Almanya’da hasta bakımında kıyasıya rekabet var

Almanya’da hasta bakımında kıyasıya rekabet var

Almanya, yaşlı ve hasta bakımı için yurt dışından nitelikli personel getiriyor. Yüz binlerce kişi geliyor ama yalnızca kendini iyi hisseden kalıyor. Uzmanlara göre mesele yalnızca iş sözleşmesiyle sınırlı değil.

PANORAMA-NEWS 05 Kasım 2025 GÜNDEM

Son yıllarda 300 binden fazla kişi, yaşlı ve hastalara bakmak için ülkelerini geride bırakıp Almanya’ya geldi. Bu, hasta bakımında iş gücüne ihtiyacı olan Almanya için büyük bir kazanım. Peki gelenler için de öyle mi?

Bu sorunun yanıtı net değil. Çünkü gelenler kadar Almanya’daki yaşamdan memnun olmayıp geri dönenler de var. Bu nedenle sektörde yabancı iş gücünü çekmek ve ülkede tutmak için büyük bir rekabet yaşanıyor.

Bu sadece Almanya için de geçerli değil. Bugün dünyanın birçok ülkesi, nitelikli bakım iş gücü için adeta yarış halinde. Bilim insanları, bu durumu artık “göç endüstrisi” olarak tanımlıyor.

Bakım personeli için yaşanan rekabet
Almanya’daki Erlangen-Nürnberg Üniversitesi’nde bakım alanında iş göçü uzmanı Stefan Kordel, DW’ye yaptığı değerlendirmede “Bakım sektöründeki iş gücü göçü son derece profesyonelleşti. Devlet kurumları, özel şirketler, hatta tek tek klinikler ve huzurevleri bile göçmen bakım personeli için rekabet ediyor” diyor.

Kordel’in meslektaşı Tobias Weidinger deyabancı iş gücü için çalışan aracı kurumlardan geri dönüş ihtimaline karşı fazladan bakım personeli “sipariş” edildiğine dikkat çekiyor.

Bu tablo da sistemin insan değil, ekonomik çıkarlar üzerine kurulu olduğunu açıkça gösteriyor.

Almanya Federal İş Kurumu verilerine göre, her dört yaşlı bakım çalışanından biri yabancı uyruklu. Tüm bakım alanları birlikte değerlendirildiğinde bu oran beşte bire ulaşıyor ve giderek artıyor.

Sebep açık: Personel açığı büyüyor, birçok çalışan emekli oluyor ya da aşırı iş yükü nedeniyle mesleği bırakıyor.

Erlangen-Nürnberg Üniversitesi’nden bir araştırma ekibi kısa bir süre önce göçmen kökenli bakım çalışanlarının Almanya’da uzun vadeli olarak meslekte kalabilmesi için nelerin gerekli olduğunu inceledi. Kliniklerde, huzurevlerinde, yerel idarelerde, dil okullarında, danışma merkezlerinde ve aracı kurumlarda yüzlerce kişiyle görüştüler.

Bulgular net: Refah duygusu yalnızca iş yerinde değil, günlük yaşamda da belirleyici.

Renkli broşürler, gri gerçeklik
“Berlin ne güzel, Heidelberg ne romantik…”

Kordel, işe alım kampanyalarının bu tür broşürlerle yürütüldüğüne dikkat çekiyor.

Ancak birçok kişi sonunda kırsal bölgelerde çalışıyor ve kendini bambaşka koşullar içinde buluyor. Kimin nereye yerleşeceği ve orada nasıl destek göreceği çoğu zaman tam bir şans meselesi.

Alman hükümetinin yürüttüğü “Üçlü Kazanım” (Triple Win) programları Filipinler, Hindistan, Endonezya ve Tunus gibi ülkeleri kapsıyor. Amaç hem Almanya’nın hem kaynak ülkelerin hem de göçmenlerin kazanması. Dil kursları ve uçak biletleri genellikle devlet tarafından karşılanıyor.

Yine de sistemin dışında yüksek ücret talep eden özel ajanslar var. Kordel örnek veriyor:

“12 bin euro ödeyenler oldu. Aile borç aldı, krediler çekildi. Sonra insanlar hem bakımda çalışıyor hem ikinci işte borç ödüyor.”

Birçok ülkede bakım hizmeti akademik bir eğitimle, Almanya’da ise meslek eğitimiyle öğreniliyor. Bu farkı bilmeden gelenler, beklediklerinden farklı işler yaptıklarını fark ediyor. Hasta ve yaşlıların tıbbi bakımını yapmak yerine altını temizlemek, onlara banyo yaptırmak ve yemek yedirmek gibi görevler üstleniyorlar.

Filipinli diaspora örgütü PhilNetz e.V.’den Myan Deveza-Grau şunları söylüyor:

“Bizim hemşirelerimiz infüzyon takmayı, kateter yerleştirmeyi bilir. Almanya’da bunları yapmalarına izin verilmiyor. Çok şaşırıyorlar, anlam veremiyorlar.”

ÖNE ÇIKANLAR