Farklı dinlerden gençler aynı masa etrafında inaçlardan konuşuyor

Alman anayasasına göre inanç özgürlüğü dokunulmazdır ve dini pratiklerin uygulanması hakkı güvence altına alınır. Peki bunun gündelik yaşamdaki karşılığı ne? Her ne kadar her zaman gerçek sebebi olmasa da tetikleyicisinin din olduğu pek çok anlaşmazlık ve çatışma var. Bu kimi zaman Almanya’da Paskalya Cumasında uygulanan dans yasağı, kimi zaman başörtüsü, kimi zamansa sınıf arkadaşları tarafından

PANORAMA - NEWS 28 Eylül 2017 GÜNDEM

Alman anayasasına göre inanç özgürlüğü dokunulmazdır ve dini pratiklerin uygulanması hakkı güvence altına alınır. Peki bunun gündelik yaşamdaki karşılığı ne? Her ne kadar her zaman gerçek sebebi olmasa da tetikleyicisinin din olduğu pek çok anlaşmazlık ve çatışma var.

Bu kimi zaman Almanya’da Paskalya Cumasında uygulanan dans yasağı, kimi zaman başörtüsü, kimi zamansa sınıf arkadaşları tarafından dışlanan Yahudi bir genç olarakta karşımıza çıkabiliyor. Tüm bu sebeblere rağmen asıl büyük sorun, farklı dinlere mensup insanların nasıl barış ve dostluk içerisinde birlikte yaşayabileceği. Ne yazık ki büyük sorunun büyük cevabını kimse tam olarak bilmiyor. Fakat küçük küçük çoklu cevaplar bulmaya çalışmak yine de mümkün. Bu amaçla hayatlarında dinin önemli bir rol oynadığını düşünen dört insan bir araya geliyor. Eski bir selefi, inançlı bir Müslüman, Antisemitizme Karşı ve Demokrasi için Musevi Forumunun bir çalışanı ve dinler arası diyaloğun taşıdığı olanakları ve sınırlarını araştıran bir bilimci.

Büyük bir masa etrafında 2 saat bu konuyu konuşurlar. İnsanların binlerce yıldır üzerine tartışmayı sürdürdüğü bir konu için oldukça kısıtlı olsada fikir alışverişinde bulunmak için yeterli. Konuşmanın tarafları hayatlarında ilk defa bir araya geliyor ve birbirlerini hem biraz merak, hem de biraz çekinerek süzüyorlar.

Öncelikle dini temelli anlaşmazlıkların nasıl tanımlanabileceğini açıklığa kavuşturmak gerek. Zira bir Hıristiyan ve bir Müslüman, ya da bir Musevi ve bir Budist gündelik bir konuda anlaşmazlığa düştüklerinde genellikle din burada hiçbir rol oynamıyor. ­İnsanlar dinlerinden ötürü güçlüklerle karşı karşıya kaldıklarındaysa işin rengi değişiyor. Geçtiğimiz aylarda Almanya’da oldukça yaralayıcı örneklerle karşı karşıya kalındı. Örneğin mülteci yurtlarındaki Hıristiyan sığınmacılar, sadece inançları yüzünden Müslüman mültecilerin saldırısına uğradı, cami yapılması planlanan yerlere domuz kafaları atıldı ve Berlin’de İsrailli turistler Antisemitist hakaretlere maruz kaldı.

Tartışma grubu içinde ilk bakışta herhangi bir dine mensup olduğu tahmin edilebilen tek kişi Hawa Öruc. 26 yaşındaki Öruc Kürt kökenli bir aileden geliyor ve dört yıl önce tesettüre girmeye karar vermiş. Öruc giyiminden dolayı, insanların ona karşı tepkili olduğunu düşünüyor, bu yüzden dışlandığını hissediyor. Özellikle de Pegida hareketinin yükselişinden ve AfD’nin yüzde13 ile eyaletin parlamentosuna girmeyi başarmasından bu yana.” İslam karşıtı Pegida hareketinin taraftarları 2014 yılından bu yana Dresden’de protestolar düzenliyor. AfD ise 2013 yılında kurulan popülist sağ çizgideki bir parti. deutschland haber sitesinde geniş bir şekilde yer alan röportajda Öruc başörtülü olduğu için, kendisini toplumdan dışlamış hissediyor.