Lübnan’da neredeyse eş zamanlı patlatılan çağrı cihazlarının 3 binden fazla kişiyi yaralaması, dünyanın iki farklı noktasında da yankı buldu. İlk bilgiler ve açıklamalar daha fazla soru işareti yaratır nitelikte.
Çağrı cihazlarında ismi yazan Gold Apollo firmasının Tayvan’daki merkezi bu ülke polisi tarafından incelemeye alındı. Ancak firmanın kurucusu Hsu Ching-Kuang, patlayan cihazları kendilerinin üretmediğini savundu.
Tayvan’daki ilgili bakanlık da Lübnan’a böyle bir ihracat gerçekleşmediğini açıkladı.
Firma yöneticisi Ching-Kuang’un şirketin ticari marka lisansını Macaristan merkezli bir firmaya verdiklerini söyledi.
Ching-Kuang, üç yıl önce gerçekleşen bu anlaşmayla BAC isimli şirkete, cihazlarında Gold Apollo logosunu kullanma lisansı verildiğini savunuyor.Reuters haber ajansı Budapeşte’deki BAC Danışmanlık firmasına ulaşmaya çalıştı. Şirketin merkezi olarak görünen adresin kapısında, firmanın isminin A4 kağıda yazılı olduğu bildiriliyor.
Ajansa konuşan aynı binada bulunan bir kişi, BAC’ın bu adrese kayıtlı olduğunu ancak ofiste fiziki olarak çalışan kimse bulunmadığını aktardı.
BAC Danışmanlık firmasın CEO’su olarak görünen Cristiana Barsony-Arcidiacono isimli kişi de Reuters’ın e-postalarına yanıt vermedi.
Şirketin ticari profillerinde cihaz üretimi yapıldığına dair bir ibare bulunmuyor.
BBC de BAC’yi defalarca aradı ancak cevap alamadı.
Amerikan yayın kuruluşu NBC, Barsony-Arcidiacono ile konuştuğunu ve şirketinin Gold Apollo ile çalıştığını doğruladığını bildirdi. Kendisine çağrı cihazları ve patlamalar sorulduğunda “Çağrı cihazlarını ben yapmıyorum. Ben sadece aracıyım” dediği kaydedildi.
Macaristan Başbakanı Viktor Orbán’ın sözcüsü de patlayan çağrı cihazlarının “asla” Macaristan topraklarında olmadığını söyledi.
Hükümet sözcüsü Zoltán Kovács X (eski adıyla Twitter) üzerinden yaptığı açıklamada, “Yetkililer söz konusu şirketin Macaristan’da üretim ya da operasyonel tesisi bulunmayan bir ticari aracı olduğunu doğruladı” dedi.
Budapeşte’den gazeteci Tarık Demirkan’ın bildirdiğine göre, sözcü Kovacs “Hükümetin soruşturmasına göre söz konusu cihazlar fiilen Macaristan’a girmedi, sadece Macar aracı şirket üzerinden ihraç edilmiş gibi gösterildi” dedi.
Söz konusu Macar BAC şirketinin Macaristan’da herhangi bir üretim tesisi bulunmuyor. Şirketin Budapeşte’de sadece bir bürosu ve tek bir çalışanı var.
Cihazların nasıl patladığına yönelik tartışma da devam ediyor.
Saldırının ilk saatlerinde lityum pillerin aşırı ısıtılması ile bu olayın gerçekleştirilmiş olabileceğine ilişkin yorumlar yapıldı.
Ancak Reuters’a konuşan lityum piller üzerine uzman olan Newcastle Üniversitesi’nden Paul Christensen, ortaya çıkan patlamayla, aşırı ısınma olasılığının eşleşmediğini savundu.
Texas Üniversitesi’nden Profesör Ofodike Ezekoye de lityum pillerin ancak tam dolu halde patlama etkisi gösterebileceğine işaret etti ve “Herkesin o anda şarjının tam olması çok düşük ihtimal” dedi.
New York Times gazetesi, Amerikalı güvenlik yetkililerinin, cihazlara Lübnan’a ihraç edilmeden önce patlayıcı yerleştirildiğini değerlendirdiklerini bildiriyor.
İsrail’in yurt dışı istihbarat operasyonlarını yürüten Mossad’ın tüm bu soruların cevaplarını bildiği düşünülüyor.
Henüz İsrail yönetimi saldırıları üstlenmemiş ve saldırıyla ilgili yorum yapmamış olsa da Hizbullah’a bu şekilde zarar vermek isteyecek niyeti ve teknolojik kapasitesi olan başka devlet bulunmuyor.
Reuters’a konuşan bir Lübnanlı güvenlik yetkilisi, İsrail istihbaratının üretim aşamasında cihazları değiştirdiğini söyledi.
Aynı yetkili “Mossad cihaza, içinde kodla aktive edilen patlayıcı bulunan bir devre kartı ekledi. Bunu tarayıcı cihazlar kullanarak bile tespit etmek çok zor” dedi.
Bu yetkili 3 bin kadar çağrı cihazının gönderilen bir mesajla aynı anda patladığını aktarıyor.
Bir başka Lübnanlı yetkili ise ajansa, yeni ihraç edilen çağrı cihazlarında üç gram kadar patlayıcı yer aldığını söyledi.
Hizbullah, İsrail’in siber saldırı tehdidine karşı düşük teknolojili bir iletişim aracı olan çağrı cihazları üzerinden haberleşme sağlıyordu.
Çağrı cihazları ile telefon edilemiyor, sadece mesaj alınabiliyor.
Bu cihazlar cep telefonu öncesi dönemde popülerdi ve temel olarak mesaj alma özelliğine sahipti. Ayrıca hücresel ağ da kullanıyordu.
Bir Hizbullah yetkilisi, AP haber ajansına söz konusu çağrı cihazlarının örgütün daha önce kullanmadığı yeni bir marka olduğunu söyledi.
Lübnanlı bir güvenlik yetkilisi, Reuters haber ajansına, beş ay kadar önce ülkeye yaklaşık 5 bin çağrı cihazı getirildiğini söyledi.
BBC’ye konuşan eski bir CIA çalışanı olan Emily Harding, bu çapta bir güvenlik ihlalinin Hizbullah için “çok utanç verici” olduğunu değerlendirdi.
Harding, “Bu büyüklükte bir ihlal sadece örgüt üyelerine fiziksel zarar vermekle kalmayacak, aynı zamanda tüm güvenlik aygıtlarını sorgulamalarına da neden olacak” dedi.
Uzman, bu saldırı sonrası Hizbullah’ın İsrail ile mücadelesinde dikkat dağıtacak bir iç soruşturmayla baş başa olduğunu kaydetti.