Gazetecilik, zor ve fedakarlık gerektiren bir meslek

Ertesi gün bir öncekinin hükmü bitiyor. Hangi meslekte böyle bir şey var? Bir marangozun yaptığı sandalye, bir ressamın çizdiği tablo, bir müzik adamının yaptığı beste, bir yazarın yazdığı kitap aylar yıllar, hatta yüzyıllar boyunca kalabiliyor. Gazetecilikte de iyi güzel bir şeyler yapıldığında ömrünün bir günlük olmadığına, hatta uzun süre hafızalarda kaldığına ve güzel duygular yaşattığına inanıyorum.

MEHMET DEMİR 09 Şubat 2018 GÜNDEM

Ertesi gün bir öncekinin hükmü bitiyor. Hangi meslekte böyle bir şey var? Bir marangozun yaptığı sandalye, bir ressamın çizdiği tablo, bir müzik adamının yaptığı beste, bir yazarın yazdığı kitap aylar yıllar, hatta yüzyıllar boyunca kalabiliyor.

Gazetecilikte de iyi güzel bir şeyler yapıldığında ömrünün bir günlük olmadığına, hatta uzun süre hafızalarda kaldığına ve güzel duygular yaşattığına inanıyorum.

Elinize aldığınız gazeteyi veya bir dergide çıkan haberi okursunuz. Altında emeği geçen haber muhabirini tanımazsınız. Münih’deki, Duisburg’dakini, Duisburg’daki Münih’dekini tanımaz. O tanımadıklarınız size haber verir, aydınlanırsınız! Akılda kalmak olur.

Her insan, hele hele bu çağda, yaptığı işin, kazandığı başarının duyulmasını ister.

Bu onun hakkıdır. Toplum onu almış, yetiştirmiş, bir yere getirmiş, o da toplumun ona verdiği imkanları iyi kullanmış ve başarı kazanmıştır. Bu, bir yerde, o insanın topluma hesap vermesidir.

Zaman zaman dilimize dilimize persek ettiğimiz laflar vardır. Bunlardan biri de “bizde adam yetişmez“ politikacıyla konuş aynı lafı söyler. Niye yetişsin, nasıl yetişsin?

Adam dediğin patlıcana benzemez ki, adam yetiştirmenin şartları vardır. Bunların başında da özendirme gelir. İyiye, güzele doğruya özendirme.

“ Ey milletim, bak sen beni aldın, yetiştirdin, bir şeyler öğrettin, ben de şu başarıyı kazandım, hakkını helal et” der gibi. Özendirme deyince akla, “köşeyi dönmek” gelirse, işte öyle adam yetişir. Yetişmesine yetişir de, yetişiyor da , ama kıymet bilen kim?

Medya ve siyaset

Şu sıralar siyaset terazisinin topuzu da kaçtı. Ağza alınmayacak kelimelerle dejenere oldu. Siyasi partiler birbirinin kuyusunu kazmakta çok marifetli. Sataşmalar, tartışmalar seviyesizleşti. Dünyanın neresinde Türkiye kökenli vatandaşlar varsa, medya yoluyla bu olayları görüyor. Bu yüzden ayrıştırma hat safhada.

Sessiz sedasız, köşesinde kendisini bilime veren adamı orada unutacaksın, ama her yumurtaya kuluçka oturan, her telden çalan şarlatanlar, dalkavuğu pohpohlayıp öne çıkartacaksın, sonra da “Bilim adamı yetişmiyor ” diyeceksiniz onu kendinden kabul etmeyip veryansın edeceksiniz.

Adam yurtdışına kaçınca, “Vay beyin göçü! utanın” diyeceksin, vatan hainliği ile suçlayacaksın. Elbette adam yetişmez, yetişen kapağı dışarıya atar.