Almanya siyasetiyle daha yakından ilgilenerek sesinizi duyurun (2)

TJB-NRW Türk Gazeteciler Birliği Başkanı Metin Es: ‘Yurtdışından oy kullanma hakkı buradaki topluma zarar verdi’ Türkiye’de yapılan anayasa referandumu sebebiyle, insanlar arasında kutuplaşma oldu. Aynı kutuplaşma Almanya`daki Türk kökenli vatandaşlara da yansıdı. Bu konuda, burada yaşayan Türk toplumuna tavsiyeniz ne olur? Bu ayrışma ve tansiyon nasıl düşürülebilir? Şu anda siyasi krizden ötürü toplumda ciddi bir

PANORAMA - NEWS 30 Nisan 2017

TJB-NRW Türk Gazeteciler Birliği Başkanı Metin Es: ‘Yurtdışından oy kullanma hakkı buradaki topluma zarar verdi’

Türkiye’de yapılan anayasa referandumu sebebiyle, insanlar arasında kutuplaşma oldu. Aynı kutuplaşma Almanya`daki Türk kökenli vatandaşlara da yansıdı. Bu konuda, burada yaşayan Türk toplumuna tavsiyeniz ne olur? Bu ayrışma ve tansiyon nasıl düşürülebilir?

Şu anda siyasi krizden ötürü toplumda ciddi bir gerilim var. Alman ve Türk toplumu bu gerilimi derhal sona erdirmeli. Siyasiler ve kanaat önderleri yapıcı ve kucaklayıcı açıklamalarda bulunmalı. İki ülke arasındaki krizin günah keçisi gurbetçiler olmamalı.

Üstelik sadece Türkiyeli toplumla değil, yaşadığı ülkenin vatandaşları ve devletle sorunlar yaşamakta. Örneğin Almanya ve Belçika artık çifte vatandaşlık hakkını geri alma tartışmalarına başladı. Yaklaşık 60 yıllık göç sürecinde uyum politikası Türkiye siyaseti endeksli olarak yerle bir oldu.

TJB-NRW Türk Gazeteciler birliği Başkanı Metin Es

Türkiye’ de yapılan seçimler için buraya oy sandıklarının konulması sizce doğru mu?

Yurtdışından oy kullanma hakkı buradaki topluma zarar verdi. Toplum kutuplaştı. Kendi sorunlarına çözüm arama derdinden tamamen uzaklaştı. Kullandığı oylarla burada yaşayıp Türkiye’nin siyasetine yön vermek kanımca doğru değil. Üstelik Türkiye’de yaşayan vatandaşlarda haklı olarak buna tepkili.

Burada yaşayan Türk kökenli vatandaşlar, evi, işi ve ailesi Almanya da olduğu halde neden bu kadar Türkiye`deki siyasetle uğraşıyorlar.  Sadece, izinden izne Türkiye’ ye gidiyorlar. Senenin neredeyse tamamını Almanya’da geçirdikleri halde, neden buranın siyasetiyle ilgilenmiyorlar?

Öncelikle ülkemizi sevip destekleyelim, ama burada yaşadığımızı unutmayalım. Çocuklarımızın geleceği için buraya adapte olalım. Göçmenlikten ötürü birikmiş onca sorun var. Ayrıca Türkiye Almanya krizinden en çok biz etkileniyoruz. Siyasi krize değil huzura ihtiyacımız var.

CDU Federal Milletvekili Cemile Giousouf: ‘Almanya’da yaşayanlar buradaki siyasetle daha yakından ilgilenerek seslerini duyursunlar’

Türkiye’de yapılan anayasa referandumu sebebiyle, insanlar arasında kutuplaşma oldu. Aynı kutuplaşma Almanya`daki Türk kökenli vatandaşlara da yansıdı. Bu konuda, burada yaşayan Türk toplumuna tavsiyeniz ne olur? Bu ayrışma ve tansiyon nasıl düşürülebilir?

Geçtiğimiz dönemde yapılan tartışmalar sadece Almanyalı Türk kökenliler arasında değil Alman toplumunda da hatırı sayılır tepkilere neden oldu. Bu durum hem üzücü hem de endişe verici. Zira bizler buradaki barış içindeki toplumsal yaşamımızı koruyabilmek ve zenginleştirebilmek için canla başla çalışıyoruz.

