Almanya Federal Meclisi’nde Türkiye’de ‘Din Özgürlüğü’

Almanya Federal Meclisi’nde Türkiye’de ‘Din Özgürlüğü’

Bu hafta Almanya Federal Meclisi'nin gündemine gelecek olan Din Özgürlüğü raporunun Türkiye ile ilgili bölümde, Erdoğan iktidarının hukuk dışı uygulamaları tartışılacak

PANORAMA - NEWS 21 Nisan 2024 GÜNDEM

Bu hafta Almanya Federal Meclisi’nin gündemine gelecek olan Din Özgürlüğü raporunun Türkiye ile ilgili bölümde, Erdoğan iktidarının hukuk dışı uygulamaları tartışılacak.

Almanya’da hükümet tarafından hazırlanan Din ve Dünya Görüşü Özgürlüğü Raporu, Almanya Federal Meclisi’nin gündemine gelecek. Raporda, Erdoğan iktidarının din özgürlüğünü nasıl engellediği örnekleriyle anlatıldı.

Raporda, Erdoğan yönetiminin diğer dini inanç grupları ile birlikte 15 Temmuz sonrasında belli kesime uyguladığı baskı, şiddet, işkence ve tutuklamalara işaret edilerek, “Türk hükümeti, 15 Temmuz 2016’daki darbe girişiminden bu yana acımasız bir tutum sergilemeye devam ediyor. Bu kitlesel zulüm, bir çok uluslararası kurum tarafından endişe ile takip ediliyor” denildi.

‘Kitlesel zulüm yapılıyor’

Raporun Türkiye bölümünde, belli bir gruba yönelik acımasız bir zulüm politikasının izlendiği vurgulanan raporda, zulmün kitlesel olduğu, sadece hakkında darbeci olduğu şüphesi olanlar değil, grubun tüm takipçilerinin bu zulmün hedefi haline geldiği kaydedildi.

Rapor, Türk hükümeti tarafından belli kesime atfedilen darbe girişimi sonrası grup mensubu yüz binlerce kişinin tutuklanması, hüküm giymesi, işlerinden çıkarılması, ülke dışına çıkmalarının ve çalışmalarının yasaklanması ve sosyal haklardan mahrum bırakılması gibi acımasız yaptırımlarla karşı karşıya kaldıkları vurgulandı.

İktidarın bu kesimi terör örgütü olarak gördüğü ve bu iddianın dünyada kabul görmediği aktarılan raporda, Türk hükümetinin grup mensuplarına ve yakın kurumlarına karşı baskıyı sadece ülke içinde değil, aynı zamanda yurtdışına da taşıdığına dikkat çekildi. Raporda, grubun mensuplarının MİT tarafından yurtdışından kaçırıldığına da yer verildi. Erdoğan iktidarının bu insanları yurtdışından kaçırmaktan çekinmediği vurgulandı.

Raporda, sivil toplum örgütlerinin, insanların maruz kaldığı kötü muamele ve işkenceleri raporlaştırdığı, Erdoğan iktidarının ise bu suçlamaları reddettiği ve ‘‘ülke güvenliği‘‘ gerekçesiyle bilgi vermediğine dikkat çekildi.

Türkiye’de dinlerin dağılımı

Raporda, Türkiye nüfusunun yüzde 98’inden fazlası (85 milyon kişi) Müslüman olduğu ifade edilen raporda, şu ifadelere yer verildi:

“Büyük çoğunluğu Hanefi mezhebine mensup Sünnilerdir (yaklaşık dörtte üçü). Müslümanların yaklaşık yüzde dördü ise Şii’dir.

Nüfusun yüzde on beşini oluşturduğu tahmin edilen Aleviler, dini bir azınlık olarak tanınmamakta ve bu nedenle herhangi bir azınlık hakkından yararlanamamaktadır.

Türk hükümeti Aleviliği Sünni İslam içinde bir mezhep olarak sınıflandırmaktadır. Bu nedenle Aleviler nüfus dairelerinde resmi olarak “İslami” olarak tanımlanmaktadır.

Türkiye’de çoğu İstanbul’da olmak üzere yaklaşık 60,000 Ermeni Apostolik Hıristiyan yaşamaktadır. Ayrıca Ermeni Katolik, Rum Ortodoks ve Keldani Katolik kiliselerinin cemaatlerinin yanı sıra çok sayıda Evanjelik kilisesi de bulunmaktadır. Türkiye’deki Yahudi sayısının 18.000 civarında olduğu tahmin edilmektedir; Ezidi azınlık ise 1.000’den az kişiden oluşmaktadır. Araştırma enstitülerine göre, Türkiye nüfusunun yaklaşık yüzde ikisi kendisini ateist olarak tanımlamaktadır.”

Raporda, ‘‘Dine hakaret‘‘ gerekçesiyle sanatçı Gülşen ve Celal Şengör’e açılan davalara da dikkat çekiliyor.