Almanya'da onaylanacak olan yeni vatandaşlık yasası ile çifte vatandaşlık mümkün olacak. Reform, entegrasyonu teşvik ederek Almanya'nın nitelikli iş gücü ihtiyacına çözüm sunmayı amaçlıyor. İltica başvurusu reddedilenlere hızlı sınır dışı işlemlerini öngören yasa tasarısı da kabul edildi.
Almanya İçişleri Bakanı Nancy Faeser, geçtiğimiz yıl yaptığı bir açıklamada, yeni vatandaşlık yasasını şu sözlerle desteklemişti: “Pek çok göçmen kendini Alman hissediyor ama geldikleri ülkeyle bağlarını da tamamen koparmak istemiyor. Artık gelecekte kimliklerinin bir bölümünden vazgeçmek zorunda kalmayacaklar.”
Dün, iltica başvurusu reddedilenlerin sınır dışı işlemlerini hızlandıran yeni yasa tasarısını onaylayan Federal Meclis, bugün ise Alman vatandaşlığına geçişi kolaylaştıracak ve çifte vatandaşlığa imkan tanıyacak olan “Vatandaşlık Yasasının Modernizasyonu” tasarısını oylayacak.
Yeni yasa, Sosyal Demokrat Parti (SPD), Yeşiller ve Hür Demokrat Parti’nin (FDP) koalisyon anlaşmasında da yer aldı. Vatandaşlığa geçişi hızlandırmayı ve entegrasyonu teşvik etmeyi amaçlayan reformun en önemli değişikliklerinden biri, çifte vatandaşlığın artık mümkün olması.
Almanya, mevcut yasa ile istisnai durumlar dışında çifte vatandaşlığa izin vermiyor. Ancak yeni yasa ile Alman vatandaşlığına başvuranlar, önceki vatandaşlıklarını bırakmak zorunda kalmayacak ve birden fazla ülkenin vatandaşı olma hakkına sahip olacak.
Yasa, Alman vatandaşlığına başvurabilmek için gereken asgari “yasal ikamet süresi”ni sekiz yıldan beş yıla düşürüyor. Beş yıldan daha erken bir sürede vatandaşlığa geçiş mümkün olacak. Başarılı bir entegrasyon gösterenler üç yıllık yasal ikamet süresi sonrasında Alman vatandaşlığı alabilecek.
Yasa, eğitim veya mesleki başarılar, gönüllülük faaliyetleri, ileri düzeyde dil becerisi gibi örnekleri özel çabalar olarak değerlendiriyor. Ayrıca vatandaşlığa geçmek için kişinin ve bakmakla yükümlü olduğu kişilerin geçimini devlet kaynakları kullanılmadan sağlıyor olması gerekiyor.
Yasa ayrıca, yabancı anne-babanın Almanya’da doğan çocuklarının, ebeveynlerden birinin en az beş yıl Almanya’da yasal olarak ikamet etmesi şartıyla Alman vatandaşlığına sahip olmasına da imkan tanıyor. Yasa, özellikle “Gastarbeiter” kuşağı için önemli kolaylıklar getiriyor.
Bu kuşağın, Almanya’nın ekonomik büyüme döneminde yaşadığı iş gücü eksikliği nedeniyle geçici olarak Almanya’da çalışmaları ve geri dönmeleri varsayılıyordu. Ancak dil ve diğer entegrasyon fırsatları yeterince sunulmamıştı. Yeni yasa ile bu kuşak için vatandaşlığa geçiş koşullarında kolaylıklar sağlanacak.
Yasa, aynı zamanda Almanya’nın hukuk ve toplumsal düzeni ile yaşam şartları hakkında soruların yer aldığı vatandaşlık testinden muafiyet tanıyor. Günlük hayatlarını idame ettirebilecek düzeyde sözlü Almanca dil bilgisi yeterli olacak.
Yeni yasaya göre, 1974 yılından önce Almanya Federal Cumhuriyeti’ne, 1990’dan önce de Demokratik Almanya Cumhuriyeti’ne gelenler kapsam içinde bulunuyor. İçişleri Bakanı Nancy Faeser, bunu “geç kalınmış bir takdirin ifadesi” olarak nitelendiriyor. Yeni vatandaşlık yasası, ikamet süresi, ileri düzeyde Almanca bilgisi ve ekonomik özgürlük kanıtının yanı sıra “insan onurunun güvencesine” ve “özgürlükçü demokratik düzene” bağlılık şartı da getiriyor.
Bu kapsamda “antisemitizm, ırkçılık, cinsiyet veya cinsel yönelime yönelik veya diğer insanlık dışı motivasyona dayalı eylemler” Alman vatandaşlığının önündeki engeller arasında bulunuyor. Kişi bu gerekçelerle ceza alması durumunda vatandaşlığa kabul edilmeyecek. Ayrıca çok eşli olanlar veya anayasada yer alan kadın-erkek eşitliğine aykırı davrananlar da vatandaşlığa alınmayacak.
Yeni vatandaşlık yasası, Almanya’nın son yıllarda ülkeye nitelikli işçileri çekme çabalarının bir parçası olarak görülüyor. Bu adımlar, Almanya’nın “rekabet edilebilirliği” için önemli olduğunu vurgulayan İçişleri Bakanı Faeser tarafından destekleniyor. Alman hükümeti, geçtiğimiz yıl “Kalifiye İş Gücü Göçünü Geliştirme Yasası”nı kabul etmişti.
Almanya, bu bir dizi yasa ile ülkeyi nitelikli iş gücü için daha cazip hale getirmeyi hedefliyor. DIHK’nın açıkladığı ankete göre, şirketlerin yüzde 53’ü açık pozisyonları doldurmakta zor