Kalbimiz hem Türkiye hem de Almanya için atıyor ve her iki ülkeyi de seviyoruz. Milyonlarca Türk için Almanya artık ikinci bir vatan. Bu süreçte elbette siyasetçiler olarak daha fazla diyaloga ihtiyaç olduğunu gördük ve bundan sonra bu alanda daha aktif olmalıyız.

Şimdi yapılması gereken bence yeniden normal hayatımıza, normal ilişkilerimize dönmek. Birçok kişiden duyduğum şuydu: Alman dostlarımız, tanıdıklarımız sadece referandum hakkında fikirlerimizi soruyor, hatta tercihlerimizi yargılıyor.

Tabii Türkler arasında da buna benzer durumlar vardı. Şimdi yeniden buradaki hayatımıza odaklanmalı ve ilişkilerimizi geliştirmeliyiz. Ne kadar çok diyalogumuzu sürekli kılar ve birbirimizi anlamaya çalışırsak, ilerdeki olası sorunların o kadar kolay üstesinden gelebiliriz hatta onları yaşanmadan ortadan kaldırabiliriz.

CDU Federal Milletvekili Cemile Giousouf

Bakın önümüzde önce Türk kökenli insanların yoğunlukla yaşadığı Kuzey Ren Vesfalya’da, daha sonra da federal düzeyde seçimler var. İnsanlarımızın sorunlarını buradaki siyaset çözebilir. Tavsiyem buradaki siyasetle daha yakından ilgilenerek seslerini duyursunlar.
Bizler, yani Almanya’da yaşayan Türk kökenli insanlar, her iki ülkeyi de sevenler olarak ülkelerimizin ve halklarımızın dostluğuna sahip çıkarsak bu krizden güçlenerek çıkabiliriz.

Burada yaşayan Türk kökenli vatandaşlar, evi, işi ve ailesi Almanya da olduğu halde neden bu kadar Türkiye`deki siyasetle uğraşıyorlar.  Sadece, izinden izne Türkiye’ ye gidiyorlar. Senenin neredeyse tamamını Almanya’da geçirdikleri halde, neden buranın siyasetiyle ilgilenmiyorlar?

Burada her iki tarafta da hatalar bulmak mümkün. Alman siyaseti uzunca bir zaman bu gruba doğrudan hitap etmedi, daha çok onlar hakkında konuştu ama onlarla değil. Bu zaman içersinde itibar zedeledi. Toplumsal yaşamda yaşadıkları bazı eşitsizlikler, NSU cinayetleri ve daha birçok konunun da yarattığı bir güvensizlik söz konusu.

Yeni nesil bu konuda biraz daha aktif ve kendiliğinden siyasette sesini duyuruyor. İlk nesil için bu biraz daha zor.

Tabii madalyonun bir de diğer tarafı var, o da AKP hükümetinin son 10 yılda diaspora siyasetini geliştirerek buradaki seçmen potansiyeline doğrudan hitap etmiş olması. Gerek siyasi çalışmaları (mesela burs imkanları, etkinlikler vs.) gerekse kullanılan dil ile burada yaşayan insanların güvenini kazandılar ve onların Türk siyasetine ilgilerini pekiştirdiler. Türk kökenliler arasında Türk medyasının, özellikle televizyonların takip edilmesi de onların gelişmelerden haberdar olmalarını sağladı.

Yine de karamsar olmamak gerekir, yeni nesil arasında son derece başarılı ve Alman toplumunda takdir gören yerlere ulaşan insanlar var. Onlarla bir arada olduğumda, siyaset ve Almanya hakkında ne kadar bilgili olduklarını görüyorum. Eğer bu grupları daha fazla kazanabilirsek bence durum değişebilir.

Türkiye‘de yapılan seçimler için buraya oy sandıklarının konulması sizce doğru mu?

