Dünya genelinde, kadın ve erkek nüfusunun yaklaşık olarak eşit olduğu gözlemleniyor. Peki, bu denge nasıl sağlanıyor?
Dünya genelinde kadın ve erkek nüfusunun yaklaşık olarak eşit seviyelerde seyretmesi, demografik verilerle dikkat çekiyor. Uzmanlara göre bu denge, doğum oranları ile yaşam süresi arasındaki farkların birleşimiyle oluşuyor.
Küresel istatistikler, doğan bebeklerin yaklaşık yüzde 51’inin erkek, yüzde 49’unun ise kız olduğunu ortaya koyuyor. Doğumda erkek bebek sayısının bir miktar fazla olması, nüfusun ilk aşamasında erkekler lehine bir tablo oluşturuyor.
Ancak ilerleyen yaşlarda tablo değişiyor. Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre, kadınlar ortalama olarak erkeklerden birkaç yıl daha uzun yaşıyor. Bu durum, özellikle ileri yaş gruplarında kadın nüfusunun artmasına yol açıyor.
Uzmanlar, doğumdaki erkek üstünlüğü ile kadınların daha uzun yaşam süresinin birbirini dengelediğini ve bu sayede dünya genelinde cinsiyet oranlarının uzun vadede eşitlendiğini belirtiyor. Bölgesel farklılıklar bulunsa da, küresel ölçekte nüfusun yarısını kadınlar, yarısını ise erkekler oluşturuyor.
Demografik uzmanlara göre bu denge, biyolojik faktörler ile toplumsal ve çevresel koşulların birlikte etkisiyle ortaya çıkıyor. Genel tablo, kadın ve erkeklerin dünya nüfusunda yaklaşık olarak eşit şekilde temsil edildiğini gösteriyor.
