Berlin'de, çifte vatandaşlığı olanların vatandaşlığının iptaline yol açabilecek 'İkinci sınıf Alman vatandaşlığı' tartışılıyor
Almanya‘da üç haftadır süren koalisyon görüşmelerinde, parti liderlerinin müzakere masasına oturacağı kritik aşamaya geçildi.
Hristiyan Birlik (CDU/CSU) partileri ile Sosyal Demokratların (SPD) çalışma gruplarının koalisyon sözleşmesi için oluşturduğu taslak metin partilerin yönetimlerine sunulacak, liderler görüş birliği sağlanamayan konularda uzlaşı zemini arayacak.
CDU/CSU liderleri ve SPD eş başkanlarıyla birlikte üç partinin üst yönetiminden 19 siyasetçinin katılacağı müzakerelerin çetin pazarlıklara sahne olması bekleniyor.
Koalisyon müzakerelerinde tarafların uzlaşmakta en çok zorlandıkları ve liderlere havale ettikleri konuların başında göç ile ilintili konuların yer aldığı bildiriliyor.
CDU/CSU seçim kampanyası sırasında Alman vatandaşlık hukukunda ayrım gözetilmeksizin Türkiye dahil her ülke vatandaşına çifte vatandaşlık hakkını tanıyan reformun geri alınacağını duyurmuştu. Hristiyan Demokratlar, müzakerelerde bu ısrarından geri adım attı.
Ancak “İçişleri, Hukuk, Göç ve Uyum” müzakere grubunun liderler için hazırladığı metinde ‘vatandaşlıktan çıkarma’ konusunda yer alan bir cümle şimdiden hararetli tartışmalara yol açmış durumda.
Metinde “Teröre destek veren, antisemitik görüşleri savunan, özgürlüklerin, demokratik anayasal düzenin ortadan kaldırılmasını isteyen aşırılık yanlıları arasında, başka bir vatandaşlığa da sahip olan kişilerin, Alman vatandaşlıklarının iptal edilip edilemeyeceğini Anayasa hukuku çerçevesinde inceleyeceğiz” ifadeleri yer alıyor.
CDU/CSU’nun, SPD’nin itirazına rağmen çifte vatandaşlıkları olanların vatandaşlığının iptaline yol açabilecek bu düzenlemede ısrarcı olduğu ve geri adım atmak istemediği belirtiliyor.
Hristiyan Demokratlar, mevcut düzenlemelerin vatansızlığa yol açmaması kaydıyla, hür iradeleriyle terör örgütleri ya da bir diğer devletin ordusu adına savaşan çifte vatandaşlığa sahip olanların Alman vatandaşlığından çıkartılabildiğine işaret ederek bu kapsamın genişletilebileceğini savunuyor.
Ancak hukukçular ve siyaset bilimcilerden bu düzenlemeye sert itirazlar yükseliyor.
Hukukçular bu yönde yapılacak bir düzenlemenin vatandaşlıktan çıkarmayı yasaklayan Anayasa’nın 16. maddesini ihlal edeceğine dikkat çekiyor.
Geçmişte Nasyonal Sosyalistler, Nazi rejimini eleştirenleri ve Yahudileri sistematik olarak vatandaşlıktan çıkarmıştı.
Anayasa’da bu nedenle siyasi iktidarların vatandaşlık hukukunu kötüye kullanmasının önüne set çeken düzenlemeler öngörüldü.
İnsanların kökeni, siyasi düşünceleri ve dinleri nedeniyle medeni haklardan, vatandaşlık haklarından yoksun bırakılmaması hedeflendi.
Osnabrück Üniversitesi’nden hukuk Profesörü Thomas Groß, Tagesschau’a yaptığı açıklamada CDU/CSU ve SPD arasındaki koalisyon görüşmelerinde ele alınan bu düzenlemenin Anayasa’nın temel fikrinden bir sapma teşkil ettiğine dikkat çekti.
Aşırıcılık ve terörizmle mücadele etmek için vatandaşlık hukuku araçsallaştırıldığı takdirde “Pandora’nın kutusunun açılmış olacağına” vurgu yapan Groß, “Çünkü bu, mesela bir sonraki seçimden sonra aşırı sağcı güçler tarafından tamamen farklı amaçlar için kullanılabilir ve kapsamı daha da genişletilebilir. Bu düzenleme kamuoyunda, istenmeyen, sevilmeyen belirli grupların vatandaşlığını iptal etmenin çok sorunsuz olduğu izlenimi yaratır” diye konuştu.