İsmailağa Cemaati’nin Almanya’da ki varlığı…

İsmailağa Cemaati'nin adı 2014 yılından beri Almanya'nın istihbarat raporlarında da geçiyor. Peki cemaat merkezi bir yapılanmasının olmadığı Almanya'da nasıl varlık gösteriyor?

PANORAMA - NEWS 16 Mayıs 2024 GÜNDEM

İsmailağa Cemaati’nin adı 2014 yılından beri Almanya‘nın istihbarat raporlarında da geçiyor. Peki cemaat merkezi bir yapılanmasının olmadığı Almanya’da nasıl varlık gösteriyor?

Türkiye’de adı son dönemde sık sık gündeme gelen İsmailağa Cemaati, lideri Hasan Kılıç’ın ölümünün ardından yaşanan iktidar çekişmesi ile dikkat çekiyor. Kılıç’ın ölümü sonrası bir grup “İbrahim Efendi” olarak anılan İbrahim Uslu’nun liderliğini tanıdı. Cemaatten yapılan açıklamada ise “Fikri Efendi” denilen Ahmet Fikri Doğan’ın Nisan ayında hayatını kaybeden Kılıç’ın halefi olduğu duyuruldu.

Adını İstanbul’un Fatih semtindeki aynı isimli camiden alan cemaat, Nakşibendi Tarikatı’na bağlı ve siyaset ile ilişkileriyle de tartışmalara konu oluyor.

Almanya’da da varlık gösteriyor

DW’den Elmas Topcu’nun haberine göre, İsmailağa Cemaati sadece Türkiye’de değil, Almanya’da da varlık gösteriyor. Cemaat liderlerinin Almanya ziyaretleri ve yaptıkları açılışlar kendi sayfalarından nadiren de olsa duyuruluyor. Yaklaşık 3 milyon Türkiye kökenlinin yaşadığı ülkede cemaatin resmi merkezi bir örgütlenmesi yok, ancak bu faaliyet yürütmediği anlamına gelmiyor, yürütüyor ve faaliyetleri istihbarat servisleri tarafından da takip ediliyor.

İsmailağa Cemaati, 2014 yılından beri Almanya’da iç istihbarattan sorumlu Federal Anayasayı Koruma Teşkilatı (BfV) ve Türkiye kökenlilerin yoğun olarak yaşadığı eyaletlerin istihbarat raporlarında “İslamcı” gruplar kategorisinde yer alıyor ve “IAC” kısaltmasıyla anılıyor. 2014’ten beri “izlenen yapılanmalar” listesinde yer alan cemaat söz konusu raporlarda, istihbaratın radarındaki bir başka cemaat olan Milli Görüş’ün altında konumlandırılıyor.

Peki neden cemaate Milli Görüş’ün altında yer veriliyor?

Bu konuda DW Türkçe’nin yönelttiği soruyu yanıtlayan BfV, “IAC kendini Necmettin Erbakan tarafından kurulan Milli Görüş ideolojisine bağlı hissediyor. Bu ideolojinin, tek gerçek dinî (yani ‘gerçek İslam’ı’ temsil eden) dünya bakışı olduğunu kabul ediyor. Milli Görüş çeşitli derneklerden oluşsa da onları bir arada tutan ortak müşterek, ideolojik-dinsel yönelimleri ile Erbakan’a bağlılık idealidir. Yapılanmaları özerk ya da birbirinden bağımsız faaliyet gösterseler de Milli Görüş ideolojisi hepsini birbirine bağlayan ana unsurdur, gruplar arasında ideolojiye inanç derecelerinde farklar olsa da” açıklamasını yapıyor.

“Avrupalı İhvanlar”

BfV’ye göre İsmailağa Cemaati, Almanya çapında “Avrupalı İhvanlar” adıyla merkezi bir yapılanması olmaksızın faaliyet yürütüyor. Farklı kentlerdeki gruplarla birlikte ortak hareket eden cemaat, hem Türkiye’de hem de Almanya’da cemaat içi dersler ve dini açıdan ağırlığı olan kişilerin verdiği vaazlar ile yönünü belirliyor.

Hamburg Merkezli Almanya Küresel ve Bölgesel Araştırmalar Enstitüsü’nden Dr. Hakkı Taş’a göre İsmailağa Cemaati’nin Almanya’da güvenlik birimlerinin takibine takılması tesadüf değil. İsmailağa’nın Türkiye’de bile hem yaşam tarzı hem de söylemleriyle daha katı bir yerde durduğunu söyleyen Taş, cemaatin Almanya’da radara girmesinin kaçınılmaz olduğunu düşünüyor:

“Son yıllarda Fransa’dan Almanya’ya Müslüman diasporanın kendi din insanını yetiştirme, bir Euro-İslam yaratma ve radikal dini örgütleri daha yakın markaja alma yönelimi düşünüldüğünde İsmailağa’nın hareket alanının nasıl daraldığını anlamak zor değil.”

