ mevcudiyetini koruduğu yapılan analizlerle ortaya kondu. Özellikle doğu eyaletlerinde artan ‘yabancı düşmanlığı’ ve ‘İslamofobi’, ülkenin ulusal güvenliğini ciddi şekilde tehdit ediyor.

Almanya’nın doğusunda bulunan Dresden kentinde Avrupa’nın en büyük hazine koleksiyonunun bulunduğu Grünes Gewölbe Müzesi (Yeşil Kubbe) soyuldu. Alman medyasında yer alan haberlerde müzeden çalınan eserler ve değerli eşyaların değerinin 1 milyar Euro’nun üzerinde olduğu iddia edildi.

Aachen kentinde Almanya ile Fransa arasında imzalanan anlaşmayla iki ülkenin ekonomilerinin bütünleşmesinin yanı sıra kültür, eğitim, araştırma, teknoloji, yapay zekâ, iklim ve çevre alanlarında iş birliğinin daha da geliştirilmesi kararlaştırıldı. Fransa, anlaşma vasıtasıyla Almanya ile ilişkilerini güçlendirmeyi ve böylece AB için savunma, güvenlik ve iklim değişikliği gibi önemli konularda öncü rol oynamayı istiyor.

Almanya Futbol Federasyonu Başkanı Reinhard Grindel, uzun süre Alman basınında eleştirilerin hedefi haline geldi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Londra’da fotoğraf çektiren Mesut Özil ve İlkay Gündoğan’ın Alman medyası tarafından linç kampanyasına maruz bırakılmasına seyirci kalan ve hatta destek veren Grindel, Ukraynalı iş insanından pahalı bir saati hediye aldığının ortaya çıkmasının ardından istifa etmek zorunda kaldı. Mesut ve İlkay konusunda futbolculara etik dersi vermeye kalkan Grindel’in, ayrıca bir şirketin denetleme kurulu başkanı olarak 2016 ve 2017 yıllarında 78 bin Euro ek ödeme aldığı, ancak bunu beyan etmeyerek vergi kaçırdığı da ileri sürüldü.

Almanya Başbakanı Angela Merkel, Auschwitz-Birkenau Toplama Kampını ziyaret ederek kampta ölen bir milyon 100 binden fazla kişi için saygı duruşunda bulundu. Polonya’nın Oscwinchim kentindeki kampı 14 yıllık görev süresince ilk kez ziyaret eden Merkel, burada Polonya Başbakanı Mateusz Morawiecki ile naziler tarafından katledilen insanlar anısına çiçek bıraktı.

ÖNE ÇIKANLAR