Türkiye'deki kamplaşma Almanya'ya da sirayet etti. Almanya'da yaşayan Türkiye kökenli göçmenler ikiye bölünmüş durumda
İstanbul, Ankara ve İzmir’de bir haftadır on binlerce kişi, İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu‘nun tutuklanmasını protesto ediyor. Göstericilerin hedefinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve onun başında olduğu hükümet var.
Türkiye’de olup bitenlerle ne kadar ilgilendikleri sorulan Duisburg’taki Türkler ise çoğunlukla çok kısa, hatta tek heceli yanıtlar veriyor. Duisburg, Almanya’da Türkiye kökenli göçmenlerin yoğun olarak yaşadığı şehirlerin başında geliyor.
“Hayat burada devam ediyor” diyor biri, bir diğeri ise “Olanlar İstanbul’u ilgilendirir, Duisburg’u değil” cümlesiyle aktarıyor düşüncelerini. Birçok kişi konuşmak istemiyor. Kadının Galatasaray, erkeğin ise Fenerbahçe taraftarı olduğu genç bir çift siyaset değil, sadece futbol hakkında konuşmak istediklerini dile getiriyor.
Siyasette gerilimin arttığı bugünlerde net bir tavır koyma tedirginliği adeta elle tutulacak kadar iyi hissedilebiliyor. Sadece Almanya doğumlu, on yıldır Duisburg’ta yaşayan ve iki küçük oğlu ile Duisburg Merkez camiine gelen Selim, Erdoğan taraftarlarının muhtemelen tamamının gönlünden geçenleri açık seçik dile getiriyor:
“Erdoğan bir sürü problemi olan bir devleti yönetiyor. Tabii ki bu zor bir durum ve hiçbir politikacı her zaman her şeyi doğru yapamaz. Ama önce bu işi ondan daha iyi yapabilecek biri gelsin. Erdoğan istikrar demek. Demokrasi var ve sonunda hep o haklı çıkıyor. Hem Erdoğan’a neden saldırıyorlar, İmamoğlu’nu tutuklayan adalet değil mi?”
Duisburg’tan otomobille yarım saat mesafede bulunan Essen kentinde ise Selim’in söylediklerine hiçbir anlam veremeyen insanlarla karşılaşıyor ve aynı zamanda Almanya’daki Türk toplumunun ne kadar bölünmüş olduğunu fark ediyoruz.
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Essen Örgütü tarafından geçen hafta Cuma günü kent merkezinde düzenlenen İmamoğlu’na destek yürüyüşüne katılan yüzlerce kişi, Türkçe ve Almanca “İmamoğlu’na adalet”, “Yalnız değilsin” ve bir Bertolt Brecht sözü olan “Ya hep beraber ya hiçbirimiz” yazılı afişler taşıyor.
CHP Essen Örgütü Başkan Yardımcısı Hülya Coşkun, DW’ye yaptığı açıklamada, “Biz bu eylemi, bu ülkede de net bir mesaj verebilmek için hızlıca, 24 saat içinde organize ettik. Tabii ki bu gösterilerle Türkiye’de yaşananlara Almanya’nın ve buradaki siyasetin de dikkatini çekmeyi amaçlıyoruz.”
Essen aslında Erdoğan ve AKP taraftarlarının kalesi olarak bilinen bir şehir. İki yıl önce Türkiye’de yapılan Cumhurbaşkanlığı ve Parlamento Seçimleri’nde, bu kentte kurulan sandıklarda AKP oyların yüzde 80’ini almıştı. Bu aynı zamanda Almanya’da, AKP ve Erdoğan’a en büyük desteğin Essen’de olduğunu ortaya koymuştu.
Ancak özellikle gençler arasında bir değişim görülüyor. Özellikle Türkiye’de korkusuz bir şekilde sokağa çıkanlar onlar. Almanya’da da CHP için faaliyetlere katılan genç kadın ve erkeklerin sayısı çoğalıyor.