Taş’a göre bu nedenle cemaat enerjisini daha ziyade rahat olduğu ve çabuk sonuç alabildiği üçüncü dünya ülkelerine odaklıyor.

Almanya’dan sınır dışı edilen “Nusretullah Hoca”

Alman istihbaratının verilerine göre cemaatin Almanya’daki yönetici figürü ise 2015 yılında Almanya’dan Türkiye’ye sınır dışı edilen ve cemaatin de “Avrupa Vekili” olarak lanse ettiği Nusret Cayır, cemaat içindeki adıyla ise “Nusrettullah Hoca Efendi.”

Medyada “Kışkırtıcı İslamcı vaiz sınır dışı edildi” başlıklarıyla Almanya’nın sınır dışı ettiği duyurulan Çayır’ın yaşadığı Offenbach Belediyesi, “Çayır’ın hür ve demokratik anayasal düzen ile halklar arasındaki uzlaşıyı hedef alan kışkırtıcı vaazlar verdiğine” dikkat çekmişti. Belediyenin o zamanki sözcüsü Matthias Müller, “Farklı istihbarat raporlarında adı geçen bu kişi, vaazlarında başka dine inananlara karşı insanları ayaklanmaya, ABD’nin, İsrail ve Yahudilerin yok edilmesine yönelik çağrılar yaptı” demişti.

Çayır’ın 2002’de yerleştiği Offenbach’tan önce de Düsseldorf’ta yaşadığı biliniyor. Düsseldorf’un başkenti olduğu ve Türkiye kökenli göçmenlerin de yoğunlukta yaşadığı Kuzey Ren-Vestfalya Eyaleti’nin 2017 yılı istihbarat raporunda da Çayır, “Şeriatı Almanya’daki mevcut demokratik sisteme alternatif geçerli model olarak savunmak” ile suçlanıyor. Cemaatin “Avrupa Vekili” Çayır’ın Türkiye’ye sınır dışı edildiği 2015’ten bu yana videolar ile taraftarlarına seslendiği de aktarılıyor.

Federal istihbarat raporlarında cemaatin Almanya’da geçmişte “Avrupa’da MÜCEDDİD” adlı bir yayın çıkardığı da kaydediliyor. Bu isim altındaki siteye bakıldığında ise aktif olmadığı ve yapım aşamasında olduğu ibaresi görülüyor. Sosyal medya kanallarında ise söz konusu isimle az da olsa duyurular yapılıyor. Çayır’ın üyelere yönelik kapalı Zoom buluşmaları da yine Avrupa’da Müceddid hesabından paylaşılıyor.

Cemaatin Almanya’da Türkiye’de olduğu gibi külliyeleri, medreseleri, Kuran kursları, öğrenci yurtları gibi yapılanmaları olup olmadığı konusunda ise istihbaratın elinde bilgi olmadığı ifade ediliyor.

Neden Milli Görüş yapılanması ile anılıyor?

Federal sisteme sahip Almanya’nın 16 eyaleti var.

İslamcılık konusundaki uzmanlığı ile tanınan Baden-Württemberg Eyaleti’nin istihbaratı, cemaatin kendi bölgesinde resmi yapısı olmadığını, vaizlerinin Milli Görüş derneklerine bağlı camilerde tek tük buluşmalar yaptığının bilindiğini belirtiyor. “Dışarıya karşı IAC kendi ismi altında görünür değil, bu da yapısal eksiklik kaynaklı” tespitinde bulunan istihbarat, DW Türkçe’nin “Eyaletteki önde gelen figürleri kim?” sorusuna ise cevap vermedi.

İsmailağa’nın kökeninin Mili Görüş hareketi gibi Nakşibendi Tarikatı’na bağlı olduğuna işaret eden Baden-Württemberg istihbaratı, geçmişte bu nedenle sürekli Necmettin Erbakan’ın partisini desteklediğini, son yıllarda ise cemaatin desteğinin AKP’ye kaydığını gözlediklerini vurguluyor. Bunun arkasında yatan sebebi ise “AKP’nin muhafazakar ve İslamcı dini cemaatleri desteklemesi” ile açıklıyor.