Bu sadece Türkiye için sağlanan bir ayrıcalık değil ki, yanlış olsun. Fransa’daki Başkanlık Seçimi’nde Türkiye’de yaşayan Fransızlar orada oylarını verdiler; Almanya’da yaşayan Fransızlar burada oy kullandılar. Amerika’daki Başkanlık Seçimlerinde Amerikalılar, Brexit için İngilizler vs. Belki tek fark bu saydığımız ülkeler için Türkiye’ye kıyasla görece daha az sandık kurulması, ama temelde aynı durum.

Özellikle burada yetişen gençlerde Türkiye ve Türk kültüründen uzak yetişmesine rağmen koyu bir Türkiye fanatikliği var. Bunu sebebi sizce ne olabilir?

Öncelikle şunu belirtmek gerekir, o gençler burada doğmuş olsalar da ailelerinde halen o kültürün içinde yetişiyorlar. Misafir işçi olarak gelen insanların büyük kısmının Orta Anadolu’nun muhafazakâr kesimlerinden olduğu düşünülürse, çocuklarını kültürel anlamda bu yönde etkilemeleri anlaşılacak bir durum.

Tüm göçmen toplumlarda yaşanan bir durum da ailelerin, bağların tamamen yok olmaması için normalden daha fazla kültürel ritüellere önem vermesidir, Türkler için de bu sözkonusu.

Sosyal bilimcilerin altını çizdiği bir başka husus da şu: Türk siyasetçiler, özellikle de Recep Tayyip Erdoğan, son yıllarda yaptığı konuşmalarla muhafazakar gençlerin aidiyet duygularını pekiştirdi. Bunu onları kendi başarısına ortak ederek, başarının bir parçası olarak yaptı mesela. Daha ileri, güçlü bir Türkiye inşa etmeyi vadeden Erdoğan, burada yaşayan gençleri bu sürece ortak etti ve aidiyetlerini güçlendirdi.

Öte yandan yurtdışından oy kullanacak kişilerin seçim sonuçlarını değiştirebilecek potansiyele sahip olmalarının vurgulanması da, geçtiğimiz yıllarda siyaseten ağırlık kazanan seçmenlerin kültürel ve siyasal bağlılıklarını pekiştirmiş olabilir. Son yıllarda Türkiye’nin ekonomik olarak bir ivme kazanmış olması, dolayısıyla Almanya’da yaşayan bir çok gence orada iş imkânı sunarak cazibe yarattı. Bu gençlerin bir bölümü şimdi Almanya’ya geri dönüyor olsa da birçok gence Türkiye’de üstelik de Almanya ile bağlantılı işlerde çalışma olanağı cazip geldi.

CDU Federal Milletvekili Cemile Giousouf

Bana kalırsa tüm bu faktörlerin, yani yetiştikleri çevre ve siyasal gelişmelerin gençlerin Türkiye’ye daha yoğun bir bağlılık kazandırdığını söyleyebiliriz. Bunu fanatiklik olarak betimlemek bence çok doğru olmaz ancak Türkiye üzerinden farklı bir özgüven oluştuğunu söyleyebiliriz. Almanya’da farklı ayrımcılık deneyimleri yapanlar veya haksızlığa uğradığını düşünenler için  Türkiye’ye daha sıkı tutunarak bir bağ yaratmaya başladılar.

Alman siyasetçilerin, Türk toplumunu yeterince tanıdığına inanıyor musunuz?

Almanya’nın Türkiye ile bağları sadece göçmenler üzerinden kurulan bir bağ değil. Yüzyıllara dayanıyor ilişkilerimiz. Bu süreçte her iki taraf da birbirini yakından tanıyor diyebiliriz, ama bu yeterli mi? Bence değil, daha çok konuşmak Almanya’da yaşayan artık buranın bir parçası olan, Almanya’yı ikinci vatanları belleyen insanlarla diyalogu sıklaştırmamız gerekir. Bunu her iki tarafın da birbirini daha iyi anlaması için yapmalıyız.

Özellikle son dönemde yaşadığımız kritik dönemler şunu gösterdi, iş o boyuta vardığında konuşmak ve anlaşmak daha zor oluyor. Eğer sürekli ve krizlerden bağımsız bir diyalog, -ki bunda gençler özellikle önemli-, kurulursa gelecekte bir arada yaşamımız kazançlı çıkar.

