Almanya’da ruhsal çöküş!

Almanya’da ruhsal çöküş!

Almanya'da ruhsal hastalıklar iş gücü kaybında ciddi artışa yol açtı. DAK-Gesundheit tarafından yayımlanan verilere göre, 2024 yılında depresyon kaynaklı işe devamsızlık oranı bir önceki yıla göre yaklaşık yüzde 50 arttı. Özellikle yaşlı bakım ve kreş personeli gibi yüksek stresli meslek gruplarında tablo daha da çarpıcı hale geldi.

PANORAMA-NEWS 26 Mart 2025 GÜNDEM

DAK-Gesundheit, 100 çalışanı baz alarak hazırladığı raporda, 2023 yılında 323 gün olan ruhsal hastalıklara bağlı devamsızlık süresinin 2024’te 342 güne çıktığını bildirdi. Bu artışın en büyük payı depresyona ait oldu. Sadece depresyon nedeniyle yaşanan iş gücü kaybı, 122 günden 183 güne fırladı.

Raporda, ruhsal rahatsızlıkların en çok etkilediği sektörlerin başında kreşler ve yaşlı bakım merkezleri geldiği belirtildi. Uzun süreli stres, duygusal tükenmişlik ve yüksek sorumluluk, bu alanlarda çalışanlar için risk faktörü olmaya devam ediyor.

DAK CEO’su Andreas Storm, konuya ilişkin açıklamasında, “Yüksek sayıdaki ruhsal hastalıklar, etkilenen çalışanlar ve işverenleri için genellikle uzun süreli devamsızlık ve damgalanma ile ilişkilendirilmektedir” dedi. Storm, depresyon ve anksiyete gibi sorunların tabulardan arındırılmış şekilde ele alınması, farkındalığın artırılması ve önleyici destek programlarının geliştirilmesi gerektiğini vurguladı. “Artık gözlerimizi kapatamayız, çünkü ruh sağlığı Almanya’da dirençli bir toplum ve güçlü bir iş yeri için kilit bir başarı faktörüdür” ifadesini kullandı.

Depresyonun etkisi sadece genç çalışanlarla sınırlı kalmadı. 2024 yılı itibarıyla 60 yaş üstü çalışanlar arasında depresyon kaynaklı işe devamsızlık, 100 çalışan başına 169 günden 249 güne yükseldi. Bu keskin artış, yaşlı nüfusun ruh sağlığında da alarm zillerini çaldı.

2024 yılında akıl hastalıkları nedeniyle alınan hastalık izinlerinin süresi de uzadı. Ortalama hastalık süresi 33 günün biraz altında gerçekleşti. Özellikle 29 ila 42 gün aralığında rapor alanların sayısında yüzde 14 oranında artış yaşandı. Bu durum, depresyon ve benzeri hastalıkların kronikleşme riskini de ortaya koyuyor.

DAK-Gesundheit’ın son raporu, zihinsel sağlığın iş gücü sürdürülebilirliği açısından stratejik bir öncelik haline gelmesi gerektiğine işaret ediyor. “Depresyon, artık bireysel bir sorun değil, toplumsal direnç meselesidir” anlayışının benimsenmesi gerektiği belirtiliyor.