Bunlardan biri de CHP Düsseldorf Gençlik Örgütü Başkanı, 18 yaşındaki öğrenci Serhat Kerem Bağcı. Son iki günde üye sayısını iki kat arttırdıklarını dile getiren Bağcı, “Telefonum sürekli çalıyor. İnsanların bir şeyleri değiştirmek ve harekete geçirmek istediği anlaşılıyor. Türkiye’de bile buradaki eylemlerimiz sosyal medyada görülüyor ve bu orada da insanları motive ediyor” ifadelerini kullanıyor.
Bugünlerde, sadece eylemlere katılabilmek için Türkiye’ye giden çok sayıda Almanyalı Türk var. CHP’nin Essen örgütü bir sonraki eylemin planlarını yapmaya başlamış bile, ancak bunun için Türkiye’deki gelişmeleri takip edip CHP’nin 6 Nisan’da yapılacak olağanüstü kurultayı bekleniyor. Türkiye’ye bir sonraki gidişlerinde baskı görme endişesi hiçbirinde yok.
Hülya Coşkun, “Bir yakınımız kısa süre önce gözaltına alındı ama daha sonra serbest bırakıldı. Ancak biz o sınırı aştık, artık korkmuyoruz. Tabii ki her zaman bir şeyler olabilir ama alternatif ne? Hiçbir şey demezsek her şey daha kötü olacak. Biz haklarımız ve demokrasi için mücadele etmek istiyoruz” diyor.
Türkiye’deki gelişmelerin Almanya’daki Türk toplumunu nasıl etkilediğini merak edenler Caner Aver ile konuşabilir. Merkezi Essen’de bulunan Türkiye Çalışmaları ve Uyum Araştırmaları Merkezi için çalışan sosyal bilimci Aver, şu sıralar, Türk kökenli akademisyenlerin mekânsal ve sosyal hareketliliği üzerine doktorasını yapıyor.
DW’ye yaptığı açıklamada, “Türkiye’deki seçim sonuçlarına baktığımızda, Almanya’daki Türklerin genel eğilimin muhafazakârlık olduğunu görüyoruz” bilgisini paylaşan Aver, “Ruhr havzasında Türkiye kökenli çok fazla insan yaşıyor. Muhalefet ile hükümet arasındaki uçurumu biz buradaki Türklerde de gözlemliyoruz” diyor.
Kendi ailesinin buna en iyi örneklerden biri olduğunu dile getiren Caner Aver, gelinen noktada Türkiye siyaseti hakkında konuşmaktan kaçınıldığını belirtiyor ve ekliyor:
“Ancak İmamoğlu’nun tutuklanması, CHP’nin Cumhurbaşkanlığı Adayı ile dayanışmayı güçlendirdi, hem Türkiye’de hem de, daha zayıf da olsa Almanya’da.”
Caner Aver’e göre Almanya’da yapılan gösterilerin Türkiye’ye etkisi, şu ankinden daha fazla olamaz. Bunun olabilmesi için Almanya’daki gösterilerin yoğun katılımla haftalarca devam etmesi ve bu sayede Alman hükümetinin Türkiye’ye baskı yapmasının sağlanması gerektiğini ifade eden Aver, Berlin’de şu an yeni bir hükümet kurma görüşmelerinin yapıldığını ve bunun göstericiler açısından bir dezavantaj olduğunu vurguluyor.
Caner Aver, eleştirel görüşlerini dile getiren ya da sosyal medya hesabında paylaşanların da, Türkiye’ye gittiğinde tutuklanma riski ile karşı karşıya olduğunu belirtiyor.
Bu nedenlerden dolayı bazı kesimlerin, Türkiye’nin iç meselelerini Almanya’ya taşımama çağrısında bulunduğunu dile getiren Sosyal Bilimci Aver, “Bu hareketin tavrı, Almanya’ya ve burada olup bitene, hepimizin hayatını etkileyen konulara odaklanalım yönünde” ifadelerini kullanıyor.
Caner Aver’in AKP taraftarlarına bir de çağrısı var: “Muhafazakârlar inançlı insanlar ve tabii ki Erdoğan’ı, AKP’yi destekleyebilirler. Ancak haksızlığın devam etmesi halinde buna eleştirel bir gözle bakmayı ve arka planını sorgulamayı da bilmek gerekiyor.”