RUHRDIALOG’DAN VOLKAN DEMİREL:  ‘Bazı azınlıkları vatan haini ilan eden siyasiler, buraya gelip miting yapmamalı’

Türkiye’de yapılan anayasa referandumu sebebiyle, insanlar arasında kutuplaşma oldu. Aynı kutuplaşma Almanya`daki Türk kökenli vatandaşlara da yansıdı. Bu konuda, burada yaşayan Türk toplumuna tavsiyeniz ne olur? Bu ayrışma ve tansiyon nasıl düşürülebilir?

Sivil toplum hareketi olarak bize düşen, insanları herhangi bir inanç veya siyasal görüşe göre ayırt etmeden bir araya getirip ortak değerler ve hedefler hakkında buluşturmak olmalı. Ancak var olan bir ayrışmayı böyle azaltabiliriz. Burada, Türk hükümetine, Alman politikacılarına ve sivil toplum kuruluşlarına büyük bir görev düşüyor. Türk hükümetine düşen görev; ayrımcılık içeren dili bırakmalı ve Almanya’ ya ile polemik yerine, burada yaşayan Türk vatandaşlarına hoşgörü ve sosyal sorumluluk mesajları sunmalıdır.

Alman siyasilerin de; burada yaşan Türk kökenli insanları benimseyerek onları dışlamamaları gerekiyor. “Referandumda yanlış seçim yaptınız, bu ülkeyi artık terk edin” demek, ayrı bir polemiktir, gerçekçi değil, sadece ayrıştırıcı bir üsluptur. Sivil toplumlar ise inisiyatif kullanarak, bulundukları semtlerde bir araya gelip diyalogu sürdürebilmelidir.

VOLKAN DEMİREL Fotoğraf: Dennis Straßmeier

Burada yaşayan Türk kökenli vatandaşlar, evi, işi ve ailesi Almanya da olduğu halde neden bu kadar Türkiye`deki siyasetle uğraşıyorlar.  Sadece, izinden izne Türkiye’ ye gidiyorlar. Senenin neredeyse tamamını Almanya’da geçirdikleri halde, neden buranın siyasetiyle ilgilenmiyorlar?

Türkiye kökenli insanların Türkiye ile ilgilenmeleri doğaldır, oradaki gelişmeleri takip edip yön vermek isteyebilirler. Ben Alman vatandaşıyım, fakat Türkiye’de doğdum. Duygusal bir bağım var, kendimi ne kadar Alman olarak tanımlasam da, Türkiye vatanımdır diyebilirim. İki ülkeyle ilgileniyorum. Kanaatimce çoğu Türkiye kökenli insan da böyle düşünüyordur.

Fakat neden daha çok Türkiye ile ilgileniyorlar ve oradaki problemleri buraya taşıyorlar, bunun için birçok neden sayabiliriz. Önemli bir nedeni, ilk defa Erdoğan hükümeti, bu insanlara önem vererek özgüvenlerini kazanmasını sağladı. Ama Erdoğan bu hisleri kendi siyasi çıkarları için kullanıyor. Bir başka önemli neden ise, Almanya’da yaşayan Türkiye kökenli insanların ayrımcılık yapılıyor duygusu ve buradaki toplum tarafından benimsenmemeleri olabilir.

Türkiye’ de yapılan seçimler için buraya oy sandıklarının konulması sizce doğru mu?

Her vatandaşın oy kullanması doğal hakkıdır. Oy sandığı konulması doğal ve doğru bir işlemdir. Fakat polemik konusu olan, toplumu ayrıştıran dil kullanılmasıdır. Mesela bazı azınlıkları vatan haini ilan eden siyasiler, buraya gelip miting yapmamalı. Ben bunu doğru ve faydalı bulmuyorum. Almanya’da miting kültürü yaygın değil. İnsanlar parti toplantılarına ve lokalde teşkilatlara katılıp orada konuşulanları dinleyebilirler veya internetten bilgi alabilirler.

Duygusal konuşma, propaganda ve mitinglerin burada yeri yoktur. Ne alman partilerinin ne de yurt dışından gelen siyasilerin böyle program yapmalarını doğru bulmuyorum. Yine de bunu yasaklamak doğru bir yol mudur? bilmiyorum. Çünkü demokrasi de konuşma özgürlüğü esastır.