Almanya'da kurulmak üzere olan yeni hükümet, göç politikasında radikal değişikliklere gidiyor. Suç işleyen göçmenler ülkelerine gönderilecek, aile birleşimleri askıya alınacak, hızlı vatandaşlık hakkı tarihe karışacak.
Almanya’da Hrıstiyan Birlik Partileri (CDU/CSU) ve Sosyal Demokrat Parti’nin (SPD) kuracağı yeni koalisyon hükümeti, göç politikalarında keskin bir viraja giriyor.
Üzerinde uzlaşılan koalisyon metni, uzun süredir tartışılan sınır dışı kararlarını resmileştiriyor: Suriye ve Afganistan’a geri gönderme işlemleri yeniden başlatılacak. Ancak bu karar, her göçmeni kapsamıyor; öncelik suç işlemiş ya da “potansiyel tehlike” olarak sınıflandırılan bireylerde olacak.
Kararın en tartışmalı yönü ise “potansiyel tehdit” tanımı. Hangi kriterlere göre belirleneceği net olmayan bu ifade, güvenlik birimlerinin değerlendirmesine bırakılıyor. Uzmanlar, bu durumun keyfi uygulamalara kapı aralayabileceği uyarısında bulunuyor.
Aile birleşimi durduruluyor
Almanya’nın bir başka dikkat çeken adımı, ikincil koruma statüsüne sahip kişilere yönelik aile birleşimi hakkını iki yıl boyunca askıya almak olacak. Bu karar, yalnızca yeni başvuruları kapsayacak ve pek çok ailenin birleşme hayalini öteleyecek.
Sınırda geri çevirme dönemi
Koalisyon anlaşmasında, sığınmacıların kara sınırlarında Avrupalı komşularla işbirliği içinde geri çevrilmesi de gündemde. Ayrıca federal düzeyde yürütülen tüm mülteci kabul programları iptal edilecek, gelecekte benzeri programların başlatılmayacağı da net biçimde belirtiliyor.
“Turbo vatandaşlık” tarihe karışacak
Yeni hükümet, kısa sürede vatandaşlık hakkı sağlayan “turbo vatandaşlık” uygulamasını da rafa kaldırıyor. Bu uygulama sayesinde en az üç yıl Almanya’da yaşayan göçmenler belirli koşullarla vatandaşlığa başvurabiliyordu. Artık bu süreç uzayacak, kriterler daha katı hale getirilecek. Özellikle Türkiye kökenli genç göçmenler bu karardan doğrudan etkilenecek.
Önceki dönemde başlatılan çifte vatandaşlık uygulaması ve genel vatandaşlık reformları ise korunacak. Yeni düzenlemelerin, Avrupa Birliği normları ve ikili iş birlikleriyle uyum içinde hayata geçirileceği belirtiliyor.
