FAZ: SPD’de fırtına dinecek mi?

Frankfurter Allgemeine Zeitung Sosyal Demokrat Parti’nin yeni hükümette yer alacak bakanlarını belirlemekte çektiği sıkıntılara değiniyor: “Alman Sosyal Demokrat Partisi (SPD), Alman kamuoyunun her dışişleri bakanına olduğu gibi Heiko Maas’a da yüksek sempati notu vereceği umuduyla popülariteyi ‘takım ruhuyla’ değiştiriyor. Son hükümetin Adalet Bakanı Maas şimdiye kadar dış politikada kendini pek gösteremedi ama dışişleriyle ilgili konulara

PANORAMA - NEWS 09 Mart 2018 GÜNDEM

Frankfurter Allgemeine Zeitung Sosyal Demokrat Parti’nin yeni hükümette yer alacak bakanlarını belirlemekte çektiği sıkıntılara değiniyor:

“Alman Sosyal Demokrat Partisi (SPD), Alman kamuoyunun her dışişleri bakanına olduğu gibi Heiko Maas’a da yüksek sempati notu vereceği umuduyla popülariteyi ‘takım ruhuyla’ değiştiriyor.

Son hükümetin Adalet Bakanı Maas şimdiye kadar dış politikada kendini pek gösteremedi ama dışişleriyle ilgili konulara kısa zamanda adapte olabilecek yeteneğe sahip bir politikacı.

Bakan kontenjanı belli olduktan, koalisyon anlaşması imzalandıktan ve hükümet göreve başladıktan sonra SPD’de kopan fırtınalar dinecek mi? Bir zamanlar dost oldukları söylenen eski Genel Başkan Martin Schulz ve eski Dışişleri Bakanı Sigmar Gabriel dışişleri bakanlığı için o kadar çekiştiler ki sonunda ikisi de dışarda kaldı. Partililer de şaşkınlık içinde, nasıl olup da büyük yan hasara yol açan kendini yiyip bitirme durumuna düştüklerini merak ediyor.”

Handelsblatt gazetesi dışişleri bakanlığındaki değişikliği konu alan yorumunda görevin yeniden Gabriel’e verilmemesinin doğru olmadığını savunuyor:

“Böyle zamanlarda tecrübeli bir kılavuzumuz olsa demek için Gabriel’in dışişleri bakanlığındaki halefini hafif sıklet gibi göstermeye çalışmak gerekmez. Kimse yeri doldurulamaz değildir.

Hele Gabriel hiç değildir. Hem parti içinde hem de dış politikada birçok hata yaptı. Moskova’ya yanaşmakla Avrupa’da güvensizliğe yol açtı. Yine de Gabriel Almanya’nın dış politikasına itibar kazandırdı ve Almanya’nın dünyadaki konumuyla ilgili akıllı sözler etti. Mevcut şartlar karşısında ondan daha uygun dışişleri bakanı bulunamazdı.”

Stuttgarter Zeitung ABD Başkanı Donald Trump’un ulusal güvenliği koruma gerekçesiyle kararlaştırdığı zamlı gümrük tarifelerine şu satırları ayırmış:

“1990’lı yıllarda çoğu ekonomistin sarsılmaz dogmaları arasında küreselleşmenin geri döndürülemez olduğu da vardı. Tam aksine işadamı Donald Trump ABD Başkanı olduktan sonra bunun aksini ispat etmeye kalkışıyor. Başarabilir de. Çünkü küreselleşme pekâlâ geri döndürülebilir. Ama serbest dünya ticaretinden en kârlı çıkan birinin bu kazanıma el atacağını kimse tahmin edemezdi.”

Frankfurter Allgemeine Zeitung Çin’in dış politikasını ekonomik çıkarların yönlendirdiğini yazıyor:

“Çin’in ekonomik yayılmaya dayalı jeopolitik dünya liderliğine yükseliş politikası izlediğinden kimsenin kuşkusu yok. Yeni İpek Yolu’nun yaratılmasında sadece ikna kabiliyetini kullandığı söylenemez.

Çin yönetiminin ısrarla belirlediği hedefin izini sürmesi bu ülkeyi Batı’dan ayıran en belirgin özelliğidir. ABD artık hangi rolü oynamak istediğini bile bilemiyor. Avrupa deseniz, dağılma tehlikesini savuşturmaya çalışmakla meşgul. ABD ile Avrupa’nın yolları ayrılırsa Çin ‘büyük’ liderinin yönetiminde kendi düzenini dünyaya kabul ettirme hedefine çok daha çabuk varacaktır.” DW Türkçe