“Cemaat Almanya’da dini sermaye biriktirme hedefinde”

Peki İsmailağa’nın Türkiye’de öne çıkın cemaatlerden olmasına karşın Almanya’da merkezi ve görünür bir örgütlenme kurmamasının nedenini ne?

Osnabrück Üniversitesi İlahiyat Enstitüsü Öğretim Üyesi Sosyolog ve Din Pedagogu Prof. Dr. Rauf Ceylan’a göre birkaç nedeni var. İlki, İsmailağa 1970’lerde Almanya’da dini alandaki güç boşluğu keşfeden diğer İslami yapılar gibi hareket ediyor ve önceliğini Türkiye’deki hareketi güçlendirmek için yeni üyeler ve mali kaynaklar sağlamaya veriyor. Ceylan, “Dini alan temelde piyasa ekonomisi gibidir. Dolayısıyla İsmailağa Cemaati de dini sermaye biriktirme hedefinin peşinde” diyor ve Almanya’yı bu amaçla kullandığına işaret ediyor.

“Cemaat bir dönüşüm geçiriyor”

Ceylan’a göre İsmailağa Cemaati, kendi mistik öğretilerini ve uygulamalarını takip etmesine rağmen Almanya’da şimdiye kadar Milli Görüş hareketiyle özdeşleşme eğiliminde oldu ve onun altyapısını kullandı. Ancak bu durum gelecekte değişebilir. Cemaatin yaşamakta olduğu iç çatışmalara dikkat çeken Ceylan, cemaatin bir dönüşüm geçirdiğini düşünüyor.

Ceylan’a göre Almanya’da yeni bir güç boşluğu görmesi halinde de cemaat şimdiye kadar izlediği, kendi ismiyle öne çıkmama stratejisini değiştirebilir. Bu konudaki başarısı ise Ceylan’a göre “Artık çoğunlukla Almanca konuşan gençlere ulaşıp ulaşamayacağına” bağlı.

Gerçekten faaliyetleri yok mu?

Almanya’da pek çok cemaat, camilerde açtıkları marketlerde satılan gıda ürünlerinin temini için gıda toptancılığı yapıyor. Ayrıca hac ve umre gezileri düzenliyor, bu ziyaretler için gerekli giyim ve ekipmanların da toptancılığını yapıyorlar.

İsmailağa Cemaati’nin ise bu tür girişimleri Almanya’da resmi olarak bulunmuyor. Ayrıca diğer pek çok dini cemaat veya dernek gibi eyalet hükümetleriyle işbirliği içinde yürütülen cezaevleri ve hastanelerde manevi danışmanlık veya okullarda İslam dersi gibi çalışmalara da dahil değiller. İmam yetiştirmek amacıyla kurduğu enstitüleri, medrese ve yardım kuruluşları da resmi olarak yok.

Ancak cemaat kendi sayfalarında bu tür faaliyetler yürüttüğünü duyuruyor. 2022 sonunda üst düzey bir heyetin Köln ve Münih’te ziyaretlerde bulunduğu, Münih’te cemaatin yardım kuruluşu İnsana Değer Veren Dernekler Federasyonu’na (İDDEF) bağlı bir “sohbet yerinin” açıldığı kaydedildi. Ancak resmi verilere göre Bavyera eyaletinin başkenti Münih’te bu isimle kayıtlı bir yardım derneği yok.

DW Türkçe’ye bilgi veren Bavyera istihbarat teşkilatı, Nürnberg kentinde bir derneğin İsmailağa Cemaati’ne ait olduğunu tahmin ettiklerini, Bavyera’da üyeleri olduğunu bilmekle beraber Dernekler Yasası kapsamında yardım kuruluşları, yatılı okulları, Kur’an kursları ve gençlik merkezleri olduğuna dair bilgi sahibi olmadıklarını kaydetti. Eyaletteki üye sayısı ise “yüksek çift haneli veya düşük üç haneli seviyede” diye belirtildi, kesin rakam ise verilmedi.

Almanya IAC kimi destekliyor?

Cemaatin Almanya faaliyetlerinin paylaşıldığı Avrupa’da Müceddid hesabından 26 Nisan’da yayınlanan videoda, cemaatin “Avrupa Vekili” Nusret Çayır’ın Ahmet Fikri Doğan’ın değil İbrahim Uslu’nun liderliğini tanıdığı görülüyor. Söz konusu videoda Çayır, İbrahim Uslu’ya biat edecekleri yönünde açıklamalar yaparken, cemaatteki ikiliğin ortadan kalması, tarafların uzlaşması ve barışması temennisinde de bulunuyor.

ÖNE ÇIKANLAR