Almanya ve İslam

Almanya ve İslam, geçmişten günümüze çok tartışılan, tabu bir alan olması yönüyle köşede kendi haline bırakılmış bir mesele. Almanya‘nın İslam ile tanışması yeni değil, genel olarakta Almanya’nın İslam‘a karşı kısıtlayıcı bir tutumunun olmaması, müslümanlar için büyük kazanımdır. Hatta müslümanların yaşadığı mahallelerde bir ya da birkaç mescit var. Dinin rahatça yaşanabiliyor olması ve dini hizmetleri sunan

PANORAMA - NEWS 18 Aralık 2017 GÜNDEM

Almanya ve İslam, geçmişten günümüze çok tartışılan, tabu bir alan olması yönüyle köşede kendi haline bırakılmış bir mesele. Almanya‘nın İslam ile tanışması yeni değil, genel olarakta Almanya’nın İslam‘a karşı kısıtlayıcı bir tutumunun olmaması, müslümanlar için büyük kazanımdır.

Hatta müslümanların yaşadığı mahallelerde bir ya da birkaç mescit var. Dinin rahatça yaşanabiliyor olması ve dini hizmetleri sunan dernek, cemaat ve tarikatlar, üzerlerine düşen sorumlulukların farkında mı acaba? Meselenin asıl üzerinde durulması gereken kısmı burasıdır.

Çünkü müslümanların kanaat önderliği konumunda olan kurumların İslam‘ı en iyi şekilde temsil edip, en iyi şekilde müslümanlara aktarmak temel vazifeleridir.

DİTİB başta olmak üzere bir çok dini kurum geçmiş dönemlerde vazifelerini gayet güzel yerine getirmiş, müslümanların Almanya’ya entegre olmalarına büyük katkılar sağlamıştır.

Fakat bugün geldiğimiz noktada DİTİB tarafsız, tüm müslümanları birleştiren ”Merkezi Dini Kurum” olma noktasından uzaklaştırılmış, siyasi çekişmelerin merkezi haline getirilmiş.

Bu olayların DİTİB teşkilatının bizzati kendi arzusuyla değil, siyasi güç sahiplerinin baskıları nedeniyle gerçekleştirildiği biliniyor. Sadece DİTİB Camiasında da değil diğer cemaatlerde de hızlı bir değişim var.

Savaş coğrafyasından doğmuş, daha önce hiçbir şekilde onaylanmamış, İslam da yeri olmayan bu yanlış ideoloji hızla yayılıyor. Bu yanlış anlayışı tenzih edip, düzeltmesi gereken kurumların kendileri de bu ideolojinin tesirinde kalması nedeniyle, gelecek adına ciddi bir endişe oluşturuyor.

Öyle ki gözümüzün önünde İslam dinini değiştirmeye ve yeniden yorumlamaya çalışıyorlar. Bunun düzeltilmesine, engel olması gereken dini kurumların henüz sorunu anlayabildiklerini sanmıyorum.

Bugün gelinen noktada yaşadığımız tüm sorunlar, etkisini en aslı dini kurumlarımıza kadar giren bu radikal ideoloji tabanlıdır. Bu yanlışlıktan dolayı birçok cami, müslümanlara açık ibadet mekanları olmaktan çıktı. Birçok müslüman birbirinin mabedlerine gitmiyor, gidemiyor.

 İbadethaneler, siyasi görüş farklılıkların, etnik farklılıkların, mezhepsel farklılıkların dikkate alındığı ve sorgulandığı alanlara nasıl dönüştü?

 Almanya‘daki müslümanların gelecek adına daha başarılı olmaları, Almanya ile ortak bir paydada buluşabilmeleri, entegre olmaları için liderlik etmesi gereken dini kurumlarımız bu vazifelerini yerine getiriyor mu?

İslam alemini menfi şekilde etkileyen ve İslamiyeti karalayan radikal ideoloji ve gruplara karşı müslümanlar gerçek İslam hakkında bilinçlendiriyor mu?

 Almanya‘nın bize ait bu soruna doğrudan müdahil olması ya da çözüm üretmesini beklemek makul değil. Almanya sadece gerekli hukuki ve yasal düzenlemeleri yapabilir. Bu konudaki en temel eksiklikte hala Almanya’da yeterli sayıda ilahiyat bölümlerinin olmaması ve dolayısıyla din görevlilerinin çoğunun dışarıdan geliyor olmasıdır.

Alman ve Türk toplumunun birbiriyle bağlarını, geçmişini bilmeyen, yurtdışında yaşayan müslümanların psikolojilerini ve içinde bulundukları şartları anlamayan din görevlilerinin Almanya’da yaşayan müslümanlara tam olarak faydalı olamayacağı açıktır.

Yurtdışında, farklı bir kültür atmosferinde yaşıyoruz. Türkiye’den ya da diğer İslam ülkelerinden gelip, hemen din hizmetlerine başlayan imamlar, buradaki ihtiyaçların ne olduğunu bilmesi beklenemez. Bu nedenle Almanya müslümanlarının, dışarıdan din görevlisi getirme yerine artık kendi din görevlilerini eğitebileceği İlahiyat bölümlerinin olması kaçınılmaz bir gerçektir.  Alman dilini anadili gibi bilen, Alman kamuoyuna da İslam’ın aslında ne olduğunu anlatabilecek, hitap ettiği insanların halini anlayan din görevlilerinin daha faydalı olacağını düşüncesi ağır basıyor.

Bununla beraber Alman yetkili kurumların, başta DİTİB olmak üzere diğer cemaatlerle diyalog içinde olması, beklenti ve endişelerini birbirlerine iletmesi de oldukça önemli. Böyle diyalog çalışmaları var mı! Bilemiyorum.

Göründüğü kadarıyla Almanya müslümanlarına Din hizmetleri sunan kurumlarımız, Almanya’daki müslümanların halinden anlamayan belki de umursamayan Almanya dışındaki kişilerin etkisinde altında kalıyor.

Dini kurumlar şunu unutmamalı ki; bugüne kadar ki kazanımlar Alman Devleti ve Alman toplumu ile yapılan karşılıklı anlayış ve diyalog ile elde edildi. Eğer bu metoddan vazgeçilir de dışarıdan, Almanya’daki müslümanları kendi hedefleri için araçlaştıranların yolundan gidilirse gelecek adına Almanya’daki müslümanların imkanlarını artırmak bir yana zayıflaması daha muhtemeldir.

Almanya müslümanlarına kimsenin keyfi zarar vermeye hakkı yoktur. İslam ve müslümanları temsil makamında olanların keyfi, sorumsuzca hareket etmeleri kabul edilemez. Zira olaylardan bi haber olan  müslümanlar yetkili kişilerin sorumsuzluklarından en çok etkilenen insanlardır.

YORUM: MEHMET ALİ YILDIZ